Brezilya Devlet Başkanı aldığı son kararlarla yerlilerin ölüm fermanını imzaladı. Bolsonaro’nun himayesinde 20 bin kilometrekare Amazon ormanı yok edildi. Daha öteye gidilirse yerliler için orman yaşanmaz hale gelecek.

Yerlilerin orman için mücadelesi

Nick Estes

Yerli lider Célia Xakriabá bana şöyle söylüyordu: “Bolsonaro önce annemize, yani toprağımıza saldırdı.”

Ülkenin son diktatörüne hizmet eden eski ordu komutanı Jair Bolsonaro doğaya ve doğayı koruyan insanlara eşi benzeri görülmemiş bir savaş açtı. Yasalaştırdığı yerli karşıtı tasarılarla yerli toprak savunucularına karşı şiddeti teşvik etti ve Covid-19 salgınının olumsuz etkileri de Brezilya’nın ev sahibi halklarını, Amazon yağmur ormanlarını ve gezegenin geleceğini tehlikeye soktu.

Devlet Başkanı Bolsonaro’nun himayesinde yaklaşık 20 bin kilometrekare Amazon ormanı yok edildi. Ormanın yok oluşu doğal dengeleri geri dönülmez bir noktaya doğru sürüklüyor. Daha ileriye gidilirse ormanın kendini yenilemesi mümkün olmayacak ve orman yerliler tarafından yaşanamaz hale gelecek.
2021 yılında bilim insanları Amazon ormanının ilk defa emdiğinden fazla karbondioksit yaydığını tespit ettiler. "Gezegenin akciğerleri" olarak anılan ormanın ölüm hızı, büyüme hızını ilk defa geçmiş bulunuyor. Fakat ormanı evleri bilen yerliler, yok olmayı reddediyorlar.

Ağustos 2021’de yerliler yüce divana yürüdüler, yüce divan binasının ve başkanlık binasının etrafını sardılar. Ülkenin dört bir yanından yüz yetmiş altı yerli topluluğu başkente geldi ve Yaşam Mücadelesi Kampı dedikleri toplanma alanında eylemler yapıldı. Tarihin en büyük yerli hareketi, yüzyıllardır yerlileri görmezden gelen güç sahibi kurumların ‘dokunulmazlığı’ algısını kırdı.

Brezilya Yerli Halkları Birliği’nden (APIB) Alessandra Munduruku, “Yerlilerin birleşmesi gerek” diyor. “Yerlilerin yaşamı önemlidir.” Brezilya’nın ilk yerli avukatı ve kongre üyesi Joênia Wapichana da aralarındaydı. Wapichana Brezilya’nın ve yerli haklarının “siyasi dönüşüme” ihtiyacı olduğunu söylüyor. Wapichana hareketin ulusal ve uluslararası seviyede şekillenmesinde önemli rol oynadı.

MAHKEMELERDE ADALET ARAYIŞI

APIB, yerli halkları birleştiren önemli bir güç. Yerliler 211 milyon nüfusa sahip ülkenin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturuyorlar ve ülkede yaklaşık 900 bin yerli var. Fakat bu halklar modern toplumlarda hiç görmediğimiz derecede zengin bir dil ve kültür çeşitliliği barındırıyorlar. Bolsonaro’nun yıkıcı politikalarına ve onu iktidara getiren güçlere karşı tek çatı altında mücadele ediyorlar.

APIB, 9 Ağustos’da Uluslararası Suç Mahkemesi’nde dava açtı ve Bolsonaro’yu soykırım ile suçladı. Batı yarımkürenin yerlilerinin, Uluslararası Suç Mahkemesi nezdinde hak aramaları tarihte bir ilk. Yerli kökenli avukatların da yardımıyla Lahey’de insanlığa karşı suçlar için adalet arıyorlar.
APIB yöneticisi Sonia Guajajara verdiği demeçte “Varlığımızı sürdürmek için yüzyıllardır mücadele ediyoruz ve bugün mücadelemiz küresel düzeye taşınmıştır” dedi.

TOPRAK SAHİPLERİ SİLAH KULLANIYOR

Silah lobisi, tarım şirketleri ve koyu Protestanlardan oluşan bazı sağcı güçler (bunlara mecliste boğa, mermi ve İncil bloğu deniyor) Bolsonaro’nun Amazon’u ve halklarını yok etme projesine destek veriyorlar.

Ormanların yerine çoğunlukla hayvan yemi olarak kullanılan soya tarlaları ve hayvan sürüleri geçiyor. Brezilya ürettiği gıdanın çoğunu ihraç ediyor, ABD ve Avrupa pazarına sunuyor. Yerliler ABD’nin en büyük şirketi olan Cargill gibi uluslararası şirketleri sorumlu tutuyorlar, bu gibi şirketlerin soya üretimi için çevrenin yok edilmesine destek verdiklerini söylüyorlar.

Toprak sahipleri, kereste üreticileri ve madenciler yerlileri ve geleneksel toplulukları silah zoruyla yerinden ediyorlar. Ülkede denetimsizliği artıran silah ve mühimmat yasaları, bilhassa toprak sahipleri arasında silah kullanımı hızla tırmandırdı. Bolsonaro’nun imzası haline gelen parmağıyla ateş etme hareketi silahlanma yanlısı tabanına verilen bir destek sinyali.

