Google Play Store
App Store

Kamuoyunda büyük infial yaratan, bebeklerin ölümüne neden oldukları ortaya çıkan 'yenidoğan çetesi' davasında ikinci duruşma tamamlandı. Duruşmada sanıkların savunmaları alındı. Tutuklu sanık Hasan Basri Gök, "Fırat Sarı ile herkes onunla irtibat kurabilirdi. Fırat ve İlker İlker doktor oldukları için ön plandaydılar" dedi. Davada CİMER şikayetini kendisinin yaptığını belirten Hemşire Deniz Korkmaz, "Buradaki hata; hastanenin hastayı alınan satılan eşya gibi görmesi" ifadelerini kullandı. Davanın 3. duruşması yarın saat 09.30'da devam edecek.

'Yenidoğan çetesi' davasında ikinci gün: "Fırat Sarı ve İlker Gönen ön plandaydı"
Fotoğraf: BirGün
İlayda Kaya
İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.net

İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları ortaya çıkan 'yenidoğan çetesi' davasının 2. duruşması tamamlandı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu.

Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

Duruşmada ilk olarak sanık müdafilerin isimleri okundu.

HASAN BASRİ GÖK: BÜTÜN ÖZEL HASTANELERDE DÖNÜYOR

Duruşma, "resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne suç işleme amacıyla üye olmak" suçlarından yargılanan Hasan Basri Gök’ün savunması ile başladı.

Daha önce verdiği ifadeleri yinelediğini söyleyen Gök, bebek sevklerini Fırat Sarı’nın da olduğu bir ekibin yaptığını söyledi.

Gök, savunmasında şunları söyledi: "Exel sistemi vardı. Hastane sorumluları, bebeklerin değerlerini atardı. Avcılar'ın sekreteri yollardım mesela. Bu notlar birleştirilip rapor olarak geri gidiyordu. Reyap, Silivri, Duygu hastanelerinde çalıştım. 2019-2021 yıllarında çalıştım. Fırat Sarı'nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. Şoförlüğünü yaptım. Bebek sevkleri tıp merkezinden, tanıdık doktordan ya da 112'den alınıyordu. 112 araya girmeden bebeği Fırat Sarı alırdı. 112'ye bildirmeden oranın çocuk doktoruyla alan doktor arasında bebek alınıyordu. Aileye '112'ye haber vermeyelim uzağa atarlar, yakında hastane var' deyip gönderiyorlardı."

Bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin tapeleri sorulan Gök, “Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey” dedi.

Gök ayrıca hastaların normalden daha uzun hastanelerde yatırıldığını da söyleyerek, “SGK’den para almak için normalden uzun yatırıyorlardı hastaları. Hastanın ilacı 1 adetse düşülen 3 tane oluyordu. Denetim işlerinde ise ben dışardan bakıyordum” ifadelerini kullandı.

SKANDAL YANIT

Mahkeme başkanı, çocuk ölümlerine ilişkin yapılan görüşmeleri de sordu.

Mahkeme başkanı, “Mehtap ile bir konuşman var. 'Mehtap çocuğu öldür. 50 satürasyonlu bebek mi olur?' diyorsun. Mehtap da 'Öldüreceğim de öldürsem de dert' diyor. Bu konuşma nedir?' diye sordu. Sanık Gök ise skandal bir yanıt vererek, “Evet, çirkin bir cümle” dedi.

Daha sonra sözlerine devam eden Gök, "50 satürasyonlu demek bebeğin sürekli kalbinin durup yeniden canlanması demek” dedi. Sanık Gök’e mahkeme başkanı, “Normalde böyle hemen bırakır mısınız bebeğe müdahaleyi?” diye sordu. Sanık ise “Normalde böbrekler ve ciğerler iflas edince bırakılır” cevabını verdi.

"ZAMANINDA BAKSALAR BEBEK YAŞARDI"

Ölen Michelle Nwando Opara isimli 6 aylık bebek ile ilgili yaptığı telefon konuşması sorulan Gök, “Öldüğünü fark etmemişler. Zamanında baksalar bebek yaşıyor olurdu” ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanının sorularının ardından duruşma savcısı da sanık Hasan Basri Gök’e soru sordu.

