Yurttaşların giderek daha fazla yoksullaştığı rakamlarla sabit. SED’den yararlananların yüzde 83,31’i okul öncesi ve ilköğretime devam eden çocuklar. Yoksulluğun en belirgin etkisi ise beslenme yetersizliği ve açlık.

Yoksulluk sağlıktan ediyor

Dr. Ergün DEMİR - Dr. Güray KILIÇ

Çocuklarının en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan aile sayısı giderek artıyor. Bebek maması ve bebek bezi için uygulanan KDV oranının yüzde 1’e indirilmesi, asgari ücret ve altında çalışanların bebeklerinin 1 yıllık bebek maması ve bebek bezi ihtiyacının ücretsiz karşılanması, yine bu ailelerin ilköğretime giden çocuklarına gıda desteği sağlanması sosyal devlet olmanın gereği. Bu desteğin hükümet ile yerel yönetimlerin koordinasyonunda yapılması önemli.
Binlerce aile sosyal ve ekonomik yoksunluk nedeniyle çocuklarının en temel ihtiyaçlarını karşılamıyor. Yani ebeveynler, karnını doyuramadığı, üzerini giydiremediği, altını değiştiremediği için çaresizlik içinde devletten çocuklarının korunma ve bakım tedbiri alınarak bakılmasını talep ediyor.

Ailelerin ekonomik yoksunluğu nedeniyle kurum bakımına alınma riski bulunan çocuklar için, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ailelere sosyal ve ekonomik destek (SED) sağlanıyor. SED hizmeti, ailenin ihtiyacına göre süreli ve geçici ekonomik destek hizmetlerini içeriyor. 2021 yılı için SED hizmeti kapsamında ödenen aylık destek miktarı ortalama bin 259 TL olup 2021 yılı Eylül ayı itibarıyla toplam 1 milyon 272 bin TL ödeme yapıldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ekonomik yoksunluk nedeniyle korunmaya, yardıma ve bakıma muhtaç çocuk sayısı son yıllarda hızla artıyor. Bu artışın en önemli nedenleri işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik. SED hizmetinden yararlanan çocuk ve genç sayıları 2002'de 12 bin 75'ken 2019'da 198 bin 97'ye yükseldi.

Ülkede yaşayan yurttaşların giderek daha fazla yoksullaştığı rakamlarla sabit. “Zenginleştik” diyenlerin üzerini örttüğü yoksulluk ise artık saklanamayacak kadar yaygın ve aleni. SED hizmetinden yararlananların yüzde 83,31’ni okul öncesi ve ilköğretime devam eden çocuklar oluşturuyor. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en belirgin etkisi, beslenme yetersizliği ve açlık olarak gösterilebilir. Yoksul evlerde büyüyen çocuklar, sağlık ve eğitim gibi toplumsal kaynaklara ulaşmakta güçlük çekiyor, bu durum onların daha küçük yaşlarda birey olarak toplum ile kurdukları ilişkileri zedeliyor. Yoksulluk, çocukların eğitimden uzaklaşma ve dışlanmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra bu çocuklar, ailenin zorlaması ile sokakta çalışmaya yönelerek suça itiliyorlar. Bu şekilde madde bağımlısı olan ve/veya sokaklarda yaşayan/çalışan çocuk sayısı hızla artıyor.

Sosyal hizmetler, mobil ekipler aracılığı ile özellikle dezavantajlı bölgelerde sokakta çalıştırılan, dilendirilen ve okula devamsızlığı olan, ihmal veya istismara uğrama, suça yönelme riskleri bulunan binlerce çocuğumuzun yaşamına dokundu. Mobil ekiple 12 Haziran 2017 ile 30 Aralık 2020 tarihleri arasında sokakta risk altında bulunan ve müdahale edilen çocuk sayısı 23 bin 4 iken bu sayı 2021 yılı Eylül ayı itibarıyla 26 bin 910’a yükseldi. Bu artış dikkat çekici... Korunmaya ihtiyacı olan, kendi ailelerinin yanında bakımları mümkün olmayan çocuklar, durumlarına göre evlat edindiriliyor veya koruyucu ailelerin yanına yerleştiriliyor.

yoksulluk-sagliktan-ediyor-987064-1.



“GERÇEK ACITIR”

Son yıllarda kurumların resmi verileri birbirini tutmuyor. Bununla birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı istatistiklerine giremeyen, ekonomik yoksunluk çeken on binlerce ailenin olduğunu da bir kenara not edelim. “Gerçek acıtır” sözünün bu tablolardaki veriler için ne kadar da geçerli olduğu açıkça görülüyor. Önemli olan ise “bu acıtan gerçeği” kanıksamamak… Bunun ilk adımı da bilgiyi paylaşmak… Yoksulluk, eve giren besinlerin yetersizliğine, ev içi stres ve annenin kronik yorgunluğu nedeniyle anne sütünün erken kesilmesine, annenin beslenme yetersizliğine ve bebeklerin düşük doğum ağırlıklı olmasına, sağlıksız fiziksel ortama ve yetersiz sağlık hizmetine neden olarak çocuklardaki beslenme yetersizliğinin temel belirleyicisi olarak rol oynuyor.

KDV’Yİ İNDİRİN

Beslenme yetersizliği ile karşılaşan bebek bir taraftan açlığa karşı uyum göstermeye çalışıp, özellikle büyümesini yavaşlatırken diğer taraftan bedensel güçsüzlük nedeniyle birçok enfeksiyon hastalığına yakalanma riski taşır. Çocukları yoksulluktan koruyacak etkili önlemleri alamazsak, toplum olarak çocukların gözlerindeki ışığın sönmesinin utancını da taşımak zorunda kalırız. Ekonomik yoksunluk nedeniyle annelerin en çok şikâyet ettikleri bebek mamaları ve bezleri konusunda şunlar yapılmalı:

Bebek maması ve bebek bezi için uygulanan KDV oranı yüzde 1’e indirilmeli. Asgari ücret ve altında çalışanların veya çalışmayanların bebeklerinin 1 yıllık bebek maması ve bebek bezi ihtiyacı ücretsiz karşılanmalı. Yine bu ailelerin ilköğretime giden çocuklarına gıda desteği sağlanması sosyal devlet olmanın gereği. Bu desteğin merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin koordinasyonunda yapılması önemli.

Sağlıklı beslenme kamusal bir hak. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi sağlamak için de gereksinim duyulan gıdalara erişim her insanın doğal hakkı. Devlet bu haktan her yurttaşın eşit biçimde yararlanmasını sağlamaya yönelik önlemleri almaktan sorumlu.