Yerli otomobili gördüm. 4 lastiği, 4 jantı, 4 tekerleği, bir direksiyonu, bir de el freni vardı. Ayrıca yerli otomobilin camı, aynası filan da vardı. Gördüğüm otomobil 1/4 oranında prototipti. Yani prototipliğinin 1/4’ü bitmişti. 3/4 daha vardı. Yerli otomobil şarkı söylüyor, borç istiyor, faiz işletiyor ve rant yiyordu.

Yerli otomobil son teknoloji. Mesela yakınlarının başına bir şey gelirse koruyor, emniyete, oraya buraya gerek kalmıyor. Yerli otomobil vergi kaçırıyor, bizim paralarımızla geçiş garantili otoyollar yapıyor. Yerli otomobil o yolları da kullanmıyor. Yerli otomobil ülkenin dört bir yanını yabancılara satıyor. Yerli otomobil NATO’ya kıl, Rusya’dan füze savunma sistemi işine giriyor. Yerli otomobilin borçtan korkusu yok. Yerli otomobilin Allah’tan başka kimseden korkusu yok. Yerli otomobil saray yaptırıyor kendine. Saray şeklinde bir garajda oturuyor. Yerli otomobil kendi başına internete girebiliyor. Yerli otomobil interneti sansürlemeyi çok seviyor. Kendi hakkında istemediği şeyler yazdı diye Wikipedia’yı kapattı mesela. Yıllardır ülkede ansiklopedik bilgiye ulaşamıyoruz yerli otomobil sayesinde.

Yerli otomobil tıbbi gereçlerin rent-a-car’la alınabileceğini düşünüyor. Yerli otomobil dondurma seviyor. Yerli otomobil çok yakıyor, hem de çok. Yerli otomobil biraz ters. Geri viteste giderken bile sağa sola ayar çekiyor, fırça kayıyor. Yerli otomobil onca yıldır bir iki kelime yabancı dilden başka bir şey öğrenemedi gitti. Yerli otomobil Marmaris’te kuyumcu olsaydı bile daha çok yabancı dil öğrenirdi. Yerli otomobil kuyum satmıyor ama hepimizi gezdiriyor ama ona rağmen bir zerre yabancı kelime bilmiyor. Kuyum satmıyor ama kuyuma da çok meraklı. Vites kolu taş kaplı. Işıl ışıl her yer. Ankara’nın eski hali gibi.

Yerli otomobil kaza yapmaktan çok korkuyor. Herkesin kendisinin üzerine sürdüğünü düşünüyor. Yol bilgisayarı var ama kendisine bile güvenmiyor. Bilgisayar da bilgisayar gibi değil zaten. Sadece iyi şeyleri söylüyor, kapalı yollardan bahsetmiyor. Yerli otomobil aynada kendine bakınca uzay gemisi gibi bir şey görüyor. Oysa yerli otomobilin 4 tekerleği, 4 kapısı, bir direksiyonu, bir de el freni var.

Yerli otomobil mutsuz, içi sigara içilmiş araç gibi kokuyor. Camlara film kaplatmış zaten. Çok yakıyor. 100 kilometrede 60 litre benzin yakıyor. Bir yere de gittiği yok, rölantide bile eski V-8 Amerikan arabaları gibi gorgorgor benzin emiyor bitiriyor. Yerli otomobil diğer otomobilleri hep kıskanıyor, yerli olmasına rağmen kimseyi kendisinden görmüyor. Sadece seçili azınlık yerli otomobili görebiliyor. Yerli otomobil ise geleceği görmüyor. Elektrikli olsa daha mı iyi olurdu yerli otomobil acaba?

Yerli otomobil kendi vatandaşından çekiniyor. Şimdi üstüm başım batacak diye kendisinden başka kimseye güvenemiyor. Yerli otomobil çok sinirli, hep sinirli takılıyor. Zart zurt el freni çekiyor. Bir gün gittiği yoldan ikinci gün gitmiyor. Yol tutuşu desen dertli, her virajda spin atıyor. Döne döne buraları dolaşıyor, yerli otomobil öyle bir kaçıyor ki ümmet bile yetişemiyor hızına.

Yerli otomobil gazlamayı çok seviyor. Giderken tüm yolları kendine açıyor, kendi şeridinde kısa sürede çok yol yapıyor. Yerli otomobil yol yapıyor, yollarla kendine yol yapıyor. Köprülerden geçiyor, paraları bize ödetiyor, köprüleri de bizim cebimizden yaptırıyor. Yerli otomobil yerli yerinde duruyor. Yakında görürüz kendisini. Uzun süredir görememiştik, özledik.

Özlettin be yerli.