MİT ve JİTEM elemanı olarak hafızalara kazınan pek çok karanlık olaya imza atan ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, Ergenekon iddianamesininin birçok yerinde geçiyor. Ancak Yeşil’in…

Derin devletin ‘belgeli tetikçisi’ olduğu TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’nca hazırlanan raporlarda bile yer aldı ancak o, hakkında açılmış onlarca davaya rağmen deşifre edilmedi. Son olarak Ergenekon iddianamesinde adından sıkça söz edilen ‘Yeşil’, emekli generallerin tutuklanmasına rağmen yine dokunulmayan isimler arasında yer aldı. Kürt illerinde işlenen insanlık dışı uygulamalara, katliamlara ve vahşetle ilişkilendirilmeyen Ergenekon iddianamesinde yer alan Yeşil’in asıl adı Mahmut Yıldırım. 1953’te Bingöl"ün Solhan ilçesinde doğdu; çocukluğu Elazığ"da geçti. Ahmet Demir, Mehmet Kırmızı ile Hasan Tanrıkulu kimliklerini kullandı; “Yeşil”, “Hacı”, “Sakallı” lakapları ile tanındı. 1973’te Elazığ"da MHP ile irtibat kurup MİT"te çalışmaya başlayan Yıldırım, Şubat 1977’den Şubat 1997’ye kadar Etibank Elazığ Ferrokrom Tesisleri"nde memur olarak “çalışıyor” göründü.

 

ÖCALAN’A SUİKAST

O aranırken bile sigorta primleri yatırıldı ve buradan emekli edildi. Onun gibi oğlu Murat Demir de, Abdullah Öcalan’a yapılan başarısız suikasta adı karışan Viranşehir eski Belediye Başkanı Halil İbrahim Keleşabdioğlu’nun başkanlığı döneminde Viranşehir Belediyesi’nde işçi olarak “çalıştı” ve primleri yıllarca yatırıldı. Dönemin MİT müsteşarı Mehmet Eymür’ün talimatı ile Öcalan”a yönelik Şam"daki suikastta yer alan Yıldırım’ın 4 kişi ile birlikte İstanbul’dan TK 320 sefer sayılı uçakla Beyrut’a VIP-Başbakanlık işaretiyle uçtuğu, TBMM kayıtlarına da geçti.

 

MİT’TEN AYRILDI

Mayıs 1989’da MİT"ten, kayıtlara göre “kişisel hırsı” nedeniyle ayrılan Yıldırım, JİTEM’de görev almaya başladı. Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı emrinde çalışan Yıldırım, özellikle Ovacık, Nazimiye ve Pülümür"deki akıl almaz işkence yöntemleri uyguladı. Kış mevsiminde baskın yaptığı köylerde halkı çırılçıplak karın içine sokarak saatlerce bekletmesi akıllarda kalan işkence yöntemlerinde sadece biriydi. Burada deşifre olan Yıldırım, Bingöl ve Muş"un ardından Diyarbakır Asayiş 7. Kolordu Komutanlığı emrinde çalışmaya başladı.

 

TAŞANLAR’A ÇARPTI, KABURGASI KIRILDI

Diyarbakır"da JİTEM kurucusu Binbaşı Cem Ersever ile tanışan Yıldırım, bir süre sonra ters düştüğü Ersever"i öldürdü, ardından da Ankara"ya yerleşti. Buraya taşındıktan sonra kentte bombalama olaylarının artması ve bunun Yıldırım tarafından yapıldığı ihbarı üzerine Ocak 1995"te dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tarafından sorgulandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü"nde Taşanlar"a "Türk Emniyet Teşkilatı"na ait bir birimde, Türkiye"nin güvenliği ile ilgili diğer kuruluşlar hakkında sualler yöneltilmesini yadırgıyorum" diye çıkışan Yıldırım’ın işkence sonucu kaburgası kırıldı. “Derin eller” devreye girince Yıldırım, Savcılığa çıkarılmadan serbest bırakıldı.

 

‘İCRAATLARI’ SUSURLUK RAPORU’NDA

Diyarbakır Cinayet Büro Amirliği"nce gözaltına alınıp tutuklanan itirafçı Muhsin Gül"ün anlatımları, Susurluk Raporu’nda 10 sayfa olarak yer aldı. Raporda Gül, Yıldırım’ın karıştığı olayları şöyle anlatıyor: “Bayram Kanat adlı kişi 06.04.1994 tarihinde Diyarbakır Şehitlik Mahallesi 75. Sokak 31 No’lu adresinden kaçırıldı, cesedi 10 Gözlü Köprü altında bulundu. Ankara-Elmadağ’da JİTEM kurucusu ve emekli binbaşı Ahmet Cem Ersever’i, arkadaşı Mustafa Deniz ve sevgilisi Neval Boz’u, itirafçılar Alaattin Kanat, İbrahim Babat ile birlikte öldürdü. Muş Bulanık Hoşgeldi köyü muhtarının kızı Zeynep Baba ve Bitlis nüfusuna kayıtlı Şükran Mizgin’e işkence yaptı, tecavüz etti ardından da infaz etti. MHP Diyarbakır İl Başkanı İbrahim Yiğit’in gasp edilmesi ve yüklü miktarda para alınması, DEP Milletvekili Mehmet Sincar, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, Kürt bilgesi Musa Anter, Abdülkerim Avşar, Dalyan Ay, Lokman ve Zana Zuhurlu, İranlı Smitko ile Lazem Esmaeili"nin öldürülme olaylarını bizzat planlayıp uygulattı. Ahmet Demir adına birçok kişiden PKK ve kontrgerilla adına para tahsil ettiği, Ziraat Bankası Heykel/Ankara Şubesi hesabıyla ortaya çıktı.”

 

YEŞİL YAŞIYOR MU?

Yeşil’in yaşayıp yaşamadığı bir muamma olarak ortada duruyor. Kimi akciğer kanserine yakalandığı ve Türki cumhuriyetlerden birinde tedavi gördüğü iddia ederken, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a göre ise “Devlet kayıtlarında ölü” görünüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan ise, “Kayıtlarımızda, devletin arşivlerinde şahsın öldüğüne dair bir bilgi ve belge yok. Yeşil bize göre yaşıyor ve her yerde aranıyor” diyor.

 

GATA’DA KANSER TEDAVİSİ

2003 yılında akciğer kanserine yakalandığı belirtilen Yeşil hakkındaki son iddia bu yılın Mart ayında Ankara GATA’da tedavi gördüğü oldu. Ahmet Demir adına kaydı yapılarak Onkoloji Servisi’ne yatırılan Yeşil’e ilaç tedavisi uygulandığı ve sonra taburcu edildiği iddia edilmişti.

Yeşil’in yaşayıp yaşamadığı konusu daha önce de gündeme gelmişti. Yeşil"in sağ kolu olarak bilinen Zakir Selvi, Türk İntikam Tugayı (TİT) kurucusu olduğu belirtilen ve Akın Birdal suikastı planlayıcısı olarak gösterilen Cengiz Ersever, 21 Şubat 1998’de Emin Değer adlı kişiden haraç isterken yakalanmıştı. Selvi, sorgusunda direktifiyle hareket ettiğini belirttiği Yeşil’in Ocak 1998’de ağabeyi Bahattin Yıldırım ile görüştüğünü itiraf etmişti. Bu ifade, dönemin Ankara DGM Başsavcısı Talat Şalk tarafından kayda geçirilmiş, sanıklar hakkında “çete oluşturdukları” gerekçesiyle 25 yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. ANF