Yıkımın adı AKP
23’üncü yılını kutlamaya hazırlanan AKP, ülkeyi uçuruma sürükleyen bir devlet partisi haline geldi. Onca yıkıma rağmen hâlâ ayakta kalması bir illüzyon başarısı. Muhalefetin kritik anlardaki hataları ise partiye can simidi oldu.
Politika Servisi
14 Ağustos 2001’de kurulan ve yarın 23. Yılını kutlamaya hazırlanan AKP, ülkeyi her alanda uçuruma sürükledi. İktidara gelirken “askeri vesayetle hesaplaşma, ekonomik kalkınma, sosyal adaleti sağlama” gibi söylemleri dilinden düşürmeyen parti, iktidara geldiği 2002’den bugüne kadar devleti kılcal damarlarına dek ele geçirerek devletleşen bir yapı haline geldi.
Kuruluşundan itibaren ABD’den ve batıdan tam destek gören AKP, ABD’nin Ortadoğu politikalarını hayata geçirmede mızrak ucu görevini büyük bir iştahla üstlendi. Bu ilişki iç siyasetin kırılma anlarında da AKP’nin çok işine yaradı. Mart 2008 tarihinde yaşanan kapatma davasında da ardından başlayan ekonomik krizde de, 2010 Referandumu’nda, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde de Batı sürekli Erdoğan’ın arkasında durdu. Dışarıdan gelen siyasi ve ekonomik destek içeride AKP’nin elini çok rahatlattı.
Bugünkü Saray rejiminin inşası olan adımları da ‘reform’ diye yutturdu. Ordu engeli Ergenokon davalarıyla aşılırken. 2010 Referandumu’unda liberallerin de desteğiyle yargıda dönüşüm hızlandı. Gezi Direnişi AKP’ye karşı en büyük direniş olurken 15 Temmuz sonrası FETÖ tasfiye edildi, MHP ile yeni bir rejim ortaklığına girişilerek “etkili ve hızlı karar alma” yöntemi olarak savunulan Başkanlık Sistemi’ne geçildi. Başkanlık sistemi ise ‘tek adam’ rejimini ortaya çıkardı. Yasama ve yargı, yürütmenin tahakkümüne sokuldu. Meclis ve Kabine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ihtiyaç duyduğunda onayını alacağı bir mekanizmaya dönüştürüldü. Gelinen süreçte ülke her alanda bataklığa saplandı.
Ekonomide yaşanan yıkım ve rekorlar kıran enflasyon yurttaşı canından bezdirdi. Geçim sıkıntısıyla boğuşan milyonlar temel ihtiyaç maddelerini dahi karşılayamaz hale geldi. Asgari ücrete yapılan zamlar daha vatandaşın cebine girmeden eridi. “Ben ekonomistim” diyen Erdoğan, krizi her geçen gün derinleştirdi. Krizin tüm yükü halkın sırtına yüklenirken patronlar daha da zenginleşti. Beşli çetelere ihaleler yağdı, Mehmet Şimşek programıyla halk ağır vergilerin altında ezildi. Garanti ödemeler kapsamındaki projelere ise kamunun cebinden milyarlarca lira akmaya devam etti. Eğitim başta olmak üzere gerici kuşatma her alana yayıldı. ÇEDES projesinden gerici Maarif Modeli’ne bilimsel eğitim tasfiye edildi. Hayvanları katletme yasasını Meclis’ten geçiren iktidar zafer pozları verdi. Pandemi sürecinde üç maskeyi dağıtamayan iktidar özetle ülkeyi krizlerin içine sürükledi.
AKP FİKRİNDEN KOPAMADILAR
AKP’nin rejim inşa eden bir parti olmasında muhalefetin de büyük payı oldu. Muhalefetin kritik anlarda büyük hatalar yapması 23’üncü yılında onca yıkıma rağmen AKP’nin hala iktidarda bulunmasına yol açtı. 31 Mart yerel seçimlerinde sandıktan şu ana dek en büyük darbeyi alan AKP, hâlâ bir çekim merkezi izlenimi vermeye, güçlü olduğunu halka ikna etmeye çalışıyor. Son olarak AKP’den kopan kadroların yeniden partiye dönecekleri iddia ediliyor. Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı’nın AKP’ye geçeceği iddiaları gündem oldu. Yamalı, bu iddialara yönelik yaptığı açıklamada, “Eğer geçersek, Ahmet Davutoğlu ile birlikte geçeriz” dedi. ‘‘AKP’ye geçiş olur mu?’’ sorusuna Yamalı, partisini toparlamaya çalıştıklarını belirterek, “Muhafazakâr camiadaki dağınıklığı gidermek için her türlü fedakârlığı yaparız” ifadelerini kullandı. Öte yandan İYİ Parti’den 5 milletvekilinin de AKP’ye geçeceği konuşuluyor.
ÇARE YÜZÜNÜ HALKA DÖNMEK
AKP’ye can simidi olma yarışına giren bu isimler, 14 Mayıs öncesi muhalefetin 6’lı Masa’da vücut bulan sağ ittifak siyasetinin bir sonucu oldu. 6’lı Masa’da AKP’den farkını ortaya koyamayan Gelecek ve DEVA Partisi hiçbir etkinlik gösteremedi. CHP listelerinden Meclis’e giren vekillerin birçoğu muhalefet saflarını çoktan terk etti. 31 Mart seçimlerinin ardından iktidar iyice köşeye sıkışırken muhalefet kendini ‘yumuşama ve normalleşme’ tartışmalarına kaptırdı. Sonuç olarak AKP’nin 23’üncü yılında hala güçlü olduğuna yönelik vermeye çalıştığı imaj bir illüzyondan ibaret, hâlâ iktidarda bulunmaları ise muhalefetin yönünü halkın taleplerine dönememesinden kaynaklanıyor.