Kira ve konut krizi kör düğüm halini aldı. AKP’nin yarattığı krizle beraber ev bulmak imkânsız. Uzmanlar kentlerden kentlere göçün başlayacağını belirtti. Bir diğer problem ise ev sahipleri ile kiracıların karşı karşıya getirilmesi.

Yoksullar, emekçiler kentten sürülüyor
Fotoğraf: AA

Sercan MERİÇ

Ülke çapında büyük bir konut ve kira krizi yaşanıyor. Kiralar bir önceki yıla göre neredeyse üç kat artmış durumda. İnsanlar ev bulamıyor. Evlerinden ayrılmak istemeyenler de belirlenen artış oranının çok üstünde kira ödemek zorunda kalıyor. AKP iktidarı son olarak kira artış oranını yüzde 25’le sınırladı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon dahi yüzde 73,50 iken, kiralara getirilen bu artış oranı yeni ihtilaflara sebep oldu. Ülkenin birçok ilinde ev sahipleri ile kiracılar karşı karşıya gelmeye başladı. Hatta ölümle sonuçlanan tartışmalar doğdu. Okullar açılmadan önce kira ve konut krizinin daha da büyüyeceğini tahmin etmek zor değil.

Krizi değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, ekonomik krizle birlikte olabilecek en kötü senaryonun gerçekleştiğini ifade ederek, şöyle dedi: “Türkiye'de bir barınma sorunu ortaya çıkmaya başladı. Satış ve kira fiyatları evlerde çok arttı. Ev sahipleri kira bedellerinin enflasyonun altında kaldığını düşünerek, aşırı zam talep etmeye başladı. Bu talepleri yasa çerçevesinde karşılanabilir talepler değil. Çünkü kiracının, kira ücretini artıracağı mümkün bedel borçlar yasasında belirtilen tüketici fiyat endeksidir. Tüketici fiyat endeksine göre hesaplanan kira artış bedelini artırmakla, kiracı yasal sorumluluğunu yerine getirir. Barınma krizi artık bir noktadan sonra bir insan hakkı meselesi olmaya başladı. Asgari ücretin enflasyon karşısında erimesi, ücretli kesimin karnını doyurabilecek noktada olmaması kiralara yetişme olanaklarını ortadan kaldırdı. Bu konuda iktidar, uzun zamandır bir çalışma yaptığını açıkladı. Ancak getirilen çözümlere başından beri karşı çıktık. Kira artış oranının yüzde 25’le sınırlanması, mal sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getirdi. Enflasyon bütün sonuçları itibariyle aslında bir servet transferidir. Biz bu anlamda dedik ki ikiden fazla evi olan kişiler için hem emlak vergisi hem de kira gelirlerinden alınan vergiler üst kademeye çekilsin. Ve bu geçici vergi düzenlemesiyle bir rant vergisi oluşturulsun dedik. Şimdi yüzde 25 artış yürürlüğe girer girmez ikinci, üçüncü gün mal sahipleriyle kiracılar arasındaki ihtilafların kriminal bir boyuta ulaştığını görüyoruz. Kiracıların hukuki hakları anlamında şunu söyleyebiliriz: Eğer bir yerde kiracıysanız sadece yüzde 25 zam yapmakla üzerinize düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olacaksınız.”

AKP KRİZE ÇARE OLAMAZ

Bağımsız araştırmacı, İstanbul Kent Savunması Üyesi, Cihan Uzunçarşılı Baysal ise konut krizinin küresel ölçekte yaşandığını belirterek, sistemin konutları metalaştırarak kendi birikimini buradan sağladığını kaydetti. “Neoliberal ekonomi politikalarının şahı AKP bu sistemin dışında başka bir politika üretemeyecek” diyen Uzunçarşılı, şu değerlendirmeyi yaptı: “İnşaat ya Resulullah’ ekonomisine dayanan bir siyasi partiden ve iktidardan bahsediyoruz. Biz AKP'den hiçbir şekilde konut krizine çare olmasını beklememeliyiz. Konuttan baktığımız zaman AKP iktidarının lüks konut üretimini görüyoruz. Çünkü metalaştırdığı şeyi ne kadar lüks konut olarak satarsa bu sistemde o kadar birikim sağlayacak. Lüksleştirerek satışa sunduğu için bunun alıcısı kısıtlı. Burada konut kısıtlanıyor. Dolayısıyla AKP bu politikalardan yürüyor. AKP ve Erdoğan mega projelerle çevreleri dağıtıyor ve oraları lüksleştiriyor. Oradaki konut fiyatlarını yükseltiyor, soylulaştırıyor. Kiracıları veyahut bu projelerin yapıldığı yerde yaşayanları yerinden ediyor. Bunun en somut örneğini Okmeydanı Fetihtepe'de görüyoruz. Bu kriz sonucunda kentten kente göç edenlerle karşı karşıya kalacağız. İktidar yakın gelecekte insanları depreme, afetlere karşı güvencesiz konutlara mahkûm etmektedir.”

