İki hafta önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak kameralar karşısına geçti ve “Yeni Ekonomi Programı-YEP” adını verdikleri orta vadeli programı açıkladı. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu krizden nasıl çıkacağına dair ipuçlarının arandığı bu programın makro göstergelere ilişkin de bir takım tahminleri vardı. Bu tahminler arasında enflasyon rakamının 2018 yılı sonunda %20,8 olacağı öngörülüyordu.

Çarşamba günü TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı enflasyon rakamları beklentilerin bile neredeyse iki katına varan bir fiyat artışının gerçekleştiğini gösterdi. Eylül ayında tüketici fiyatları aylık bazda %6,30 artarak son oniki aylık dönemde toplam %24,52 seviyesine ulaştı. 2018 yılı dokuz aylık enflasyon ise %19,37’e çıktı.

YEP’e göre 2018 yılı sonu için yapılan tahmine ulaşmak için önümüzdeki üç ayda ortaya çıkacak toplam enflasyonun %1,4 olması gerekiyor ki tahmin gerçekleşmiş olsun. Bu da aylık ortalama %0,5’lik bir enflasyon olması demektir. Bu arada MB’nin yılsonu revize edilmiş tahmininin %13,4 (şu ana kadar gerçekleşen bu tahminin 5 puan üzerinde) olduğunu da hatırlatayım.

Peki, bu mümkün müdür? Hayır, mümkün değildir. Yılın son üç aylık döneminde de enflasyonun yüksek seyrini korumasını ve YEP’de hedeflenen rakamı çok aşarak %25’in üzerinde olması bekleniyor.

Bunun gerekçesini üretici fiyat endeksine(ÜFE) bakarak görebiliriz. ÜFE Eylül ayında %10,88, yıllık bazda ise %46,15 oranında artmıştır. Bu da gösteriyor ki üreticiler artan üretim maliyetlerini fiyatlarına yansıtamıyorlar. Bu durumu bir süre daha sürdürebilirler mi? Sürdüremezler. Üreticilerin bir kısmı maliyetlerindeki artışları tüketicilere yansıtacaklar, diğerleri ise iflas edip iş yerlerini kapatacaklardır. Her iki durum da ekonomin geleceğinin gittikçe kötüleşeceğini gösteriyor. Bir yandan enflasyon artarken diğer yandan şirket iflaslarının arttığını göreceğiz. Artan enflasyon ortamında gerileyen büyüme rakamları da bize açıkça Türkiye’de stagflasyonun yaşandığını gösterecek.

Daha üç ay sonrası için öngörüsü tutmayan YEP’in orta vadeli hedeflerinin tutmasını bekleyebilir miyiz? Hala YEP’e bakarak ülkenin ekonomik sorunlarına çözümler barındırdığını söyleyen kalmış mıdır?

Ülkenin yeniden bir enflasyon sarmalına girdiğini görüyoruz. Yükselen enflasyon Merkez Bankası üzerinde faizleri biraz daha artırması yönünde baskıların artmasına yol açacaktır. MB bu beklentiyi karşılar mı? Zor bir olasılık. Durgunluğa sürüklenen bir MB’nin yakın dönemde faizleri artırması pek mümkün görünmüyor. Ayrıca MB Perşembe günü yayınladığı “Fiyat Gelişmeleri Raporu”unda “başta hizmetler olmak üzere döviz kuru geçişkenliği görece düşük olan kalemlerde dahi yüksek fiyat artışları kaydedilmesi dikkat çekici” diyerek hükümetin söylemlerine benzer bir söylem içine girerek enflasyonun yükselmesinde “fırsatçıların” rolü olduğunu ima ediyor. Diğer bir ifade ile MB enflasyonun gerçek nedenini kabullenmek istemiyor, onlar da tıpkı hükümet gibi vatandaşın “algısına” yönelik açıklamalar yapıyorlar.

Enflasyonun tek nedeni yükselen döviz kurlarına bağlı maliyet artışı değildir. Biz biliyoruz ki artık ülkede enflasyon beklentileri bozulmuştur. Önünü görmekte zorlanan ekonomik aktörler yarın ne ile karşılaşacaklarını bilememektedirler.

Ekonominin yeniden öngörülebilir bir patikaya girmesini sağlamadan bozulan beklentileri iyileştirmek mümkün değildir.

MB’nin enflasyonun nedenleri arasında “fırsatçıların” da olduğu açıklamasının hemen ardından yeniden hareketlenen dolar bu yazının yazıldığı saatlerde hızla yükselerek 6,23 seviyesine çıktı. Bu da gösteriyor ki ekonomi yönetimi (MB dahil) içinde bulunduğumuz ekonomik sorunlara ilişkin gerçekçi bir yaklaşıma sahip değil ve gerekli tedbirleri alacaklarına yönelik piyasalarda inanılırlığı azalmıştır.

Kimler enflasyon altında eziliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite öğrencilerine devlet tarafından verilen burs miktarının 500 lira artırıldığına ilişkin açıklamasını gördüm. 2018 yılında 470 lira olan burs miktarı 30 lira artırılarak 500 lira yapılmış. Artış oranı %6,4.

TÜİK’in yıllık enflasyonun %24,52 olduğunu açıkladığı bir günde, öğrenci bursunun enflasyonun dörtte biri oranında artırılmış olması yaşanan ekonomik sorunların en ağır maliyetinin kimler tarafından ödeneceğinin açık bir göstergesi olmuştur: düşük gelirliler, diğer bir ifadeyle ortalama vatandaş yükselen enflasyonun ilk mağdurları olmuştur.