Google Play Store
App Store

Teknokent projesi kapsamında, evleri yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Armutlulular, çok defa travmatize edildi. Evleri basıldı, gözaltına alındılar, küçük bir çocuğu panzer altında kaybettiler.

Candan YILDIZ

 

Teknokent projesi kapsamında, evleri yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Armutlulular, çok defa travmatize edildi. Evleri basıldı, gözaltına alındılar, küçük bir çocuğu panzer altında kaybettiler. Olası bir yıkım karşısında yaşanacak travmanın geçmişin de etkisiyle daha şiddetli yaşanacağını belirten ve Birgün için Armutlu'da semt sakinlerinden bilgiler alan İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Sosyal Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Doğan Şahin, "yaşam askıya alınabilir" dedi.

 

Armutlu'da olası bir yıkım karşısında neler yaşanabilir?

Sadece evlerin yıkılacak olması endişesi bile kendi başına önemli bir travma etkisi yaratabilir. İnsanın, güven içinde olduğunu düşünmeye ve güvenlik duygusuna gereksinimi vardır. Güven duygusunun önemli bileşenlerinden biri de yaşam çevremizle, özellikle evimizle ilgilidir. Kişinin kendisini tehdit altında hissetmesi, güvenlik ihtiyacını artırır ve tehdit altındaki insanın "En azından başımı sokabileceğim güvenli bir yerim var" diyebilmesi travmanın etkisini azaltabilir. Armutlu halkı içinse tehdit zaten doğrudan evlerine yöneliktir dolayısıyla da travmatik etkilere daha açık bir durum sözkonusudur.

Ancak insanların ne denli travmatize olacağını belirleyecek en önemli etken, yıkımlar sırasında yaşanacak olayların niteliği olacaktır. Yani yıkımlar tek kişinin burnunun dahi kanamaması ile gerçekleşirse travmatizasyon daha hafif olacak, ne kadar çok insan yaralanırsa ya da kayıplar olursa daha ağır olacaktır.

Bir diğer etken de insanların daha önceden travmatik yaşantılarının olup olmadığıdır. Mahalle halkı ve dernek yöneticilerinin verdiği bilgilere göre mahallede çok yüksek bir oranda daha önceden travmatik deneyimleri olan insanlar yaşıyor. Mahallelilerin belirttiklerine göre, son bir yıldır azalmakla birlikte, son 10 yıl içinde çok sayıda insan göz altına alınmış, dayak yemiş ya da işkence görmüş. Mahalle defalarca güvenlik güçleri tarafından basılmış, bir çok mahalle sakininin söylediğine göre erişkin erkeklerin büyük bölümü en az bir kez karakola alınmış, gözaltı yaşamış ve dayak yemiş. Baskınlar sırasına bir kaç kez çatışma çıkmış ve bir keresinde 17 kişi vurulmuş. Dolayısıyla mahalle halkının önceden de travmatize olduğu söylenebilir. Travmaya uğramış insanların yeni travmalardan daha çok etkilendikleri bilinmektedir.

 

Yıkımı sadece Armutluların barınma hakkına yapılan bir saldırı olarak mı değerlendirmek gerekiyor?

Olası bir yıkım çok çeşitli açılardan değerlendirilebilir. Bir mahallenin yıkılması sadece orada yaşayanları değil, benzer özellikler gösteren mahallelerde yaşayan insanlar başta olmak üzere orada yaşayanlarla herhangi bir yakınlığı olanları ve insanların evlerinin yıkılmasından etkilenecek her insanı etkiler ve çeşitli derecelerde travmatize eder. Özellikle sembolik anlamları olan olaylar çok geniş bir insan topluluğunu etkiler. Mesela Gazi Mahallesi olayları sadece mahalle halkını etkilememiş, kendini baskı altında hisseden ya da haksızlıklara uğradıklarını düşünen başka toplulukları da yaralamıştır. Gene Sivas olaylarının sadece olaylar sırasında orada bulunan insanları etkilediği söylenemez, Sivas olayları insani duyarlıkları olan herkesi ama özellikle kendi tarihleri travmalar ve haksızlıklar üzerinde şekillenmiş alevileri derinden yaralamıştır.

 

Sosyal yaşam nasıl etkilenir bundan?

