Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yükseliyor dalgalar
Yollardan sonra yıllardan sonra
Şarkılar söylüyor çocuklar
Yollardan sonra yıllardan sonra
Yeniden yan yana onlar

Ne geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar...
• • •

Unutulmasın! Tarih 4 Mayıs 2018.
Yani dün!
Alametler peş peşe sökün etti. Ve bir araya gelip, bize “geleceğin fotoğrafını” gösterdi.
Başlayalım:

»CHP sonunda karar verip açıkladı: Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce. Gördüğüm kadarıyla, karar CHP’de örgütü de tabanı da mutlu etti. Benim açımdan ise, İnce’nin adaylık sonrası ilk konuşmasında söyledikleri; “dinsel, mezhepsel ve etnik ayrımcılık yapmayacağız” vaadi önemliydi. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde her tarafa mavi boncuk diye yorumlanabilir. Ancak Muharrem İnce, bu vaadin altını çok daha önce, anlamlı bir çıkışla doldurmuştu. Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere çok sayıda milletvekilini cezaevine gönderen “dokunulmazlıkların kaldırılması” kararına CHP içinde açıkça HAYIR demişti. EVET diyenleri de sert bir dille eleştirmişti. Yani, demokratik tavrını daha bu yolculuğa çıkmadan önce göstermişti.

»Buna bakarak, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda HDP seçmeni de Muharrem İnce’yi destekler diye umutlanabiliriz. CHP’nin başını çektiği ittifakta HDP’nin yer almamasından kaynaklanan tepkinin yumuşayacağını varsayabiliriz. Bu bir yana.. HDP, özellikle İYİ Parti’nin ambargosu yüzünden ittifakta yer almadı belki. Ama seçmenin, özellikle milletvekili seçiminde “tabanda ittifak” yapacağını da söyleyebiliriz. HDP’nin barajı aşamaması AKP’nin işine yarıyor. Tamam. Ancak bu olasılık, sadece HDP’yi değil özlemi duyulan demokrasiyi de baraj altında bırakacaktır. O nedenle 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, sol / sosyal demokrat / CHP’li seçmenin bir bölümü HDP’yi barajdan kurtaracaktır. Kurtarmalıdır. Dün İnce’nin yola çıkışını kutlayanların, aynı zamanda bu mesajı vermesi önemliydi. Umut vericiydi.

»Dün siyaset sahnesinde bunlar yaşanırken, piyasalar da dalgalandı durdu. Dolar -ben bu yazı için bilgisayar başına geçerken- çıldırıp 4.27 seviyesine kadar çıktı. Benzin / elektrik ve eşzamanlı olarak gıda / ulaşım zamları sıraya dizildi.

»Tesadüfe bakın! Tam da dün, Saray’dan “demokrasi” mesajı gelmez mi! “OHAL kaldırılacak” sinyali verilmez mi! Hürriyet’ten Nuray Babacan yazdı. Saray -her zamanki gibi- çeşitli anketler, araştırmalar yaptırmış. SEÇMENİN İLK ÜÇ SORUNU neler, öğrenmiş. Meğer seçmen ekonominin durumundan şikayetçi değil miymiş! Meğer OHAL sinirine dokunmaya başlamamış mı! Hatta, “bizim halk demokrasiyle ilgilenmez, ekonomiye / cebine bakar” diyenleri (kısmen ben dahil) mahcup ederek “DEMOKRASİ İSTERİM” dememiş mi! AKP de seçim beyannamesini bunları göz önüne alarak hazırlamayacak mıymış! Peh peh peh yani!!!

»AKP icraatının özeti gibi bu üç sorun iyiden iyiye boy vermişse.. Milliyetçilik propagandası, Afrin’i bile gündemden düşürecek kadar “işe yaramaz” hale gelmişse.. Dolar, faiz, enflasyon “dur / otur” dinlemediği için, belki de yakın tarihin en büyük ekonomik krizi sotaya yatmışsa.. Saray’ın korkusu tahmin edilebilir. Elbette ne RTE renk verir bu konuda.. Ne de “son başbakan” olmakla öğünen Yıldırım ve ekip arkadaşları.. Oysa, bir “destekçileri” öyle bir yazı yazdı ki, korkuları da açığa çıktı, içlerinden geçen de..

»AKİT yazarı Ali Karahasanoğlu, milletvekili seçiminde Cumhur İttifakı’nın (tıpkı 7 Haziran’da başlarına geldiği gibi) Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi halinde “ne yapılacağını” aynen şöyle yazdı: “Tabii ki en kısa zamanda, yeniden bir erken seçimle karşı karşıya kalırız.. Ne yapacaktı Tayyip Erdoğan, davul kendi boynunda, tokmak muhalefetin elinde olan bir tabloda kendisini feda mı edecek? Tabii ki seçimin yenilenmesine karar verilecek..Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte, milletvekili seçimi de yinelenecek..”

»Erdoğan herhalde “yahu tamam da, açık etmeyeydin iyiydi” demiştir herhalde. Öyle ya! Nasılsa her iki seçim de çantada keklik havasındalar.. Daha doğrusu bu havayı yaymaya çalışıyorlar ya! Kaybetmekten söz edilir mi! Kaldı ki, ekonomi bu hale gelmişken.. 7 Haziran sonrası olduğu gibi kaos / terör yaratarak seçmeni korkutma filminin artık seyirci çekmeyeceği belliyken.. ABD’si AB’si ile Batı (üstelik “yaptırım” falan diyerek) Erdoğan’ı topa tutarken.. Seçim tekrarı mümkün olabilir mi! Hani, “inşallah” desek bile söze dökmenin alemi var mı!

• • •

Tarihi bilenler bilir. Devran değişir. Zalimler / diktatörler mutlaka devrilir. Tarihin çöplüğüne atılıp unutulur.

• • •

Yarın Denizler’in darağacına yürüyüşünün yıldönümü. Onları yargılayan hakimlerin, idam için el kaldıranların adını (utanç içindeki yakınları hariç) hatırlayan var mı!
Oysa Denizler unutulmadığı gibi çoğaldılar, Okyanus oldular.

Sıra şimdi ülkeyi o Okyanus’un kıyısına götürmekte.. Türkü Kürdü ile barış içinde yaşayabileceğimiz, yoksulluğa karşı el ele mücadele edebileceğimiz bir geleceği inşa etmekte.

Hadi bakalım. Yolumuz açık olsun!