Savcı Gök’e “Alem yapacağız” denilen tepeler üzerinden soru yöneltildi. Savcının “Tapelerde 'bu ilacı bebeklere az az ver' diyorsun. Çocuklara verildiği takdirde entübe edilmesi gereken bir ilaç diye biliyorum” ifadeleri üzerine Gök, “Böyle bir durum söz konusu değil. Saçma sapan bir sohbetti” dedi.

Gök’ün yanıtı üzerine savcı “Vermeyeceğin bir ilacı neden ısrarla söylüyorsun? Bana çok saçma bir sohbet gibi gelmedi. Bu şekilde sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için bir ilaç var mı?” diye sordu. Sanık Gök “Yok savcım. Onu bizde kimse yapamaz” yanıtını verdi.

Savcı’nın “Hakan Doğukan ile konuşmanı soruyorum. Bir kalp hastasından bahsediyorsunuz. 140 bin lira ile alem yapmaktan bahsediyorsunuz” sözlerine ise Sanık Gök böyle bir ameliyatın gerçekleşmediğini söyledi.

"ÖLÜP BAŞIMIZA KALMASIN…"

Savcı’nın tapeleri işaret ederek “‘Ölüp başımıza kalmasın, devlet bizi s…k’ diyorsun. Kendince bir sorumluluğun olduğunu mu hissediyorsun?” sorusuna Gök “Bebeğin ameliyat olması lazımdı, olmadı. Sevk olması lazımdı, olmadı” yanıtını verdi. Savcının bu bebeğin Serdorova isimli bebeğin olup olmadığını sorması üzerine Gök “Öyle olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi.

Savcının “İşletmedeki hiyerarşi nasıldı? Fırat Sarı ile direkt iletişime geçiyor muydunuz yoksa aracılar mı vardı?” sorusunu Sanık Gök “Fırat Sarı ile herkes onunla irtibat kurabilirdi. Fırat ve İlker doktor oldukları için ön plandaydılar” dedi.

HATIRLAMIYORMUŞ!

Ardından avukatlar da Basri Gök’e sorular sordu. Avukat “Tapede 'Eğer bana bir şey olursa herkesi yakarım, herkesi patlatırım' ifadelerinde ne demek istediniz?” sorusuna Gök “Hatırlamıyorum” dedi.

Avukatlar sorularını yöneltirken sanık müdafilerinin yaptığı itirazlar da dikkat çekti.

Bir avukatın “GOP Şafak Hastanesi'nin de işletme hastanelerinden olduğundan bahsettiniz. Bu hastanelerde yenidoğan yoğun bakım servisi yoktur. İşletmeden kasıt nedir?” sorusuna sanık müdafi “Soruya itiraz ediyoruz” diyerek karşılık verdi.

Sanık avukatları, tapelerin okunarak soru yöneltilmesine "baskı kurulduğunı" ve "yönlendirme yapıldığını" ileri sürerek itiraz etti.

"FIRAT SARI’NIN HABERİ VARDI"

Fırat Sarı’nın avukatı “Hakkında şirket kurulduğu söylenen Deniz Korkmaz ile ilgili tape var. Deniz'i istihbaratçı olarak işe aldık. Buradaki kastı nedir? Doğukan Taşçı, Şeyhmus Bey adına kendini doktor olarak tanıtıyor. Bundan Fırat Sarı'nın haberi var mı? İlaç satışlarından Fırat Sarı'nın haberi var mı? 'Fırat Sarı'nın haberi olmadan 50 tane satmışızdır' ifadesi geçiyor. Bu ilaçları kaç bebeğe kullandınız?” sorusuna sanık Gök, “Doğukan’ın doktor olarak kendini tanıtmasından Şehmus Bey’in bundan haberi vardı. Fırat Sarı’nın da haberi vardı. 40 ya da 50 kutu ilaç sattık. Fırat Sarı’dan gizli kaç kutu sattık, bilmiyorum” diye yanıtladı.

HEMŞİRE KORKMAZ: DEVLETİ SOYMAK MİLLETİ SOYMAKTAN ŞEREFLİDİR

45 dakikalık aranın ardından yeniden başlayan duruşma, sanık Hemşire Deniz Korkmaz savunmasıyla devam etti.

