Hatırlar mısınız? Bir zamanlar yurt dışına çıkma ihtimalimiz olurdu. Şimdi tabii Ruşen Çakır’ın bile vize başvurusunu reddediyor Fransa. Anlaşılan AB, memleketteki ortamları da bahane göstererek bizi zaten istememesine bir kılıf da buldu. İyice izole etti bizi ve istemediği mültecileri bu sayede. Zaten AB için win-win. Ülke, mahallenin çılgın delikanlısı gibi iç ve dış politikada atarlanıyor, tutarlanıyor. Tabii ki bütün bu atar tutar tek bir çift dudaktan çıkıyor, orası da ayrı konu ama sonrasında ne oluyor? Ne dediysek tersini yapıyoruz. Bu can bu bedende oldukça, papaz mapaz kalmıyor. Yıllarca darbenin yapımcıları finansörü dediğimiz memleketlere gidiyoruz, eller eller eller. AB de az çok biliyor bizim tutarsız tavırlarımızı. Zaten az bi şey atalım da sıkıntı çözülsün şeklinde takılıyorlar. Şimdi bir de üstüne yurt dışına da çıkamıyoruz. Ha, diyeceksiniz ki 1 Avro 18 lirayken yurt dışında kalınabilir mi? Bir yandan da 1’e 18 olmasına rağmen market alışverişi Almanya’da daha ucuza. İnanılır gibi değil. Neyse market poşetine 4 parça mal aldım 140 lira verdim muhabbetini geçelim. Zaten her gün zama zam geliyor. Elektrik şovunu yaptı, doğalgaz –Hadi Avrupa da dertli o konuda- da şahlandı. Ekonomimiz de akıl sağlığı sağlıklı olmayanlar bakış açılarına göre şahlandı, kükredi, kişnedi… Yerseniz a dostlar.

***

Hadi bunları bir kenara bırakalım, adminin en yakınlarına kadar uzanan çılgın rüşvet ve avanta ağı da ilmek ilmek açılıyor. Mafya içinde mafyalaşma, vekiliyle, bakanıyla her türlü yolsuzluğa balıklama atlıyor neredeyse. Bir vekil nasıl oluyor da 3 nokta küsur milyon Avro’ya tekne alabiliyor? Zaten vekilim imkânı olduğu için vergi vermemek için teknesini de Malta’ya kaydetmiş. E ne yapacak koskoca vekil, zaten ülkenin hayrı için çalışıyor, bir de ülkeye vergi mi versin? Bas Malta bayrağını, geç. İmkânı var ki yapabiliyor. Vekilime de bu yakışır zaten. Kaymaklı ballı parmaklar, masadaki bal ve kaymak için kavga etmeye başladığında da iktidar gemisinde sızıntılar başlıyor. Kemirgenler ve baĞzı yandolar hemen geminin su almayan bölümlerine koşturmaya başlıyor. Bürokrası rüzgârı döndükçe, şuna af buna af geliyor. Daha yeni doğalgaz desteği diye bir şey geldi şarkılarla türkülerle. Oysa ki doğalgaza zama abanmasak da olurdu. Neyse artık, babamız bizi düşünüyor gibi görünsün yeter. Oysa babamız bizi sevmiyor. “Evlat diye yetiştirdim, anarşik çıktı” diye düşünüyor. “Okudukça beni sevmiyor çocuklarım” diye düşünüyor, bizimle aynı yerde olmak istemiyor zaten. Çevresinde can simitleri var, onları şişirdikçe şişiriyor, onlar da artık bu nefese bağımlı olmuş durumda. Kimse kimseden kaçamıyor. Bu sisteme giren, dışarı çıkamıyor. Çarklar rantlar için çalıyor. Olmayan ekonomi politikaları ise vatandaşın belinde ıslak odun gibi şaklıyor.

***

Bir de orta vadeli program açıklandı geçen gün. Biraz bakayım dedim, şaka gibi. Uykusuz’da bu programı aynen yayınlasanız hiç sırıtmaz. Kafaya göre enflasyonu azaltmışlar. Tamamen kafaya göre, hangi mekanizmalarla, hangi sistemlerle olacağı da belli değil. Zaten mottomuz belli: Biraz sabır. Önümüzdeki günler daha güzel olacak. Tabii bunu şıpşıp bakanım da diyordu “Dolar 5 lira olacak ya, 10 lira olacak ya” diyordu şıpşıp bakan. Keşke 10 lirada kalsaydı. Ejderha gibi şahlanan döviz, diğer göz nuru sevdalısı bakanımızın da dediği gibi “Döviz daha fazla düşemez zaten dipte” kalamadı. Hepimiz aynı denizaltıdayız ve boğazın derinliklerine doğru iniyoruz. Bakalım bizi hangi gemiler kurtaracak, ya da tüm personelle birlikte kaza geçiren ve batan denizaltılarda yaşanan olumsuzluklar mı yaşanacak.

***

Artık herkesin tek amacı var, biraz daha hayatta kalabilmek. Bugünü ve yarını kurtarabilmek. İktidar ve vatandaş olarak zor günler, zor faturalar bizleri bekliyor. Sanayide %1000 artan doğalgaz bakalım kimi yakacak, kimi ısıtacak?

Yolsuzluk ve yüzsüzlükle kalın.