İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in yeni tarım politikasını Ödemiş’te açıkladı. Soyer, “Üreticimizle yan yana tarım politikası inşa ediyoruz. Çiftçi doğduğu yerde doyacak kentli adil gıdaya ulaşacak” dedi.

Yoksulluk ve kuraklığa karşı İzmir’den adım: 'İthal tohum işgaline karşı İzmir’den başkaldırıyoruz'

Berkay SAĞOL

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Başka bir tarım mümkün” sloganıyla İzmir’in yeni tarım ekonomisi modelini açıkladı. Soyer, Ödemiş Kültür Merkezi’nde tohumdan satışa kadarki bütün süreçlerin planlandığı modelin tüm detaylarını anlattı. Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Tunç Soyer'i 'tarımın efesi' olarak ilan ederken, "Bizler de Soyer'i kızanlarıyız" dedi.

Tarımda dışa bağımlılığı sonlandırmak için geliştirilen ve İzmir’den doğan yepyeni bir vizyon olduğunu söyleyen Soyer, “İzmir’de yaklaşık 1,5 milyon kişi ekmeğini tarımdan kazanıyor, üstelik bu sadece bu coğrafyadaki insanlarla ilgili değil, Türkiye’nin tarımsal üretiminin çok önemli bir miktarını İzmir karşılıyor. Dolayısı ile benim başkanlığımdaki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en temel önceliği, bu toprakların bereketini arttırarak refahını büyütmek, bu kentte yaşayan insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasını kolaylaştırmaktır” dedi.

Türkiye’de suyun yüzde 77’sinin tarım için kullanıldığını belirten Soyer, “Bu durum acilen değişmez ise yakın bir gelecekte içme sularımız tehlikeye girecek. İzmir tarımı, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyor. Yeni politikamızın ikinci farkı ise yoksullukla mücadele hedefi. Biz tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak görmüyoruz. İzmir tarımı, tohum aşamasından başlayıp son tüketiciye uzanan tüm süreçleri kapsıyor. Satış ve pazarlamayı en baştan planlayarak ürünlerimizin katma değerini büyütüyor, yoksullukla mücadele ediyor ve refahı artıyoruz” diye konuştu.

yoksulluk-ve-kurakliga-karsi-izmir-den-adim-ithal-tohum-isgaline-karsi-izmir-den-baskaldiriyoruz-832001-1.

YABANCI TOHUMLAR TOPRAKLARIMIZI İŞGAL EDİYOR

Köylüye topraklarına uygun olmayan ürünlerin dayatıldığını dile getiren Soyer, “Türkiye’de tarımda bu kadar çok su tüketmemizin iki ana nedeni var. Birinci ve en önemli neden köylümüze dayatılan yanlış ürün tercihleri. Türkiye iklimine uygun olmayan, aşırı su tüketen yabancı tohumların desteklenmesi ve topraklarımızı işgal etmesi. Tarımsal sulama oranının bu kadar yüksek olmasının ikinci nedeni ise vahşi sulama. Yani sulama sırasında yapılan israf. İzmir’in yeni tarım vizyonunun en temel özelliği, sulamaya hiç gerek duyulmayan, yağmur suyunun yettiği ya da tasarruflu sulamayla yetişebilen tarımsal ürünlere öncelik vermesi” ifadelerini kullandı.

Ödemiş’e et işleme tesisi ve Bayındır’a ise süt işleme tesisi kurulacağını açıklayan Soyer, “Belediye şirketimiz Baysan sayesinde önümüzdeki dönemde inek sütündeki alımlarımızı 16 milyon litreden 22 milyon litreye yükseltiyoruz. Bunun 16 milyonu süt kuzusu projesiyle hemşerilerimize ulaşacak, geri kalanı ise paketlenerek kendi markamızla piyasaya sunulacak. Bu tesiste kullanılmak üzere ilk yılda 7 milyon 500 bin litre koyun sütü, 5 milyon litre keçi sütü ve 2 milyon litre manda sütü üreticilerimizden satın alacağız. Süt işleme fabrikamız, günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip olacak. 2021 yılı içinde et entegre tesisimiz için 50 bin adet kuzu ve 4 bin adet karasığırı, üreticilerimizden satın alıyoruz. Öte yandan Baysan, 10 bin dönüm arazide susuz yem bitkisi ve hububat ekiminde de sözleşmeli alım gerçekleştirecek. Havza ölçeğinde yapacağımız alımlarda ise örneğin Beydağ’dan 100 ton kestane, Ödemiş’ten 300 ton patates satın alacağız” dedi.

yoksulluk-ve-kurakliga-karsi-izmir-den-adim-ithal-tohum-isgaline-karsi-izmir-den-baskaldiriyoruz-832002-1.

İZMİR’DEN BAŞKALDIRIYORUZ

Yoksulluğa ve kuraklığa karşı adım attıklarını dile getiren Soyer, “Yerli ve millî olmak, sözde değil, özde olması gereken bir meseledir. Bir memleket düşünün, sınırlarını korumak için binlerce şehit vereceksiniz. Fakat o sınırların içindeki vatan toprağını kaderine terk edeceksiniz. Tarlaların ve köy evlerinin birer birer boşalmasına seyirci kalacaksınız. Yerli ve milli tohumlarımız hızla yok olurken, yabancı tohumlara teşvik vereceksiniz. Kültürümüzü, köklerimizi ve geçmişimize ait ne varsa her şeyi inşaat sektörüne kurban edeceksiniz. Büyük bir ustalıkla, tarımın doğduğu topraklarda tarımı yok etmeyi başaracaksınız” diye konuştu.

İthal tohum işgaline karşı yine İzmir’den başkaldırdıklarını vurgulayan Soyer, “Bizi biz yapan toprağımızdan, suyumuzdan ve doğamızdan daha yerli ve milli ne olabilir? Ellerimiz ülkemize ait tüm değerleri tek tek yok ederken, sözlerimiz nasıl yerli ve milli olmaktan bahsedebilir? Tarım tekelleri daha da büyüsün; yabancı şirketler borç batağı altında ezilen köylümüze daha da fazla ithal tohum, daha çok ithal ilaç, ithal yem ve hayvan satsın diye; topraklarımızın kuraklaşmasına ve halkımızın yoksullaşmasına asla izin vermeyeceğiz. Milletimiz için yoksulluğun ve topraklarımız için kuraklığın kader olmadığını çok iyi biliyoruz. Eskiden savaşlar topla tüfekle, işgaller askerlerle ve postallarla olurdu. Bugünün savaşları ve işgalleri ise tohumla, ilaçla ve topraklarımızı çoraklaştıran, köylümüzü esir eden yanlış tarım politikaları ile oluyor. Bu ülkenin her karışını korumak için mücadelemizi son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.