Cihan Uzunçarşılı Baysal, Bağımsız Araştırmacı, İstanbul Kent Savunması ÜyesiCihan Uzunçarşılı Baysal, Bağımsız Araştırmacı, İstanbul Kent Savunması Üyesi

Kira ve konut krizi ile beraber insanların yaşadıkları kentlere yabancılaştığını söyleyen Uzunçarşılı, şöyle devam etti: “İnsanlar devamlı ‘Evden çıkarılacak mıyım, elektriğim, suyum, doğalgazım kesilecek mi?’ kaygısıyla yaşadıkları için kentlere yabancılaşıyorlar. Kent tüm sınıfların, etnisitelerin, farklı kimliklerin bir arada yaşadığı yerdir. Çoğulculuktur kent aslında. Şimdi biz tam aksine bu nüfusların giderek kentlerden kovulduğunu görüyoruz. Kent merkezlerinin tamamen üst gelir gruplarına kaldığını görüyoruz. Sınıfsal olarak sizin bir kentte hakkınız ve iradeniz olması için o kentte bir ayağınızın olması gerekir. Bu olmazsa kente karşı bir tahayyülünüz, iradeniz de olamaz. Ne hizmetinden, ne olanağından faydalanırsınız. Sınıfsal olarak ayrışan, yoksulu, emekçiyi, alt gelir grubunu püskürten kentlerle karşı karşıyayız.”

MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV

Konut krizini aşmak için dünya üzerinde ilerici yerel yönetimlerin olumlu müdahalelerini anımsatan Uzunçarşılı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Barcelona hep önümüzdeki bir örnek mesela, kira ve konut krizine karşı. Hep TOKİ diyoruz ama İstanbul’da KİPTAŞ’a bakalım. KİPTAŞ’ın aidatları ve de konut kredileri asgari ücreti katbekat aşıyor. KİPTAŞ da sosyal konut üretmiyor. TOKİ politikalarından pek farkı yok. Sayın belediye başkanımız devamlı olimpiyatlara kafayı taktı. Olimpiyatları İstanbul'a getirme derdinde. Şimdi bu kadar konut krizi varken, kiralar almış başını giderken dünya üzerindeki örneklerden gördüğümüz üzere; büyük şirketlerin olimpiyat kentlerini girip kenti metalaştırmalarıyla kiralık konutların nasıl erişilmez olduğu raporlandı. Bir tek Sayın Mansur Yavaş, gerçek sosyal belediyecilik yapıyor. Yavaş'ın bir açıklaması vardı. Yeni evlilere 100 TL’ye dayalı döşeli kiralık konut vereceğini söylüyordu. İşte bizim beklediğimiz de tam bu. CHP'nin aslında 2015-2018 seçim bildirgesinde bu ucuz kiralık konut alternatifi var. Agoraları kapanmış bir kentlerde o agoraları bence kiracı harekete açacak” dedi.

KAVGALAR BAŞLADI

Emlakçı Fuat Bingöl ise iktidarın kira kriziyle ilgili politikalarını anlayamadığını kaydederek, “Ev sahipleriyle kiracılar bu konuda karşı karşıya kaldılar. Piyasada da sıkıntılar görülmeye başlandı. Kavgalar, dövüşler başladı. Biz de çok mağduruz. Hükümetin kararının sağlıklı bir iş olduğunu düşünmüyorum. İleride çok daha büyük problemlerle karşı karşıya kalırız. İstanbul'da ölümlü tartışmalar oldu. Vatandaşların durumu zaten belli. Kiracılar doğal olarak daha az zam yapılmasını talep ederler ama bu kadar yükselen enflasyon karşısında ev sahipleri de haklı durumda. Yatırımlarının değer getirmesini bekliyorlar. Açıklanan TÜFE’ye göre neden artış uygulanmıyor? İnsanlar evlerini boş tutmaya başladı. Kiraya vermemeye başladı. Şu anda 5 bin TL’ye kiraya vermeyi düşünüyorsa, bu karardan sonra 7 bin 500 TL’ye kiraya verme kararı aldı. Bu işi bir taban fiyatına kilitlediler. En azından yüzde 39,3’te kalsaydı” yorumunu yaptı.