2000 yılında ‘Neresindeyim’ adlı albümüyle hayatımıza girmiş ve sonrasında da ‘Su Gibi’ albümüyle Rock müzikteki yerini sağlamlaştırmış Aslı Gökyokuş, 11 sene sonra ‘Dünya’ albümüyle geri döndü. Düzenlemelerini Alen Konakoğlu, Selim Öztunç ve Gökhan Büyükkara’nın yaptığı 11’i yeni olmak üzere toplam 16 şarkı bulunan ve Arpej yapım etiketiyle çıkan albümde Gökyokuş, eski albümlerinde yer alan 5 […]

Yiten hayatlar için birlikte  mücadele etmek lazım

2000 yılında ‘Neresindeyim’ adlı albümüyle hayatımıza girmiş ve sonrasında da ‘Su Gibi’ albümüyle Rock müzikteki yerini sağlamlaştırmış Aslı Gökyokuş, 11 sene sonra ‘Dünya’ albümüyle geri döndü.

Düzenlemelerini Alen Konakoğlu, Selim Öztunç ve Gökhan Büyükkara’nın yaptığı 11’i yeni olmak üzere toplam 16 şarkı bulunan ve Arpej yapım etiketiyle çıkan albümde Gökyokuş, eski albümlerinde yer alan 5 şarkıyı da yeniden yorumladı. Dünya albümünü konuşmak için Aslı Gökyokuş’la bir araya geldik.

► Bu albümün diğer albümlere göre daha oturmuş ve daha ustaca yapıldığını düşünüyorum.

Radyo programında konuşurken ben de benzer bir şeyi söyledim. İnsan her albümü bitirdikten sonra onun en iyi albümü olduğunu düşünüyor. Sonra belli bir süre sonra yaptığın işe daha objektif bakabildiğin zaman öyle mi, değil mi kendi içinde de değerlendirebiliyorsun. Bazen ilk yaptığın albüm hep en iyi albümün olarak kalabiliyor. Ama şu an ben de senin gibi düşünüyorum. Bu albümü yaptığım en iyi albüm gibi hissediyorum. Ama bu albüm özelinde de kendime birkaç sene sonra daha objektif bakabileceğim.

► Bir olgunluğu da beraberinde getirdi o zaman, değil mi?

İster istemez yaşın getirdiği ve belli bir süredir de bir şey üretmemiş olmanın getirileri var. Hepsi beraber aslında bir olgunluğu beraber getiriyor. Kişisel olgunluğu insanın müzisyenliğine de yansıyor. Dinleyici olarak da ben eskiye göre daha geliştim. Dinleyici olarak da geliştiğin zaman müzik yaparken de her şeyden önce kendini zor beğenmeye başlıyorsun. Yazdığım sözden ve melodiden kolay kolay memnun olmuyorum. Bu biraz daha keskinleşti bu albümde.

Yaşıma göre olgun şeyler yazmışım

► Her albümü kendi döneminde değerlendirmek lazım bir yandan da.

Evet. 2000 yılında Neresindeyim’i çıkardığımda 22 yaşında bir genç kızdım. Baya olgun sözler yazmışım o yaşıma göre. Bugün bazılarını yazmazdım ama bugün ben de 41 yaşındayım. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Arada bir o kadar daha yaşanmış yıl var. O albümde davullar canlı kaydedilmemişti. Bu o dönem beni rahatsız etmişti ama etrafımdaki insanların tecrübelerine inanmıştım. Bir daha öyle bir şey yapmadım.

► Bu albümde 5 şarkının yeniden kaydedilmiş olması da bununla mı ilgili?

İçinde bu da var. Su Gibi albümü için söyleyemeyeceğim ama Neresindeyim’i yaparken ses tellerimde bir kist varmış. Bunun farkında değilmişim. Senelerce sağlık bir ses teli olmadan barlarda müzik yapmakla alakalı aslında bu. İlk albümümde şu anki ses rengime göre sesim epeyce kalındır. Sonra tabii seneler içinde yüzlerce kez söyledim bu şarkıları. O şarkıları değerli buluyorum. Bugünkü halimle de söylemek istedim.

► O yıllardaki şarkıları tekrar yorumlamak acaba dinleyici için iyi bir şey mi yoksa haksızlık mı olduğuna karar veremedim. Siz ne düşünüyorsunuz?

Cover yapmak riskli bir şey. Ama kendi cover’ımızı yapma lüksümüz bence olmalı. Buna ben cover da demiyorum. O şarkıların zaten sahibi benim. Orijinalleri de orada duruyor. Bugün ben akustik bir albüm yapıyor olsam, Ölüm Kapımı Çalmasa Da’yı şu anki haliyle oraya koymuş da olabilirdim.

