OECD Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor

OECD, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programının aynısını yetişkinlere de uyguluyor. Araştırma ve değerlendirmesi iki yıl süren Yeterlilikler Uluslararası Değerlendirmesi Programı (PIAAC) 2016 yılı raporu OECD’nin WEB sayfasındaki yerini aldı. Türkiye raporu görmezden geliyor.

OECD, Yeterlilikler Uluslararası Değerlendirmesi Programı ile ülkelerin 16-65 yaş yetişkin nüfusunun yaşam becerilerini test ediyor. Araştırmayla örgün sistem dışına çıktıktan sonra ülkelerin değişen sosyal ve ekonomik koşullara ne ölçüde uyum sağlayabildiği izleniyor.

40 ülkede 5'er bin kişi (Türkiye, 250 kişi ile yapılan görüşme grubunda) ile yüz yüze görüşme yoluyla gerçekleştirilen araştırmada ölçülen beceriler şöyle: Okuryazarlık (işyerinde anlama-anlatım, anladığını uygulama), matematik ve teknoloji kullanım becerisi.

16-65 yaş arası okuryazarlık beceri sıralamasındaki yerimiz, 15 yaş grubundaki örgün eğitim öğrencilerinin beceri sıralamasını gösteren PISA sonuçlarıyla altbaşı gidiyor. PISA 2015 testinde Türkiye 76 ülke arasında 41. sıradaydı. 40 ülkede yapılan PIAAC araştırmasındaki yeri ise sonunculuk (Bu testte önümüzde olan ülkelerle, PISA testinde gerisinde kaldığımız ülkeler değişmiyor). En dramatik sonuç, puan ortalaması 31 olan problem çözme becerisi ve teknolojiyi kullanmadaki yeterlilikte; bu alandaki puanımız sadece 8! Problem çözmenin eleştirel/alternatif düşünme becerisinin karşılığı olduğu düşünüldüğünde, niçin her sorunu kavgayla çözmeye çalıştığımız da anlaşılmış oluyor.


Okuryazarlık becerisinde ortalama puan 268; Türkiye’nin puanı 227. Buradaki yerimiz sondan üçüncülük. İsterseniz test sonucu sadece başkenti Cakarta’yı yansıtan Endonezya ve Şili sizi teselli edebilir! En yüksek ortalamaya sahip ülkeleri söylemeye gerek yok sanırım!

Bu demektir ki vatandaşımız koca bir ömürünü okulda edindiği bilgi ve beceriyle sürdürüyor. Yani 15 yaşın sonunda alınan lise ve üniversite eğitimi ile yaşamboyu öğrenme denen şey hikaye! Bu sonuca bakarak nitelikli bir temel eğitimin ne kadar önemi olduğuna siz karar verin.

OECD, esasında varlık nedenine uygun olarak toplumun sosyal konumundan ziyade ekonomiye katılım becerisiyle ilgileniyor. Bu bakımdan her ne kadar "sosyal politika yapıcılarına" yol gösterdiği belirtilse de test ettiği bilişsel becerilerin ekonomik hayatta (işyerinde) kullanırlığını ölçüyor. Fakat iş dünyasına veri sunuyor olsa da her kesimin, özellikle eğitim sistemini anlamaya çalışanların ve arzu ederlerse politikacıların yararlanacağı oldukça faydalı verler de mevcut.

Özet olarak; Türkiye eğitim sistemi, söz konusu testle ölçülmeye çalışılan nesiller arası hareketliliğe herhangi bir etkide bulunmuyor. Okulları kapatsanız, Eğitim Bakanlığını lağvetseniz de bu sonucu alırsınız.
Yeterlilikler Uluslararası Değerlendirmesi sonucundaki durumumuzun eğitimin dinselleşmesi ile doğrudan ilgili olduğunu söylemeye gerek yok. Hükümetin bu anket sonucuna bakarak kendine çekidüzen vereceğini de düşünmeyelim. Onlar, inanç ve ibatet esaslarının test edilmemiş olmasını araştırmanın eksiği olarak görecek ve kendi mantıkları içinde bu sonucu başarı sayacaklar. Bana göre OECD Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor!