Milletvekili Mehmet Sincar 29 yıl önce bir akşamüstü, kabalık sokağın ortasında kurşunlanarak öldürüldü.

Önce dönemin devlet bakanları Necmettin Cevheri ile Mehmet Gölhan, tetikçinin 24 saat geçmeden yakalandığını duyurdu. Ardından Başbakan Tansu Çiller faillerin yakalandığını açıkladı. Ama İçişleri Bakanı, Başbakanı yalanladı. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da Çiller ve devlet bakanlarına tepki gösterdi, “İşi batırdılar. Çıkacak işi batırdılar. Biraz susalım” açıklamasıyla faillerin yakalanmadığını söyledi.


***

Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan, cinayetlerin sorumlusunun Hizbullah örgütü olduğunu açıkladı.

Tetiği çekenlerden olduğu iddia edilen Hizbullah üyesi Cihan Yıldız cinayetten 15 yıl, Hizbullah operasyonundan 8 yıl sonra, Avusturya’da yakalanıp Türkiye’ye iade edildi. Bu süre içerisinde serbestçe gezen Yıldız, 11 yıl sonra, 2019 yılında tahliye edildi ve yine serbest kaldı. Oysa Sincar’ın yanı sıra beş kişiyi daha öldürmekle suçlanıyordu.

***

Ama esas sorumlunun Cihan Yıldız olmayabileceği Meclis ve Susurluk raporlarıyla kayıtlara geçmişti. Yine de Hizbullah’ın ıskartaya çıkarıldığı 2000 yılından bir yıl sonra yakalanıp itirafçı olan Rıfat Demir’in Sincar cinayetini üstlendiği ifadesi manşetlere “Cinayet çözüldü” diye yansıdı.

TANIDIK İSİM

1993, suikastların, faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıpların, katliamların yılıydı. Bugün ne yaşıyorsak temelleri o dönem atıldı. Ve o zaman sahnede olup da hala hayatta kalmayı becerebilenler, “işlerini yapmaya” devam ediyor.

Zaten DEP Mardin Milletvekili Sincar öldürüldüğünde, faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere Batman’da bulunuyordu. Kendi cinayeti de faili meçhul kaldı. Halen yargılanan bir “tetikçi” var ama ne emri veren ortada ne tetikçi olduğu iddia edilen kişi mahkûm edildi.

***

Cinayetle ilgili açılan davanın son duruşması dün görüldü. Bunca yıldır bir arpa boyu yol katedilemeyen davada mahkeme yine Sincar ailesinin avukatlarının tanık dinlenmesi talebini dahi dikkat almadı. Dostlar alışverişte görsün yargılamasının bu duruşması da ileri bir tarihte devam etmek üzere dakikalar içinde bitirildi.

***

Mehmet Sincar’ı öldürenler, faili meçhul cinayetleri araştırmak isteyenlere de gözdağı vermek istemişti. 4 Eylül 1993 tarihli cinayetten geriye bilindik “faillerin” isimleri kaldı.

Ve o isimler de her zamanki gibi Kutlu Savaş’ın Susurluk Raporu’nda karşımıza çıktı. Bu kadar “usturuplu” hazırlanan ve buzdağının görünen yüzü olan bir raporda bile onlarca tetikçinin, mafyanın, siyasinin adı ve icraatı açıkça yer alıyordu.

***

Bu isimlerden biri de tabii ki Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım. Her taşın altından çıkan Yeşil’in Mehmet Sincar cinayetiyle bağlantısına dair raporda şu ifadeler yer aldı: “1994 yılı itibariyle Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Muhsin Gül (Kod adı: Kekeç-Pepe-Metin,) 22.07.1994 - 16.08.1994 tarihleri arasında Diyarbakır Cinayet Büro Amirliği'nde verdiği ifadelerde Ahmet Demir ile ilgili olarak; Batman'da milletvekili Mehmet Sincar'ı Alaattin Kanat, Mesut Mehmetoğlu, İsmail Yeşilmen ve Yeşil kod Ahmet Demir'in (MİT belgelerindeki adı) birlikte planlayıp öldürdüklerini, bu olaydan sonra A. Kanat'ın ‘kendisinde garantili imzalı kâğıt olduğunu’ söylediğini…”

***

Yani, tetiği çekenin hangi örgüt olduğundan bağımsız olarak, kararı verenlerin isimleri değişmiyordu.

TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayet Raporunda da Sincar da dahil 1975-1994 yılları arasında 908 kişinin cinayete kurban gittiği, bu cinayetlerin büyük kısmının 1992-1993 yılları arasında işlendiği sonucuna varıldı.

Varıldı da ne oldu? Yeşil öldü ama halefleri karanlık suikastlar işlemeye devam ediyor. Sincar ailesi gibi yüzlerce aile de mahkeme kapılarında “adalet” aramaya...