Öfffffffff! Yine de şahlanıyor aman kolbaşının yandım da kıııratı, Libya’ya doğru şahlanıyor. Yetmedi. TOGO kulesi şeyi de yetmedi. TOGG devreye girdi ve gazetelerin ilk sayfası iki yıl önce tanıtılmış İtalyan prototip bir aracın yerli ve milli otomobil reklamı olarak çıktı. Zaytung nal topladı. Arap ülkelerinde de bitmiş haliyle Kanal İstanbul videolarıyla arsa satılıyormuş. Ama haklarını yemeyelim, zaten baştan beri ‘çılgın proje’ diye sunulmuştu ya, bizleri de böyle çıldırtıyorlar nitekim.

Mesele basit bir cambaza bak meselesi değil. Cambaza bak deyince hakikaten bir cambaz vardır. Kanala bak diyorlar, kanal yok. Otomobile bak diyorlar, otomobil üretimi yok.

Yine de kanal videolarına bakıyorsunuz. Yine de iki yıl önce zaten tanıtılmış bir İtalyan Pininfarina otomobil prototipine bakıyorsunuz. Kazılmamış kanalın davası olur mu? Hadi kanal saldırısına, uzun itiraz dilekçesi kuyruklarıyla şimdiden karşı konulmaya başlandı diyelim. Binilmemiş otomobilin fiyakası ne olacak? Görmezden gelsen, tartışmazsan olmuyor, çünkü yalanı teşhir etmek de lazım.

Aklı başında herkes biliyor ki, yok kanalmış, yok yerli ve milli otomobilmiş, yetmedi Libya seferiymiş, işte bütün bunlar elbette bünyelerindeki çatırdamayı ve sadaka gibi verdikleri asgari ücretle aç bıraktıklarının karınlarındaki guruldamayı ve homurdanmayı bastırma patinajları. Ama en iyisi kanala, otomobile fazla takılmamak.

Şimdi haklı olarak diyeceksiniz ki, şurada yeni yıla iki gün kalmışken niye böyle canımızı sıkıyorsun?

Yeni Yıl! Kendi payıma, belki yaşımdan ötürü, yeni yıla girdik diye niye sevinildiğini hâlâ anlayabilmiş değilim. Hani yeni yıla girmek sınavla olsa, sınavı verenler girse, veremeyenler eskide kalsa, anlarım! Ama yeni yıla girmeyen yok ki, herkes giriyor ve girmemek de elde değil!

Yeni yıl vesilesiyle samimi bir muhasebe yapılırsa tabii ki anlamlıdır. Tarih geleceğe doğru gelişir ama geçmişe bakarak yazılırmış. Hayatlarımız ve muhasebelerimiz ve özeleştirilerimiz de böyle yazılıyor. Tarih geleceğe doğru gelişiyorsa, bu durumda bir tek gençlerin hayalleri tarih indinde gerçekleşebilme hakkına sahip olabilir, çünkü ve iyi ki sadece onlar hayallerini hep ileriye bakıp kurgulayabiliyorlar. Hayal kurmak, gençler için devrimci bir eylemdir.

Lakin hayal kurarken çoğu kez hayallerin kırıldığına da tanık oluyoruz. Başımızdaki faşizm belalarını bir türlü atamıyoruz. Bizler “Üreten biziz yöneten de biz olacağız” derken onlar da “Tüketen biziz yöneten de biz olacağız” diyorlar, bir yanda sokaklarda Noel Baba kovalatıyor, öbür yanda saraylarında asgari ücretlilere nispet ziyafetlere yumuluyorlar. Ağızları dolu dolu “Bizler kanal yapıyoruz, otomobil yapıyoruz, memleket meselelerine kafa patlatıyoruz” diyorlar. Yani muhalefetin yakasına yapışıp kafa atıyorlar ve meseleleri hakikaten böyle kafa patlatarak çözmüş oluyorlar. Yeni bir halt yedikleri yok.

Özdemir Asaf ne güzel söylemişti: “Eskiyecek her şeye ‘yeni’ derler.” Elbette yeni yılla birlikte Saraylılar da biraz daha eskiyecekler. Hiç olmazsa bu bakımdan avunabiliriz.

Mesela yeni yılda Libya seferiyle bir kez daha bölgesel oyuncu olmaya soyunurken, bir kez daha sadece bölgesel oyuncak olabileceklerini göreceğiz. Trump veya Putin oyuncağı! Son yıllarda ABD karşısında “Rusya’yla olurum ha!” deyip manevra yapabiliyorlardı. Şimdi gelinen nokta nedir? İdlib, Libya, Doğu Akdeniz (ve hatta Montrö Anlaşması ihlali sayılabilecek Kanal İstanbul çılgınlığı) hattında Rusya ile bodoslama karşı karşıya gelmeye başladılar. Diyebilirler ki, “Ne olmuş, bizim de yerli ve milli otomobilimiz var”.

Yerli ve milli otomobil deyip geçmeyin. Valla bunlar yerli ve milli dolar bile basarlar.