2012’de başlayan grevsiz memur toplu sözleşme rejiminin 10 yıllık uygulaması sonucunda memur maaşları enflasyonun altında kalırken memurlar büyümeden pay alamadı. Memur-Sen ise yüzde 100 büyüdü.

Yoksullaştıran toplu sözleşme!
KESK üyeleri enflasyon altı kalan temmuz zammının iptali için dava açtı. (Fotoğraf: KESK)

Memurlar için grevsiz toplu sözleşme rejiminin kabulünden bu yana on yıl geçti. Ocak 2012’den bu yana altı dönemdir yürürlükte olan toplu sözleşmeler sonunda gelinen yer nedir? 10 yıllık grevsiz ve tek sendika esasına dayalı otoriter toplu sözleşme düzeni memurlar için ne anlama geliyor? Bu hafta bu konuyu ele alacağım.

Toplu sözleşme başarısının temel kriterlerinden birisi çalışanların refahını artırıp artırmadığıdır. Bir diğeri çalışma koşullarının iyileştirilmesidir. Ancak tartışmasız biçimde öne çıkan ve beklenen başarı ölçüsü çalışanların refahıdır. Ücretlerin ve maaşların alım gücü korunmuş mu, artmış mı? Artan milli gelirden, büyüyen ülke zenginliğinden çalışanlar pay almış mı? Esas ölçü budur. Biz de 2012-2022 arasındaki memur toplu sözleşmesi uygulamasını bu esasa göre değerlendireceğiz.

Bilindiği gibi 2010 Anayasa değişiklikleri ile daha önce var olan ucube “toplu görüşme” sistemi yerine grevsiz bir toplu sözleşme rejimi getirilmişti. Tüm memurlar için zorunlu tahkimi (dolayısıyla grev yasağını) öngören bu değişiklik iktidara yakın sendikal çevrelerce başarı olarak sunulmuştu. Memur-Sen grevsiz toplu sözleşme rejimini büyük memnuniyetle karşılamıştı.

Anayasa değişikliğinin ardından Nisan 2012’de 4688 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle toplu sözleşme düzeninin ayrıntıları belli olmuştu. Mevzuat bu grev yasaklı ucube toplu sözleşme rejiminde bütün yetkiyi tek konfederasyona veriyordu. En çok üyeye sahip konfederasyon, bütün memurlar adına toplu sözleşme imzalayacaktı. O yüzden en çok üyeye sahip Memur-Sen yeni ucube toplu sözleşme rejiminden memnundu.

yoksullastiran-toplu-sozlesme-1041171-1.

MEMUR-SEN YÜZDE 100 BÜYÜDÜ!

Nitekim 2012’de başlayan yeni dönem Memur-Sen için büyük başarılar anlamına geliyordu. 2001 yılında sadece 41 bin üyesi olan Memur-Sen AKP iktidarından sonra hızla büyümüş ve 2011’de 515 bin üyeye ulaşmıştı. Memur-Sen, yeni toplu sözleşme döneminde de büyümeye devam etti. Toplu sözleşme düzenine geçilmeden önce 515 bin üyeye sahip olan Memur-Sen, 10 yılda 500 binden fazla yeni üye ile 1 milyon 55 bin üyeye ulaştı. Memur-Sen 2001’e göre üye sayısını 26 kat artırmıştı.

Sendikal tarih için bir mucize olan bu artışın nedenlerinin sendikal hak mücadelesi ve toplu sözleşmelerle elde edilen kazanımlar olmadığı açık. Eğer bir sendika aktif sendikal mücadele vermeden, üyelerinin ve çalışanların refahını artırmadan astronomik şekilde büyüyorsa bunun başta gelen nedeni işverenin (hükümetin) o sendikayı koruyup kollamasıdır. Bu konuyu zaten kamu emekçileri yakinen biliyor ve yaşıyor. Fazla söze gerek yok.

Gelelim 20 yılda 26 kat büyüyen, toplu sözleşmeli yıllarda 500 binden fazla yeni üyeyle 1 milyonu aşan sendikanın imzaladığı toplu sözleşmelerle gelinen yere. Kendi üyesi ve aidat geliri -devlet destekli aidat rejimiyle- devasa ve diğer konfederasyonlara göre asimetrik bir şekilde büyüyen Memur-Sen’in tarafı olduğu toplu sözleşmeler ve destekçisi olduğu toplu sözleşme rejimiyle memurlar nereden nereye geldi? Somut rakamlarla konuşacağım. Devletin resmî kurumlarının rakamları ile konuşacağım. Maliye’nin, TÜİK’in ve Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığının (SBB) rakamlarıyla konuyu ele alacağım.

