Cuma günü Habertürk’te yayımlanan ve sonrasında medyada yaygın olarak paylaşılan “SGK ile hacamat” başlıklı özel haber Fatmanur Boylu imzasını taşıyordu.

Habere göre Sağlık Bakanlığı ilaç maliyetlerini düşürmek, vatandaşın kimyasal ilaca bağımlılığını en aza indirmek ve geleneksel tıp adı altında merdiven altı işlemler yapanlarla mücadele etmek için geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını (GETAT) genişletmeyi hedefliyordu. Buna göre doktorlar, kimyasal ilaç kullanma zorunluluğu olmayan hastalara ya da kanserin ileri safhalarında ilaçla izlenebilecek bir yol kalmadığında reçeteye GETAT yazabilecekti.

Bitkisel ürün, geleneksel tedavi gibi uygulamalar hekimler tarafından tavsiye edilecek ve reçetelere yazılacaktı. Bu sayede antibiyotik kullanımındaki artışların da önüne geçilmesi hedefleniyordu.

GETAT, daha çok koruyucu hekimlik önerilerinde öne çıkacaktı.

Koruyucu hekimlik sayesinde birçok hastalığın yaşanmadan önüne geçileceğini kaydeden yetkililer, “Bu tür bitkisel ürünlerin antibiyotik yerine kullanılması modern tıbbın da istediği bir şey. Tabii ki birçok geleneksel tıp ürünü ve uygulaması için deney ve gözleme ihtiyaç var. Bunu modern tıp kontrol edecek. Bakanlık bünyesinde sertifika programları açılacak. Her şey kayıt altında olacak. Bu uygulamaların devlete maliyeti daha düşük.” ifadesini kullanıyordu.

GETAT kapsamında hangi tedavilerin ve bu tedavilerin ne kadarının SGK tarafından karşılanacağı henüz netleşmemişti.
ABD, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın önerildiğini ve karşılandığını söyleyen yetkililer, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Türkiye’yi GETAT konusunda desteklediğini belirtiyordu.

Sağlık Bakanlığı, 19-22 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da DSÖ ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi ortaklığı ile GETAT Kongresi gerçekleştirecekti. Kongreye, 30 ülkeden 115 yabancı, 178 yerli bilim insanı ve DSÖ temsilcisi katılacaktı.
•••

Haber bir hayli karışık yazılmıştı.

İlk okunduğunda SGK’nın yakın zamanda hacamat, sülük, gibi GETAT uygulamalarını karşılamaya başlayacağı kanısı uyandırıyordu.

Haberin ayrıntısına bakıldığında ise haberin kaynağının kim olduğu, çalışmaların ne aşamada olduğu, uygulamanın ne zaman başlayacağı gibi bir haberin temel unsurlarını kapsamadığı görülüyordu.

Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir niyeti olsa da SGK’nin konuya olumlu yaklaşıp yaklaşmadığı da haberde yer almamıştı.
Dahası Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu bu sözde tedavilerin ödenmesine cevaz veriyor muydu, o da yoktu.

Ama haberde ilginç bir ifade yer alıyordu.

“Alternatif tıp” terimini doğru bulmayan Sağlık Bakanlığı, DSÖ desteğiyle “Anadolu Tıbbı”nı dünyada da yaygınlaştırmayı hedefliyordu.

Nitekim Bakanlığın DSÖ ile birlikte düzenleyeceği Kongrenin sloganı da “Medeniyetlerin Beşiğinde; Anadolu Tıbbı” belirlenmişti.

•••

Aslında mevzu sadece bir terminoloji meselesi değil.

Sağlık Bakanlığı’nın başından beri GETAT konusunda bir anlam kaydırma çabası içerisinde olduğu görülüyor.

Misal; Yönetmelik Taslağının adı “Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Yönetmeliği” idi, “alternatif” ifadesinin modern tıp karşıtlığı açık, bu nedenle de savunması zor olduğu, üstelik pek de sevimli olmadığı için çıkarıldı, “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” oldu.

Öyle, modern tıbbın alternatifi filan değil; zaten halkımız tarafından binlerce yıldır uygulanan, geleneksel; üstelik de tıbbi tedaviyi kesmeniz gerekmiyor, bizimki onun yanında, “tamamlayıcı” çünkü.

Zararsız yani, yemin billah zararsız!..

Bakanlığın şimdi de “Anadolu” isminin sıcaklığını kullanmaya çalıştığı görülüyor.

Üstelik böylesi muhtemelen Reis’in “yerli ve milli” tanımına da daha uygun gözüküyor.

Peki, iyi, tamam, güzel de…

Akupunktur Anadolu’nun bağrından mı doğdu?..

Mezoterapi Yozgat yöresinden midir?..

Osteopatlar Oğuzların Kayı Boyundan mıdır?..

Osmanlı sarayında proloterapicibaşı mı vardı?..

Homeopatinin kaşifi Hahnemann ne zaman Anadolu’ya gelerekten sünnet olup Müslümanlığa geçmiştir?..

Onları hiç anlayamadım.

Not: TTB’nin Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliğinin iptali için açtığı davanın Danıştay duruşması nihayet Çarşamba günü görüldü. TTB Hukuk Bürosu avukatları ve konunun uzmanı bilim insanları mahkeme heyetine görüşlerini aktardılar. Şimdi sonucu bekliyoruz.