Korkmaz, 7 senedir hastanede çalıştığını söyleyerek  “Bebek yoğun bakımında çalışıyorum. Hakkımda yapılan suçlamalar somut delil yoktur. Bu davada CİMER şikayetini ben yapmıştım, tutuklanan da ben oldum” dedi.

Mahkeme başkanının “Hasan Basri Gök ile yaptığın konuşmada 'Devleti soymak milleti sormaktan şereflidir' dedin mi?” sorusuna Korkmaz, “Dedim ama bu Kurtlar Vadisi dizisindeki sözdü. Kendi aramızda bu diziyi konuştuğunuz için bu sözü söyledim” yanıtını verdi.

HASTAYI EŞYA GİBİ GÖRDÜLER

Korkmaz, “Fırat Sarı, Gmz şirketini kuracaktı. Bana da 'Sen de şirket sahibi olursun' dedi. Sağlık ve turizm şirketi. Reyap Hastanesi'nde 1 hemşireye 5 tane baktırılıyordu. Yoğunluk oluyordu. Yoğun bakımlara ciro artsın diye baskı yapılıyordu. Buradaki hata; hastanenin hastayı alınan satılan eşya gibi görmesi. Bunların olması kaçınılmaz” diye konuştu.

"İBRAHİM KAYPAKKAYA'YI SEVER Mİ?"

İlker Gönen’in avukatı "İsminizin neden Deniz olduğunuzu öğrenebilir miyim, özel bir nedeni var mı?” sorusunu yöneltmesinin ardından sanık avukatı “Bu soruya itirazımız var" dedi.

İlker Gönen’in avukatı ise “İbrahim Kaypakkaya’yı sever mi, sol örgütle bir bağlantısı var mı?Gösteri yürüyüş kanuna ilişkin bir suç kaydı var mı? Vatan emniyete gitmiş mi hiç?” sözleri üzerine soruya itiraz edildi.

Bu kez İlker Gönen’in avukatı "CİMER şikayetinizle, aziz devletim kavramı uyuşuyor mu” diye sordu. Sanık Deniz Korkmaz ise “Bu kötü bir şey mi?" diye karşılık verdi.

Fırat Sarı’nın avukatı "Fırat Sarı’nın terör örgütünden yargılandığını nereden öğrendi, bunu CİMER şikayetine neden koydu?" dedi.

Deniz Korkmaz, "Yaptığım şikayetler dikkat çekmiyordu, ben de ekledim. Bu şekilde dikkat çekeceğini düşündüm. Başarılı olduğumu da düşünüyorum” diye yanıt verdi. Avukatlar, Korkmaz hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

HEMŞİRE GÜNERHAN: SUÇLAMALARI REDDEDİYORUM

Ardından Hemşire Hüseyin Günerhan'ın savunması başladı. Günerhan, "Suçlamaları reddediyorum. Böyle bir örgüt olduğuna inanmıyorum" ifadesini kullandı.

Reyap Hastanesi'nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, "Ağabeyim de Reyap Acil'de çalışıyordu. Reyap'ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım" dedi.

Günerhan savcılıkta verdiği ikinci ifadede bazı bölümlerin değiştiğini de ileri sürdü.

"EPİKRİZ YAZMADIM"

Güney Hastanesi'nde "SGK'ye fatura edilmeyen bir ilaç niye kullanıldı?" diye hırsızlıkla suçlandığı iddia edilen Hüseyin Günerhan, "Ben karşılıklı anlaşıp tazminatımı alıp işten ayrıldım" dedi.

Herhangi bir örgüte üye olmadığını savunan Hüseyin Günerhan, "İhmalden kaynaklı cinayetten suçlandım. Herkes Metris'te yatarken ben Silivri'de yattım. Annemden babamdan çok hastaları gördüm ama cinayetten yargılandım. 2 ay sonra ifadeye çağrıldığımda cinayetle suçlandığım söylediğinde savcı bana 'Pardon' dedi. Ben öldürülmüş olsaydım 'Pardon' mu diyeceklerdi?" diye konuştu.