Bu hareket Protestan kiliseleri de dahil olmak üzere birçok ABD kurumundan destek alıyor. Bolsonaro ve destekçileri adeta ABD’den ilham alıyor. Bolsonaro bir defasında “Brezilya süvarilerinin, Kızılderilileri yok eden ABD’liler kadar etkili olmaması yazık” diye ağlayıp sızlanmıştı.

BOLSONARO’NUN KARARI ANAYASAYI HİÇE SAYIYOR

Munduruku “Yerlilerin yok edilmesi sürecini kendi ülkenizde (ABD’de) yaşadınız” diyor. Brezilya’daki sürecin de benzer süreçler üzerinden şekillendiğini ifade ediyor. Fakat aradaki tek bağlantı bu değil. “Ülkeniz, her sene tükettiği soya miktarı ile ülkemdeki yok oluşa destek veriyor” diyor.

Katliamın son perdesi yerlileri koruyan yasal ve siyasi çerçeve özelinde şekilleniyor: 1988 Brezilya Anayasası. Brezilya Kongresi bir dizi yasa tasarısını gündeme aldı ve yasalaşmaları halinde yasadışı toprak işgaline engel olan, yerlilerin topraklarını koruyan bir dizi zor kazanılmış yasa hükümsüz kılınacak. Yerli toprakları altyapı, maden ve enerji projeleri için feda edilecek. Görüşülen tasarılardan birine göre başkana Uluslararası Çalışma Örgütü nezdinde imzalanan uluslararası sözleşmelerden çıkma yetkisi verilecek. 1989 tarihli Yerel ve Kabile Hakları Sözleşmesi yerli halklarını koruyan en önemli uluslararası anlaşma.

APIB ve diğer yerli örgütleri hükümetten yalnızca yasalara uymasını talep ediyor. 27 Ağustos günü Kongre Merdivenlerinde yakılan siyah tabut maketi ile verilmek istenen mesaj buydu. Tabutun kenarlarında yerlileri yok etmeyi amaçlayan yasa tasarılarının adları yazılıydı. Mesaj açıktı, yerliler yakılıp yok edilmeyi reddediyorlardı.

DAVA SÜRECİNE YAKINDAN TAKİP

Yüce Divan’ın 1 Eylül’de görmeye başladığı davada, insanlar ifadelerini veriyor. Halkların atalarından kalan topraklarından kovulmalarının önü ya açılacak ya kapanacak. Dava 15 Eylül itibariyle askıya alındı ve ne zaman yeniden görülmeye başlanacağı bilinmiyor. APIB’in aktardığına göre davanın sonuçlanması halinde ülkede çatışma ortamı yaratan yüzlerce vaka çözüme kavuşabilir. Olumsuz bir sonuç çıkması halinde ise şiddet daha da alevlenecek.

Brezilya’nın kırılgan demokrasisini de hesaba katmalıyız. Bolsonaro’nun 2022’de yeniden seçilme şansı düşük fakat destekçileri 7 Eylül’den başlayarak sokağa döküldüler ve Brezilya’da ‘temizlik süreci’ başlatılması gerektiğini savundular. Eylemler Kongre, Yüce Divan, Çin Büyükelçiliği etrafında şekillendi. Görünüşe göre Bolsonaro’nun destekçileri 6 Ocak günü Kongre binasını işgal eden ABD’li sağcılardan ilham alıyorlar.

BREZİLYA’NIN ‘TRUMP’I GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR

Bolsonaro’nun oğlu Eduardo Bolsonaro, 10 Ağustos günü Güney Dakota’da Trump ile birlikte sahneye çıktı. 2022 seçimlerinin meşruiyetinin altını oyma ve sağcılardan uluslararası destek alma niyetindeler. Etkinlikte Brezilyalı solcu lider Luiz Inácio Lula da Silva’ya “Dünyanın en tehlikeli solcusu” diyen Steve Bannon da vardı. Lula’nın başkan adayı olması Bolsonaro’nun dört yıllık icraatlarını büyük tehlikeye sokuyor.

Bu etkinlikten bir hafta sonra, yerlilerin düzenlediği bir törende Sonia Guajajara Lula’yı “toprakların koruyucusu” ilan etti ve Lula’ya Yerli halkları ve Amazon topraklarını koruma sorumluluğunu hatırlattı.

Yerli hareketi Brezilya sınırlarını aşıyor. Yerliler arasında çokça kullanılan bir slogan “Bizim tarihimiz 1988’de başlamadı” diyor. Yerli halkların mücadelesi, asla yaşanmamış ‘huzurlu’ günlere nostaljik atıflardan fazlasını içeriyor.

Guajajara, “Gelecek, bize atalarımızın mirası” diyor. Tehlike hiç olmadığı kadar yüksekken, dünyanın tüm yerli hareketlerinin bu mücadeleye liderlik etmesi talebini dile getiriyor.

Globetrotter’dan çeviren Fatih Kıyman