İlkokulda öğretilen bir konuyu bile hatırlatsanız çok bilmiş oluveriyorsunuz. Yanlış bilgiyi işaret edip, doğruyu gösterseniz elitist damgası yiyorsunuz. Sahi, eğitim ve eğitimlinin bu kadar hor görüldüğü başka bir dönem oldu mu?

Yolcudur genç arkadaş

İlker Birbil - Sabancı Üniversitesi ve BolBilim.com

Yeni değil elbette. Son beş yılda artarak, ama aslında uzunca bir süredir, genç arkadaşlar başka diyarlara gitmek istiyorlar. Bu arkadaşların sadece para için göçmeye çalıştıklarını sananlar var. Yanılıyorlar. Hem de çok.

Bazı arkadaşlar eğitimli olmaktan gurur duymak için gitmek istiyorlar. Eksiği, gediği de olsa eğitim, eğitimdi eskiden. Peşine düşülürdü. Şimdiyse ilkokulda öğretilen bir konuyu bile hatırlatsanız çok bilmiş oluveriyorsunuz. Yanlış bilgiyi işaret edip, doğruyu gösterseniz elitist damgası yiyorsunuz. Sahi, eğitim ve eğitimlinin bu kadar hor görüldüğü başka bir dönem oldu mu?
Bazı arkadaşlarsa sırf kalma baskısından kurtulmak için gitmek istiyorlar. Düşünsenize bavul toplamaktan bahsetseler insanlar üzerlerine çullanıyor. En ağırından vatan hainliği, en hafifinden bencillik ve korkaklık ile suçlanıyorlar. Oysa hepimiz o suçlayanların neyin peşinde olduklarını biliyoruz: Kimse gitmesin, herkes onlarla birlikte dibe batsın istiyorlar. Izdıraplarına ortak arıyorlar.

Bazı arkadaşlarsa daha doğal bir yaşama kavuşmak için gitmek istiyorlar. 2013 yılında yayımlanan bir araştırma1 insanların açık ve yeşil alanlarda vakit geçirdiklerinde çok daha mutlu olduklarını gösteriyor. Mutluluk için ne kolay bir yatırım! Zarif tasarımlar, incelik ve bol yeşil... Bizdeki durumla kıyaslama yapmaya elim gitmiyor. Büyük şehirlerde bir türlü kavuşamadığımız yeşil alanlardan mı bahsedeyim? Yoksa kadınlara “mal” diyen insanlara, dünyanın en güzel şehirlerinden birinde inşaat yapma ehliyeti verilmesini mi anlatayım?

Bazı arkadaşlarsa vicdanlı kalmak için gitmek istiyorlar. Birisi bu duruma beyin değil, vicdan göçü diyordu. Çok doğru. Olan biten haksızlıklar karşısında sessiz kalmak zor şey. Hele bu haksızlıklar sözüm ona bir davaya hizmet ediyorsa daha fena. Çünkü hiçbir dava, insanın kendi vicdanının üzerinde değil. Aksini isteyen dava da zaten dava değil; ucuz propaganda.
Bazı arkadaşlarsa kendilerini rahatça ifade etmek için gitmek istiyorlar. Baksanıza toplumun haline. Ortadan ikiye ayrıldık. Böylesi kutuplaşmanın bizleri nasıl körelttiğini, her iki kampa da eleştiri getirenlerin seslerinin iyice cılızlaştığının farkında mıyız? O cılız sese hak versek “Yahu şimdi safları zayıflatmanın zamanı değil” diyenlerin gazabına uğruyoruz. Ne hikmetse o özgürlük zamanı bir türlü gelmiyor. Bireyin sesine yer var mı buralarda? Ya da yakında olacak mı? Ben bilmiyorum. Siz söyleyin.

Bazı arkadaşlarsa yaratıcılıklarını göstermek için gitmek istiyorlar. Fikirlerinin burada serpileceğine inansalar gitmeyi düşünmezlerdi eminim. Belli ki teknoloji haftası, kodlama festivali, girişimci panayırı düzenlemek yetmiyor. Hani bilim, üniversite, demokrasi, edebiyat, müzik? Tüm bunlardan arındırılmış, boş bir inovasyon lakırdısı kimseyi ikna etmiyor. Bu arada giden arkadaşların önemli bir kısmı teknoloji ve bilişim sektöründen. Benden söylemesi.

Bazı arkadaşlarsa kadın oldukları için gitmek istiyorlar. Evet kadın. Açıkçası buna ekleyecek hiçbir şeyim yok. Memleket ve yöneticileri malumunuz. En fazla bir tespit yapabilirim: Kadınların kendilerini rahat ve özgür hissettikleri yerlerin tamamı yaşanacak yerler. Belki de daha iyi bir hayat için en önemli ölçüt bu.

Üniversitede hoca olduğumdan bu yana binlerce öğrenciye ders verdim. Yüzlercesi ile konuştum. Pek çoğuna burada da yapacak çok şey olduğunu, birlikte durduğumuzda güçlü olduğumuzu söyledim. Sonra yazılar yazdım. İyimser yazılar. Derken işler değişti. Şimdi etrafımdaki pek çok arkadaş gitmek için can atıyor. Artık bu rüzgâra karşı durmaya çalışmak abes. Anlıyorum. Tek yapacağımız dönmek isteyecekleri bir ülke için içeriden, dışarıdan çalışmak olabilir. Hepsi o.
Son dönemde genç arkadaşların gitmek istediklerini gördükçe buruk, endişeli bir ton tutturdum sanırım. Umarım gitmeyi planlayan arkadaşlar bana darılmazlar. Üzüldüğümdendir. Anladığımdandır. Ama en çok da size hak verdiğimdendir.

Dipnot:
1 MacKerron, George ve Mourato, Susana (2013), “Happiness is greater in natural environments,” Global Environmental Change.