Barınmanın temel hak olması liberal literatürde bile yer alıyorken, yoksulluğun en görünür olduğu yer konut sorunuyken, kentsel dönüşüm diye İstanbul’un en sağlam yeri olan Boğaz sırtlarına milyonluk siteler dikilip konducular kent dışına sürülmüşken ve giderek yoksullaşanlar artık gecekondularda bile değil sokaklarda yaşıyorken, halen depremde kimin sağ kalacağını mı konuşuyoruz?

Depremde yoksullar ölür.

Salgında yoksullar ölür.

Yoksullar çalışırken, işsizken, sokaktayken, evindeyken… Ölür. Zenginler daha iyi yaşasın diye ölür.

Sistemin, içinde yaşadığımız düzenin en temel gerçekleri, her ayrı olayda tekrar ve en baştan tartışmaya açılıyor.

Bu kez tartışma, Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın şu sözleri üzerine başladı: “Bir ülkede ekonomi ne kadar bozuksa deprem o kadar öldürücü olur. Deprem ve terör yoksulun sorunudur. Depremde yoksullar ölür, zenginler ölmez. Hiçbir zenginin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız.”

İzmir’deki yoksulların yaşam şartlarını, kafalarındaki, John Steinbeck romanlarının karikatürize şablonuna uyduramayanlar ise bu sözlere, enkaz altında kalanların avukat ve doktor olmasına dayanarak itiraz etti. (Özellikle avukatlar bu argümana çok güldü.)

Ama dün sabah, tam da ölü sayısı 85 diye ‘güncellenmişken’ ajanslara şu haber düştü: “Yıkılan Doğanbey Apartmanı’ndan çıkarılan kadın çantası içinde bir poşet vardı: Borç listesi ve borçlar için bir miktar para.”

Barınmanın temel hak olması liberal literatürde bile yer alıyorken, yoksulluğun en görünür olduğu yer konut sorunuyken, kentsel dönüşüm diye İstanbul’un en sağlam yeri olan Boğaz sırtlarına milyonluk siteler dikilip konducular kent dışına sürülmüşken ve giderek yoksullaşanlar artık gecekondularda bile değil sokaklarda yaşıyorken, halen depremde kimin sağ kalacağını mı konuşuyoruz?

99 depreminde Avcılar’da yaşanamaz raporu olan binalarda kimlerin (bir de üstüne kira vererek) yaşadığını biliyor musunuz?

İlla rakam istiyorsanız da buyurun: İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçen yaz ‘İstanbul Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi Kitapçığı’ hazırladı, kitapçıkta 39 ilçedeki olası deprem kayıpları ile hasarları sıralanıyor.

İstanbul’da gece saatlerinde yaşanacak 7.5 büyüklüğündeki bir deprem simülasyonu üzerinden hazırlanan çalışmaya göre yüksek riskli ilçeler: Avcılar, Fatih, Zeytinburnu, Esenler, Küçükçekmece, Tuzla ve Beylikdüzü.

Kitapçığa göre Çınarcık açıklarından Silivri’ye uzanan tek parçalı fay hattı, gece saatlerinde 7.5 büyüklüğünde bir deprem üretirse en riskli görülen ilçe olan Avcılar’da en az 465 kişi ölecek.

Diğer yüksek riskli ilçe Zeytinburnu’nda ise 7.5 büyüklüğündeki bir depremde, 668’ün üzerinde can kaybı olacağı, yaklaşık 374 kişinin ağır yaralanacağı, bin 767 kişinin de hastanede tedavi görmek durumunda kalacağı hesaplanmış.

Kimin öleceği kimin kalacağı şimdiden belli, yani.

Kaldı ki bu rakamların kat kat üstünde kayıp olacağını, İstanbul’da yaşayan herkes öngörebiliyor. Kentte sadece kontrol edilmeyen veya yıkılmasın diye kontrol ettirilmeyen mezar-apartmanlarda yaşayan milyonlarız.

Şimdilik elimizden tek gelen, direnişlerini bırakıp can kurtarmaya koşan maden işçileriyle dayanışmak. Bizi (depremden de) yoksulun yoksulla dayanışması kurtaracak.