Biraz yoksulluktan bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz yoksulluktan. Savaş gündemi içerisinde nereden çıktı bu yoksulluk demeyin. Yoksulluk ölen askerlerin evlerinin duvarından dökülen sıvalardan bakıyor bize. Yoksulluk teröristleri saklıyor diye kurşunlanan masum evlerin camlarından bakıyor. Yoksulluk savaşın bilinmezliğe sürdüğü bir çocuktur sokakta mendil satan. Gemilerle umuda diye ölüme giden binlerin tedirginliğidir yoksulluk. Parklarda koyun koyuna yatmak zorunda kalmaktır yoksulluk. Yoksulluk terörist diye ölüme yollanan fırın işçisi Kürt çocuğunun yamalı kıyafetidir.

Ve ölüm yoksulluğu gizleyemiyor işte. Bir tarafta itibarını saraydan, saltanattan alanlar var, öbür yanda ölüme yollanan güzel çocuklar. Diğer yanda yetti gayrinin Kürtçesi, haksızlığa boyun eğmemenin coğrafyası.

Savaş durduğu yerde durmaz. Tüm felaketleri taşır. Yoksulluğu taşır. Ölümü taşır. Sefaleti taşır. Dün uzakta bana gelmez dediğin kapına dayanır. Önce Irak Afganistan olur, sonra Suriye Irak. Şimdi Türkiye.

Ve eşkıya güzelliği taşıyan dağların, kötü donanımlı askerlerin coğrafyası ölüm taşıyor bugünlerde. Ölüm yoksulluğu taşıyor.

Türkiye yoksul bir ülke. İnsanımız yoksul.

Öyle bir ülkedir ki iş bulsan da aldığın ücret geçinmeye yetmez.

Haftada en az 45 saat çalışırsın kazandığın sana yetmez. Çünkü asgari ücret geçim ücreti değildir siyasal iktidara göre. Asgari ücret tartışmaları ile gidiyorduk seçimlere hatırlasanıza. Bu ülkenin temel meselelerinden biri haline gelmişti asgari ücret. Cumhurbaşkanı da katılmıştı asgari ücret tartışmalarına. Asgari ücret geçim ücreti değilmiş, sosyal korum ücretiymiş, ama asgari ücretle geçinilebilirmiş. Şimdiki asgari ücret büyük paraymış.

ASGARİ ÜCRET BAMTELİ

Neden bu tartışmalar biliyor musunuz? Bu ülkede asgari ücret diğer ülkelere göre çok daha önemli. Çünkü asgari ücretle çalışanların oranı (asgari ücretin yüzde 5 üzerinde kazananları da dahil ettiğimizde) yüzde 43. Normal mi bu? Elbette değil.

Yunanistan’da bu oran yüzde 2, Macaristan ve Romanya’da yüzde 4,4. O yüzden asgari ücret insanların bamteli.

Bizim asgari ücret son kur hareketlerinden önce Romanya, Hırvatistan, Macaristan gibi bir dönemin sosyalist blokundaki ülkelerin üzerindeydi. Portekiz, Yunanistan, İspanya gibi Akdeniz ülkelerinin altındaydı. Hollanda, Fransa, İsveç gibi ülkelerin ise çok uzağındaydı. Şimdi kur değişimi ile sıralamada geriliyor.

Asgari ücretin bu düzeyde yaygın olduğu bir ülkede asıl kriz ortalama ücretlerdedir. Ortanca ücret tüm çalışanlar içinde tam ortadaki işçinin, yani orta direk Rıza’nın ücretidir. Türkiye’de ortanca ücretin (alım gücü ve saat ücreti üzerinden) Avrupa ülkeleri arasında son sıralarda olduğunu, Romanya’dan, Makedonya’ya işçinin alım gücünün Türkiye’dekinin üzerinde olduğunu, Bulgaristan’ın bile Türkiye’ye yetiştiğini biliyor musunuz? (ilgilisi için Eurostat Median hourly earnings, all employees (excluding apprentices) by sex [earn_ses_pub2s])

Söz konusu ücret 2006-2010 arasında Bulgaristan’da yüzde 63, Romanya’da yüzde 36 artarken, bizde artış yüzde 18’de kalmış. Asgari ücreti Türkiye’den düşük görünen Hırvatistan’da ortanca ücret Türkiye’dekinin yaklaşık 2 katı. Macaristan’da ise Türkiye’dekinin 1,5 katı.

Muhalefet partilerinin ortak talebiydi seçim döneminde asgari ücret meselesi. Ne kadar rahatsız olmuştu patronsever hükümet…Sonra bir anda binalar basılmaya başlandı. İnsanlar sokaklarda linç edilmeye başlandı. Meydanlarda bombalar patladı. Hedefte sivil siyaset vardı. Silahlar konuşsun diye beklediler. Silahlar konuştu. Şimdi yoksulluk camlarından bakıyor Kürdü, Türkü ölenlerimizin evlerinden…

Ve yoksulluk savaşla örtülemiyor şimdi.