► Üç Cemre single’ı ve Büyüdük maxi single’ını yayımlamıştınız ancak 11 sene albüm yapmadınız. Geçen zaman içerisinde neler değişti?

Bir kere ülke değişti. Ülke değişince psikolojimiz değişti; o değişince de biz değiştik. Bu sadece benle ilgili değil etrafımda gördüğüm herkeste var. Daha depresif, agresif ve umutsuzuz. Ben de bundan kendimce nasibimi aldım. Müzik yaparken de tabii bu her şekilde albüme tesir etti. Bu albüm asla politik bir albüm değil. Bunun altını çizmek istiyorum. Mesaj verme kaygısında bir müzisyen değilim. Bunu hiçbir zaman sevmedim. Ama tavrını belli eden bir albüm diyebilirim. Böyle bir dönemde böyle bir psikolojideyken bir sürü insan, dünyada ya da ülkede, zor dönemlerden geçerken hiçbir şeye dokunmadan bir albüm yapmayı kendime yakıştıramazdım. Olduğum insana yakıştıramazdım. İster istemez hayatla ilgili, acılarla, mutluluklarla, doğumla, ölümle, savaşla barışla, küresel iklim değişikliğiyle ilgili şeyler bu albümde var.

► Tıpkı Cumartesi Anneleri’ne ya da Gülsüm Elvan’a yazdığınızı düşündüğüm Anneler Affetmez Sizi şarkısı gibi.

Anneler Affetmez şarkısı seneler önce yazılmış bir şarkı. Orada söylediğin annelerin hepsi var. Sadece bizim toplumumuzda yaşananlara ya da kültürel olarak bakmıyorum. Dünyada da çok fazla acı çeken anne var. Bir çocuğun ölmesi çok ağır bir şey. Yaş hiçbir şey fark etmiyor. Anne için çocuğu her zaman onun bebeği. Ben 40 yaşındayım annem için öyleyim, sen öylesin. Ama küçük yaşta bir çocuğa bir şey olduğu zaman bütün toplum ondan etkileniyor. Etkilenmeyenleri gördüğün zaman çok ağır geliyor. Çünkü o zaman insanlığı sorgulamaya başlıyorsun. İnançlardan ve ideolojilerden bağımsız olarak bir çocuğun dünyanın neresinde olursa olsun hayatını kaybetmesinin hepimiz için çok ağır ve kabul edilemez bir şey olması gerekiyor. Nedeninin benim insanlık anlayışımda bir önemi yok.

Hazmedemiyorum…

► Şarkıyı kaydettiğinizde Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı kapatılmış mıydı?

Bu şarkıyı kaydettik, ondan sonra Cumartesi Anneleri ile ilgili son kriz yaşandı. Hatta ben dedim ki, insanlar bunun için yazdığımızı düşünecekler. Oysaki şarkı kaydolmuştu bile. Ama üzücü. Oğlunu ya da kızını kaybetmiş 80 yaşında bir annenin kollarından çekiştirilerek sürüklenmesini hazmedemiyorum. Bunu anne olarak da bakmamak lazım, baba da olabilirdi. Geçtiğimiz yıllarda çok fazla bombalı saldırı yaşandı. Her hafta maça gittiğim Beşiktaş stadının önünde dahi patlama oldu. Şehrin her yeri ağlıyordu. Ankara’da, Diyarbakır’da olanlar… İnsanlara karşı hassas bir şekilde empatiyle bakmaya çalışan herkesin böyle boş yere giden her hayat için üzülüyor olması ve başka hayatların da böyle yitmemesi için mücadele ediyor olması lazım. Bunun için de birlikte mücadele etmek lazım. Hepimizin, bütün ülkenin, politik görüşleri ayırmadan, birlikte birbirimizi anlamamız gerekiyor. Bunu unuttuk. Bunu biraz daha hatırlayabilirsek, köylerde tamamen farklı düşüncelerdeki insanların birbirlerine kapılarını açtıkları, birbirlerini evlerine davet ettikleri zamanlara geri dönebilirsek çok güzel olur.

► Albümü dönecek olursak kimlerle beraber kaydettiniz?

Alen Konakoğlu’ndan bahsetmeden geçmek olmaz. Çok büyük emeği var. Keza grup arkadaşlarım Gökhan Büyükkaya ve Selim Öztunç’un da öyle. Benim için en büyük şans onların bu albümü en az benim kadar sevmesi ve sahiplenmesi oldu. Kendi albümleriymiş gibi emek sarf ettiler. Son 1,5 senedir Alen’in gecesi gündüzü bu albüm oldu. Buradan da ona teşekkür etmek istiyorum.