Sağ olsun SBB Aralık 2002’yi milat alarak ücret maaş ve aylıklara ilişkin veri yayınlıyor. Niye Aralık 2002? Bu tuhaf başlangıç tarihinin nedeni ne? Nedeni belli AKP’nin hükümet olma tarihi. Bir devlet kurumu ücret serilerinde bile partizanlık yapıyor. Sadece Aralık 2002 ve bugünün verilerini veriyor. (DPT’nin yerine kurulan SBB’nin bu bilim dışı partizanca uygulaması ayrı bir yazı konusu).

MEMUR RESMİ ENFLASYONUN BİLE ALTINDA

Şimdi son 10 yılın toplu sözleşmeleriyle elde edilen maaş artışlarının memurları nereden nereye getirdiğine bakalım. Tümüyle resmi verilere dayalı bir değerlendirme yapalım. 10 yılda memur maaşları nerden nereye geldi? En düşük ve ortalama memur maaşları sırasıyla yüzde 474 ve yüzde 477 artmış. Bu artışı memur maaşları için en önemli gösteren olan aylık katsayı artışı ile de çapraz kontrol etmemiz mümkün. Maliye Bakanlığına göre, aylık katsayı Ocak 2012-Temmuz 2022 arasında yüzde 485 artmış.

Dolayısıyla memur maaş artışlarının yüzde 474 ile yüzde 485 arasında arttığı iki ayrı verileriyle net biçimde belli oluyor (ayrıntılar tabloda).

Peki aynı dönemde tartışmalı olsa da resmi enflasyon ne olmuş? Maaşlar resmi enflasyona göre ne durumda? TÜFE 2011 Aralık ayı ile 2022 Haziran ayı arasında yüzde 487 artarken, gıda enflasyonu yüzde 610 oranında artmış. Gıda enflasyonun daha gerçekçi ve ücretliler için daha temel bir ölçü olduğunu söylemek mümkün. Gıda enflasyonu yüzde 610 artarken maaşlar bunun çok çok altında kalmıştır. Tartışmaya yer vermeyecek biçimde memur maaş artışlarının resmi enflasyonun bile altında kaldığını söylemek mümkün. Memurlar resmi enflasyona bile ezdirilmiştir. Resmi enflasyon yeterli bir ölçü olmasa da memur maaşları bunun bile altında kalmıştır. Öte yandan enflasyona endeksli zam düzeninde bunun nasıl başarıldığı ise ayrı bir muammadır! Bu nasıl bir sendikal vizyondur ki maaşlarda 6 toplu sözleşme dönemi sonunda resmi TÜFE’nin bile altında kalınıyor?

BÜYÜMEDEN HİÇ PAY YOK

Resmi TÜFE kadar zam alınsaydı da kuşkusuz bu başarı olmazdı. Çünkü resmi TÜFE’nin düşük ölçüldüğü malum. Ancak resmi TÜFE kadar bile artış alamayan memurlar büyümeden ve artan refahtan ise hiç pay alamamıştır. 2012 yılında ortalama 21 bin 37 lira olan Kişi Başına Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2022 yılında tahminen 162 bin liranın üstünde gerçekleşecektir.

Türkiye ekonomisi 10 yılda parasal olarak yüzde 770 oranında büyümüş olacaktır. Oysa aynı dönemde memur maaşları bu büyümeden hiç pay alamadığı gibi enflasyonun bile altında kalmıştır.

Memurların maaşları büyümeyle paralel artmış olsaydı, memurun refahı ülkenin refahı kadar artsaydı bugün en düşük memur maaşı 13 bin lira civarında, ortalama memur maaşı ise 15 bin liranın üzerinde olmalıydı. En düşük memur maaşında yaklaşık 5 bin lira, ortalama memur maaşında yaklaşık 6 bin lira kayıp olduğunu söylemek mümkün. Memurların bu oranda yoksullaştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Yoksullaştıran bir toplu sözleşme düzeni ile yüz yüzeyiz. Bu da sendikal tarihe geçer!

MEMURLAR REFAHTAN PAY ALAMIYOR

Toplu sözleşmelerde 2012 yılından bu yana benimsenen resmi enflasyona endeksli zam modeli nedeniyle memurlara sadece gecikmeli şekilde resmi enflasyon farkı ödeniyor. Hatta tabloda görüldüğü gibi resmi enflasyon bile maaşlara tam olarak yansıtılamıyor. Memur tartışmalı resmi enflasyonun bile altına mahkûm ediliyor. 10 yıllık sözde toplu sözleşme düzeninin özeti budur.

Bu nasıl bir sendikal ve toplu sözleşme düzenidir ki tek yetkili sendika 10 yılda yüzde 100 büyürken memur enflasyonun altında kalıyor refahtan ise zırnık pay alamıyor? Bunun sosyal politika açısından adı yoksullaşmadır. Bunlar tümüyle resmi veriler aksini iddia eden varsa hodri meydan!