Yeşiller partisi Almanya’da 1980 yılında kurulduğunda, düzenledikleri protestolarda yüzbinlerce insanı sokaklara dökebilen, ancak genellikle birbirinden bağımsız hareket eden yüzlerce çevreci, barışçı, antifaşist grubun ve o dönem sosyalist ülkelerde iktidarda olan komünist-sosyalist partilere eleştirel tavır alan çeşitli sol oluşumların çatı örgütüydü. 68 gençlik hareketinin ve parlamento dışı muhalefetin dinamizmi üzerinde yükselen Yeşiller partisi, sadece Almanya’da değil, tüm dünyadaki kapitalizm karşıtlarının umudu oldu uzun bir süre. Reformcu dönüşümlerle demokrasinin sınırlarının genişletilmesini, çevrenin korunmasın ve silahlanmanın sınırlanmasını hedefleyen; uluslararası barış, kadın ve azınlık hakları için mücadele eden ilericiler, bu parti çatısı altında birlikte oldular.


Seçimlerde kısa sürede önemli başarılar elde ederek Almanya’daki çok partili sistemin önemli bir parçası oldular. 1983’teki genel seçimde yüzde 5’lik barajı aşarak ilk kez Federal Meclis’e (Bundestag) girdiler, 1985’te Almanya’nın en önemli eyaletlerinden Hessen’de sosyal demokratlarla ortak hükümet kurdular, yine sosyal demokratlarla kurdukları koalisyonla 1998-2005 yılları arasında tüm Almanya’yı yönettiler. Son 15 yıldır muhalefette, zaman zaman ‘ana muhalefet’teler. Ama aynı zamanda birçok eyalet hükümetinin ortağı olarak siyasi iktidarın parçası olmayı sürdürüyorlar. Son birkaç yıldır toplam 16 eyaletin, 10’unda koalisyon ortağı olan Yeşiller, 2011 yılından bu yana Almanya’nın en büyük eyaletlerinden Baden-Württemberg’in en güçlü partisi. Başbakan da, eyalet meclisi başkanı da onlardan.

Yeşiller şimdi de dört ay sonra gerçekleştirilecek genel seçimlerde yeniden merkezi hükümette yer almaya hazırlanıyorlar. Artık birkaç hafta önceki kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi güçlü değiller, ancak yine de önümüzdeki dönem Almanya’yı yönetecek koalisyon hükümetinin büyük ortağının Yeşiller olması olasılığı halen var.

Yeşiller’in siyasi başarılarında Çernobil (1986) ve Fukuşima (2011) facialarının çok önemli bir rolü var. Sovyetler Birliği ve Japonya’daki bu felaketlerden sonra gerçekleştirilen seçimlerde Yeşiller ciddi oranda oy patlaması yapmıştı. Ama mevcut sistemi eleştiren programları ve duruşları da etkili oldu bu başarıların elde edilmesinde.

Yeşiller günümüzde artık solda olan bir parti değil ama çevre korumadan, kadın – erkek eşitiğine, azınlık haklarına ilişkin bir çok konuda ciddi kazanımlar onların sayesinde elde edildi.

Göçmen kökenli milletvekilleri, parti genel başkanları, bakanlar, büyükşehir belediye başkanları önce onların – ve de sosyal demokratların – saflarından çıktı. Artık aşırı sağcı parti AfD bile, biri kadın olmak üzere, eşgenel başkanlar tarafından yönetiliyor. Çevre koruma, iklim değişimi konuları onların sayesinde artık tüm partilerin gündeminde...

Yeşiller’in iktidara katılım macerasındaki ana ortağı sosyal demokratlar olmuştu ilk yıllarda. Yukarıdaki kazanımlar da bu ortaklık dönemlerinin ürünü esas olarak. Ancak her fırsatta ‘sosyal demokrasinin müzmin küçük ortağı’ olmaktan kurtulmayı hedefliyorlardı. Yerel yönetimlerde Hıristiyan demokratlarla ve liberallerle ortaklıklara giderek bunun ilk adımlarını attılar. 2017’deki genel seçimlerde bunu federal düzeye taşımaya çalıştılar. Merkez sağ partiler ve liberallerle yürütülen koalisyon pazarlıkları olumlu sonuçlansaydı, o dönem partinin Eşgenel Başkanı olan Cem Özdemir’in Almanya’nın ilk göçmen kökenli Dışişleri Bakanı olması bile sözkonusuydu.

Yeşiller, dört yıl önce liberal parti FDP’nin itirazları nedeniyle gerçekleşmeyen iktidar ortaklığı hedefine artık çok daha yakın. Birkaç hafta önce partinin federal başbakan adayı olarak genç bir kadını; eşgenel başkanlardan Annalena Baerbock’u (40) göstermelerinin ardından bir süre kamuoyu yoklamalarında birinci parti bile oldular.

Ancak daha sonra yaşanan bazı gelişmeler, parti yönetiminin işinin çok da kolay olmadığını gösteriyor. Son günlerdeki anketler Yeşiller’e seçmen desteğin gerilediğini, yeniden ikinci parti konumuna geldiklerini gösteriyor.

12 – 31 Mayıs tarihleri arasında yapılan anketler, Yeşiller’in bir dönem yüzde 28’e kadar çıkan oy oranının yüzde 21,5’a kadar gerilediğini, birincilik sırasındaki rakibi Hıristiyan birlik partilerinin (CDU-CSU) oylarının da yüzde 24’ten yüzde 27,5’a yükseldiğini gösteriyor...

Pazar günü Almanya’nın doğusundaki eyaletlerden Saksonya Anhalt’ta eyalet meclisi seçimleri yapılacak. Aşırı sağcı parti AfD’nin sandıktan birinci parti olarak çıkma şansı da var bu seçimlerde. Yeşiller de üçüncü büyük güç olmayı hedefliyorlar orada. Sandıktan büyük bir olasılıkla CDU-SPD ve Yeşiller koalisyonunu sürdürecek sonucun çıkması bekleniyor. Bakalım, Yeşiller’in federal düzeyde oy kaybına neden olan gelişmeler eyalette sandığa nasıl yansıyacak?

Bu gelişmeleri de yarınki yazıda ele alacağız.