Uzak eğitim sürecini değerlendiren Prof. Dr. Adnan Gümüş: “Okul ortamı yoksul aile çocukları için bütün eksikliklerine rağmen daha iyi bir yaşam ve öğrenme ortamı sayılırdı, şimdi bu olanaktan da yoksun kaldılar. Yoksulların yoksunlukları daha da arttı”

Yoksul aile çocukları daha da yoksunlaştı

NAMIK ALKAN

Uzaktan eğitimin başlamasıyla birlikte özellikle yoksul kesim erişim konusunda sıkıntı yaşamaya başladı. Evinde bilgisayarı ya da interneti olmayanlar ciddi problemlerle karşı karşıya kaldı. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, okul ortamının yoksul aile çocukları için bütün eksikliklerine rağmen daha iyi bir yaşam ve öğrenme ortamı sayıldığını belirtti. Gümüş, uzaktan eğitimle “Şimdi bu olanaktan da yoksun kaldılar. Yoksulların yoksunlukları daha da arttı. Anne babası üniversite mezunu olmayanların durumu daha da kötüleşecektir” dedi.

Çocuklar mart ayından bu yana okullarına gidemiyor. Bu süreç nasıl devam eder sizce?

Öğretmen ve öğrencinin mekânsal olarak birlikte olduğu okul fenomeni zayıflayacağa benziyor. Diğer yandan ortak deneyimlere, ortak yaşantılara dayalı bir gruplaşma veya topluluk oluşturma zayıfladığında bencilleşme daha da artacak. Okullar arasında eşitsizlikler var, bu eşitsizlikler sürüyor, ancak kapitalist bir toplumda yine de okullar alt kesimden bazılarına da bazı fırsatlar sunuyor, müfredatlar birbiriyle ortak bir kültür sağlıyordu. Şimdi her tür eşitsizlik daha da artacak, sanal olanakları takip edemeyen dar gelirli kesimler daha da yoksullaşacak, okulların tasfiyesi veya uzaktan eğitimin böyle bir etkisinin olacağı kestirilebilir.

Öğrenciler şimdi uzaktan eğitim sistemine adapte olmaya çalışıyorlar. Örgün, yüz yüze eğitime alışmış öğrencilerin kendilerini birden bire uzaktan eğitim içinde bulmaları onları nasıl etkileyecek?

Ev ortamı örgün eğitim için hiç uygun değil. Çocuklar mutfakta, balkonda kendilerine sessiz bir mekân bulmaya çalışıyor. Okul ortamı yoksul aile çocukları için bütün eksikliklerine rağmen daha iyi bir yaşam ve öğrenme ortamı sayılırdı, şimdi bu olanaktan da yoksun kaldılar. Yoksulların yoksunlukları daha da arttı. Anne babası üniversite mezunu olmayanların durumu daha da kötüleşecektir.

TEK TARAFLI DİKTE ETTİRME FORMU

Bunlar eğitimin yerine geçebilir mi?

Yaklaşık bir aydır okullar ve üniversiteler kapalı. EBA, TV eğitimi, üniversitelerde bazı sanal programlar üzerinden interaktif eğitim yapılıyor. Ama tüm bunlar örün eğitimin yerine geçemez. İçeriksel olarak yapılanın eğitim yoksul-aile-cocuklari-daha-da-yoksunlasti-713482-1.sayılması için iki ana ölçüt ileri sürülebilir:

1-Diyalog yoksa eğitim yoktur.

2- a) Bilgi, b) Beceri, c) Duyarlılık gelişimi yoksa eğitim yoktur.

Israrla dile getiriyorum; insanın bir araya gelmeden insan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. e-eğitim örgün eğitim sayılamayacağı gibi, geçici bir süreliğine değilse eğitim bile sayılamaz, tek yanlı kontrol, küresel etki ve kontrol aracına dönüşme risk ve tehdidi taşımaktadır. Mevcut haliyle bile tek taraflı dikte ettirme formundadır. Buna e-eğitim değil e-diktasyon terimini öneriyorum. Adını gerçeğine uygun olarak koyarsak neyle yüz yüze olduğumuz da belki daha iyi anlaşılır. e-eğitim veya daha doğru adlandırmayla e-diktasyon okulu, öğretmeni, akran gruplarını, bunların aralarındaki farklı etkileşimlerini tasfiye ederek zaten zayıflamış olan diyalog ve eleştirel düşünceyi de tasfiye etmektedir.