"Kesinlikle epikriz yazmadım" diyen Günerhan, hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadığını da iddia etti.

Hüseyin Günerhan "Güney Hastanesi'ndeki hasta dosyalarına bakabilirsiniz. Yazı ve imza karşılaştırılması yapılsın. Tapelerde 'Hüseyin ilaç sattığımızı öğrenirse bizi patlatır' diyorlar. Buna rağmen ben ilaç satışıyla suçlanıyorum" dedi.

"17 YILDIR İBB'DE İŞÇİYİM"

Hüseyin Günerhan’ın çapraz sorgusunun ardından sanık Hüseyin Gündüz savunmasını yaptı. Gündüz’ün ardından Hastaneye sevk işlemlerini yürüten Fehmi Alperen kürsüye getirildi.

Alperen suçlamaları reddederek "Ben İBB'de hızır acil bölümünde çalışmaktayım bağlı olduğum birimde bebek sevki yoktur. Hiçbir hastaneye sevk yapmadığım ortadadır. Ben herhangi bir kamu kurumu veya SGK ile görüşmedim. SGK ile görüşmem olmamıştır. Benim yenidoğan alanı içerisinde herhangi bir görevim olmamıştır. Atılı suçun unsurları tarafımdan oluşmamıştır. Ben işçi statüsündeyim, memur statüsünde değilim. Ücretini kendi ödeyen hastalara hastanelerle ilgili önerilerde bulundum. Bu insanlar da gidip tedavi oldular. Bununla ilgili faturayla ödememi aldım. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde işçiyim. Yurtdışından gelen hastaların hastane arayışları oluyor bununla ilgili şirketime başvurduklarında ben de önerilerde bulunuyorum. Kendi istekleriyle gidip tedavi oluyorlar. Ben hastanelerle anlaşmalıyım, ücretimi hastaneden alıyorum" dedi.

Fehmi Alperen, "Hastanelerden alacağım var, ancak bu alacaklar bebek sevkleriyle ilgili değil. Bu işten herhangi bir kazancım olmadı" dedi.

Savunmasının ardından Alperen’in çapraz sorgusuna geçildi. Fehmi Alperen, çapraz sorguda, "Fırat Sarı ile şahsi menfaat doğrultusunda hesabım yok. Kendi hesabıma gelen de 1 TL yok" ifadelerini kullandı.

Fehmi Alperen'in çapraz sorgusu sürerken savcının iddia makamı olarak sorulara müdahale etmesiyle avukatlar tepki gösterdi. Avukatlar , "İddia makamı mahkeme heyetinin bir parçası değildir" dedi.

"ETKİN PİŞMANLIK" DEDİ

Avukatların sorusunun ardından Alperen’in avukatı, tutuklu sanık ambulans şoförü Fehmi Alperen’in  tahliyesini talep etti. Avukat "Etkin pişmanlıktan yararlanarak, tutuklu bulunduğu süre de göz önünde bulundurularak salıverilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Davanın 2. gününe ilişkin duruşma tamamlandı. Duruşmaya yarın saat 09.30'da devam edilecek.

AHMET DAVUTOĞLU DURUŞMAYA GELDİ

Dünkü duruşmada mağdur aileler, mahkeme salonuna alınmamış ve aileler duruma tepki göstermişti. Bugünkü duruşmada önce avukatlar, ardından gazeteciler duruşma salonuna alındı.

Öte yandan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna geldi.

DÜNKÜ DURUŞMADA NE OLMUŞTU?

İstanbul’da bebekleri, SGK’dan kazanç sağlamak için önceden anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakımlarına sevk edip ölümlerine neden oldukları ortaya çıkan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşması dün görülmüştü.

Hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın üç saati aşan sorgusunun ardından duruşma tamamlanmıştı. 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada dün savcı, tüm katılma taleplerinin "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddini talep etmişti.

Sanık avukatları ise savcının görüşüne katılarak suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerinin reddine karar verilmesini istemişti. Mahkeme katılma taleplerinin "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddine karar vermişti.

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede vurgulanıyor.

HAPİS CEZASI TALEBİ

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.

Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.

Bu soruşturma ise devam ediyor.