Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına dair çalıştayın raporunda üniversitelerin akademik ve idari özerkliklerin gerekliliği ile akademide liyakate dikkat çekildi. Yeni bir yükseköğretim yasasının gerekliliği vurgulandı.

YÖK dayatmasından çıkış özerklikte
Prof. Dr. Taner Bilgiç

HABER MERKEZİ

On üç üniversiteden ve KHK ile görevinden uzaklaştırılan yaklaşık 50 akademisyenin katılımıyla temmuz ayında gerçekleştirilen “Türkiye Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması Çalıştayı”nın sonuç raporu açıklandı.

Raporda akademik özgürlük ve kurumsal özerkliğin gerekliliğine dikkat çekildi. Yükseköğretim Kanunu’nun ve YÖK’ün merkeziyetçi yapısının özerkliğe engel olduğu belirtilerek, yeni bir çerçeve yasaya ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Katılımcı akademik yönetim, kalite güvencesi, akademik etik ve ortak değerlerin korunmasının gerekliliği vurgulandı.

ÖZERKLİK ŞART

Eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, Yükseköğretim Kanunu ve YÖK’ün özellikle 2000 yılından sonra merkezileşerek ‘Ankara’nın kontrolüne teslim olduğunu’ ifade etti. Yükseköğretim sisteminin önemli bir dönüm noktasında olduğunu ifade eden Ergüder, üniversitelerde akademik özgürlük ve kurumsal özerkliğin zorunluluğunun altını çizdi. Bugüne kadar birçok rapor sunulduğunu ifade eden Ergüder, yayımladıkları raporun farklı üniversitelerden akademisyenlerin bir araya gelerek ortak akıl sunmasıyla öneminin altını çizdi. Ergüder “Akademik özgürlüğün faydasının tüm topluma da anlatılması lazım” dedi.

YÖK MERKEZİLEŞTİRDİ

Raporun tanıtımını yapan Boğaziçi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Bilgiç, Türkiye yükseköğretim sisteminde bir kriz yaşandığını belirtti. OECD ülkeleri arasında üniversite mezunu işsiz sayısının en yüksek olanın Türkiye olduğuna dikkat çeken Bilgiç şunları söyledi:

“Türkiye, genç ve dinamik nüfus avantajını kaybetmeye başladığı bu yıllarda daha da vakit kaybetmeden genç nesilleri heyecanlandıracak nitelikli nitelikli yükseköğretim ve araştırma ortamını güçlendirmeli. Yükseköğretim sistemimiz tek bir yapıyla işlediği için çalışmıyor. ” Akademik özerkliğin önemine vurgu yapan Bilgiç “Bunun temel ilkesi ise liyakat” dedi.

♦ Üniversite ve akademisyenlerin akademik özgürlüklerinin teminatının ‘özerk üniversite’ olarak belirlendiği raporda öne çıkan başlıklar şu şekilde:

♦ Üniversitelere idari, mali ve akademik özerklikler sağlanmalı.

♦ Mevcut merkeziyetçi Yükseköğretim Kanunu yerine çıkarılacak çerçeve yasa laik, demokratik, eşitlikçi ve her türlü ayrımcılıktan uzak bir yapılanma sunmalı. Yasayla üniversiteler özerk ve tüzel kişiliğe sahip olmalı. Akademisyenler arası yatay karar alma süreçleri sağlanmalı. Hesap verilebilirlik ve saydam bütçe kanunlaşmalı.

♦ Rapor, özellikle son yıllarda kamuoyunda yer bulan rektör belirleme ve atama konusunda öneriler getiriyor. Bu konuda özerk üniversitelerin kendi çıkaracakları yönetmeliklerle hareket edebileceğini, katılımcı akademik yönetim ile rektörün yetki ve sorumluluklarının denge ve denetiminin mümkün olduğunu öngörüyor.

♦ Raporda YÖK’ün kaldırılarak, yerine icra yetkisi olmayan özerk bir koordinasyon kurulu, yeniden işlevsel olarak yapılandırılmış Üniversiteler Arası Kurul ve özerk bir kalite güvence akreditasyon kurulundan oluşan üçlü bir yapı öneriliyor.