Sanırım yeni yıl yaklaşırken hiç bu kadar heyecansız olunmamıştı. Geçen yıl, koronadan kurtulma umudu ve heyecanı vardı; insanlık bu salgından dersler çıkarmış yanılsaması baskındı her şeye rağmen. Sonra öyle olmadığı görüldü. Ama önümüzdeki yıl, salgından daha çok bir virüs gibi dünyaya yayılan popülizmle hesaplaşma yılı olacak.


POPULİZM VİRÜSÜ

Popülizm de tıpkı virüsler gibi farklı türlere ayrılıyor ve en tehlikelisi, yıkıcı popülizm olarak tarif edilen tür. Yıkıcı popülizm, bireyler ve toplumları kutuplaştırma ve bölmeyle hareket ediyor; derinlere yerleşmiş korkuları, dezavantajlı olma durumunu ve zulmedilme duygularını, haset ve ilkel saldırganlıkla harmanlayarak kışkırtıyor.

BASİTLEŞTİRME

Yıkıcı popülizmin tüm dünyada görülen en temel üç özelliği, anti-elitizm, anti-çoğulculuk ve tekçilik olarak tarif edilebilir. Bilinçli olarak ‘gerçek halk’ ve ‘yozlaşmış halk ya da seçkinler’ ayrımı yaratılıyor ki, böyle bir ayrım yıkıcı popülizm için zorunlu bir çıkış noktasıdır, başka türlü var olamaz. Ve yine tüm dünyadaki yıkıcı popülizm uygulayıcıları, özgür basın ya da bağımsız yargı gibi gücü sınırlayan her yapıyı bir tehdit olarak görüyorlar. Diğer popülist yaklaşımlardan farklı olarak her şeyi basit sloganlarla açıklama ve karmaşık olan her şeyi basitleştirme eğilimindeler. Örneğin ekonomik çözüm tek bir sloganla tarif edilir ve her yerde o slogan tekrarlanır ve tekrarlandıkça güçlü bir hakikat gibi algılanır hale gelir.

KOLEKTİF BİLİNÇ

Yıkıcı popülizm, kolektif bilinci hedefler. Freud‘un yazdıklarından biliyoruz ki, kolektif bilinç, tıpkı bireysel bilinç gibi çalışır. Freud’un özellikle 1912’de kaleme aldığı ‘Totem ve Tabu’ kitabı bu açıdan ufuk açıcı bir kitap. Kitleler, liderle bir özdeşleşme yaşadığında ve toplu olarak yoğun bir duygulanım içine girdiğinde, ahlaki engellerin ortadan kalktığını, o kitleler içindeki bireylerin düşünme ve yargılama yeteneğinin hızla azaldığını biliyoruz. Bireylerin kendi ego ideallerinden vazgeçip onun yerine liderde vücut bulan kitle idealini koyma eğilimindedirler.

KRİZ BAĞIMLILIĞI

Bu süreçteki ilginç noktalardan birisi, yıkıcı popülizmin sınırları çok net ortaya çıkana kadar kararlı bir biçimde hiçbir sorunu çözmeye kalkışmamasıdır. Çünkü dünyanın her yerinde yıkıcı popülistler sorunlar ve krizlerle kendilerini var ederler ve bu yüzden çok gerekmedikçe ya da yerine başka bir sorun ya da kriz koymadıkça çözebilir oldukları zaman bile sorunu çözmezler.

DUYGUSAL GERÇEKLER

Yıkıcı popülizmin toplumlar ve tek tek bireyler üzerindeki yıkıcı psikolojik etkilerini, özellikle bireylerde neden olduğu gerilemeyi ve ortaya çıkardığı bölme, inkâr gibi ilkel savunma mekanizmalarının gündelik hayatı nasıl derinden etkilediğini detaylıca anlatmak bu gazete yazısının sınırlarını fazlasıyla aşacak. Önümüzdeki sene bu konuyu parça parça ele almak istiyorum. Ama bu yıl biterken, yıkıcı popülizmle ilgili şu gerçeğin altını özellikle çizmek gerekiyor: Yıkıcı popülizmin en büyük düşmanı empatinin yaygınlaşması, hayal kırıklıkları kadar umudun da gerçekçi bir biçimde ve olabildiğince basitleştirerek yaygınlaştırılması. Grup paranoyası, yıkıcı popülizmin en önemli dayanağı ve o paranoyayı bozacak politikalardan başka bir çıkış yolu yok. Duygusal gerçekler, entelektüelize edilmeksizin ya da rasyonelleştirilmeksizin ne kadar çıplak bir biçimde ifade edilirse, kitlelerin manipüle edilmesi o kadar zorlaşır. Kitleler akıldan çok duygularla hareket eder, aklı ve duyguyu birbirine yaklaştırabildikçe önümüzdeki yıllar daha bir umutlu olacağımız kesin.