Mahalle halkının sosyal yaşamını soruyorsanız, şimdiden olası yıkım tehlikesinin etkisine girmeye başlayacakları söylenebilir. Temel haklarınızdan biri tehdit altındaysa, hele yaşadığınız yerden uzaklaşmanız söz konusu ise bulunduğunuz yerde gelecekle ilgili planlar, organizasyonlar yapmanız zorlaşacaktır. Bir çok gelecek planınızı durumunuzun belirleneceği bir zamandan sonraya ertelersiniz. Bir çeşit yaşamınızı askıya alma gereksinimi hissedersiniz.

 

70 bin insanı yerinden edecek bu yıkım planı, genel olarak topluma nasıl bir mesaj veriyor?

Bu planın bir mesaj vermek amacıyla yapıldığını düşünmüyorum. Ancak toplumsal etkileri olan olaylar böyle bir amaç taşımasalar bile insanlar çeşitli mesajlar alabilirler. Toplumlar yapıları itibariyle farklı özelliklere sahip topluluklardan oluşturlar ve farklı topluluklar aynı olaylardan farklı anlamlar çıkarırlar. Olaylardan etkilenmemizi belirleyen etkenlerden biri de olayları nasıl anlamlandırdığımızdır. Olayları nasıl anlamlandıracağımız ise bizim olayın öğeleri ile geçmişimizden gelen birkimlerimiz ışığında kurduğumuz duygusal ve düşünsel ilişki tarafından belirlenir. Diyelim Armutlu'ya yakın bir villada yaşıyorsunuz, nezih atmosferinizi, boğazın güzel manzarasını, etraftaki gecekonduların ve iyi giyimli olmayan çevre halkının çirkinleştirdiğini düşünüyorsunuz, buranın yıkılıp yerine bir tekno-kent yapılacağı planını öğrendiğinizde, nihayet akıllı birilerinin çıkıp bu çirkinliğe bir son vereceğini düşünüp memnun olabilir, üstelik belki bu gelişme sahip olduğunuz mülkün değerini de artırır diye sevinebilirsiniz. Ancak diyelim başka bir gecekondu mahallesine yaşıyorsunuz bu haberi aldığızda "eyvah sıra bize gelecek" diye düşünebilirsiniz ve eğer bir gecekondu yaşayanı olarak daha önce benzer üzücü deneyimleriniz olmuşsa "bu dünyada bize acıdan ve dışlanmadan başka bir şey yok" diye düşünebilirsiniz.

 

Varoşları "merkeze" çekmek sanıldığı ya da söylendiği kadar basit mi?

Armutlu zaten modern hayatın yanıbaşında olan bir yer. Ayrıca Armutlu örneğinde olduğu gibi modern yaşamın içine girmek nerede oturduğunuzla bağlantılı bir şey de değildir. İnsanların nasıl bir yaşam biçimi seçeceğine kendilerinin karar vermeleri gerekir. Ancak eğer bazı insanlar bazı yaşam biçimlerine geçmeyi arzuluyorlar, ama bunu kendi başlarına yapamadıkları için birilerinden yardım istiyorlarsa o zaman onlara yardım edilebilir. Ya da yaşam bazı insanlara birileri başka türlü yaşamının daha iyi olabileceğini söyleyebilir, ama benim istediğim gibi yaşayacaksın denemez, yani denmemelidir. Eğer Armutlu sakinlerinin daha iyi yaşam koşullarına ulaşmaları amaçlanıyorsa, daha iyi eğitim, daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi barınmai daha iyi ulaşım koşulları ve daha yüksek bir yaşam standard amaçlanıyorsa sanırım mahalle halkı ile işbirliği içinde mahalle halkının da gönüllü katılımıyla bunlar geçekleştirilebilir.

 

Köylerinden göç edip buraya gelen ve burda ikinci bir zorunlu göçle karşılaşabileceklerin ruh durumu nasıl açıklanabilir?

İnsanın alışık olduğu yaşam çevresini terk etmesinin insan üzerinde çeşitli psikolojik etkileri olmaktadır. Bu etkilerin nasıl şekilleneceği nereye ve nasıl gittikleri kadar, nereden nasıl ayrıldıkları tarafından belirlenir. İnsanlar kendi arzuları ile daha iyi bir yaşam umuduyla yer değiştirebilirler, böylesi göçler zorunlu göçlerden daha az psikolojik sorunlara yol açarlar. Sık sık yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılan topluluklarda psikiyatrik sorunlar son derece yaygındır. Şizofreni gibi daha çok genetik etkenlere bağlı ve hemen her toplulukta eşit biçimde dağılmış bir hastalık bile göç etmiş toplumlarda artış göstermektedir.