Ailelerin kaygısı çocuklarının işsiz kalmasına ilişkin ama izlediğimiz TED konuşmaları “Hayallerinin peşinden git!” diyor, nasıl olacak bu iş?

Yoldaş mı kambur mu?

Dr. H. Tuğça Şener

“Ülkemizin geleceği” diyerek omuzlarına taşınması zor yükler kondurduğumuz, öte yandan da yollarını açmak yerine kocaman taşlarla tıkadığımız gençler için önemli bir dönemdeyiz. Üniversite tercihleri öncesi birçok öğrenciden “Astronomi okumak istiyorum ama ailem izin vermiyor” diye mesajlar alıyorum.
Ailelerin kaygısı çocuklarının işsiz, aç ve açıkta kalmasına ilişkin ama izlediğimiz TED konuşmaları da “Hayallerinin peşinden git!” diyor, nasıl olacak bu iş?

Türkiye şartlarında dilediğin bölümü okumak ve eğitimini aldığın konuda iş bulmak zor, ama bu zorluk mühendis olsanız da var, öğretmen, doktor ya da bilim insanı olsanız da. Atanmayı bekleyen öğretmenleri, azıcık maaşla dur durak bilmeksizin çalışan doktorları, mühendislik fakültesi mezunu olup da kasiyerlik yapanları biliyoruz, azınlıkta değiller. Hal böyleyse benim önerim ebeveynlerin garantici kaygılarını değil kendi hayallerinizi önceliklendirmenizden yana. Bundan 20 yıl sonra belki anne babanız yanınızda olmayacak ama tahsilini gördüğünüz meslek büyük ihtimalle ömrünüzün sonuna kadar sizin geçim kapınız, her sabah güne uyandığınızda size merhaba diyen bir yoldaş veya aklınıza geldiğinde lanetler okuduğunuz bir kambur olacak.

Mezun olunca öğretmen olabilecek miyim, nerede iş bulacağım gibi endişelerle veya “onca yıl uğraştım yüksek puan aldım, şimdi puanlarımı X bölümü/üniversitesi için mi harcayacağım” mantığıyla gönlünüzdeki değil revaçtaki bölümü/üniversiteyi tercih etmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Siz o puanı arzuladığınız konudaki eğitime ulaşabilmek için aldınız. Üniversite, bilgi öğreneceğiniz yerdir. “A üniversitesi’ne gidiyorum” diye hava atacağınız ya da adı sanı ile sizin hayatınızı kurtaracak bir yer değil. Tabii ki prestijli üniversitelerde okumak size bazı kapıları daha kolay açabilir ancak nihayetinde hayatınızın dönüm noktaları yine kendi çabalarınızla ve biraz da şansla olur. “Şu konuyu en ince detayına kadar öğrenmem gerek” diyor, bilinenleri öğrenip bilinmeyenleri bilinir kılmaya katkı sağlamak istiyorsanız, bence sizi en mutlu edecek yer fen fakültesidir. Hayatınızı hangi konu odağında ve ne şekilde geçireceğinize dair kararı ebeveynlerinizin ne dediği, arkadaşlarınızın ne yaptığı, öğretmenlerinizin ne önerdiği ile değil kendi bilinçli iradenizle vermeniz gerek. Hayatınızın sorumluluğunu ailenizin elinden almanın zamanı şimdi ama önce okuyun, öğrenin ve en önemlisi de kendinizi tanıyıp ne istediğinize karar verin. Yanılabilirsiniz, ama yanılgı da sizin olur, başarı da!

Bilim insanı yetiştirir

Bundan tam 20 yıl önce üniversite tercihimi yapacağım zaman, üniversite giriş sınavında aldığım puan okumak istediğim bölüm olan astronomi ve uzay bilimleri için gerekenden yaklaşık 20 puan fazlaydı. Ailedekiler geleceğimi bu şekilde heba etmeme razı olmayıp beni ODTÜ’deki kariyer günleri götürdüler. Havacılık ve uzay mühendisliğinden birkaç hoca ile konuşma fırsatım olduğunda bölümdeki dersleri sordum. Hem bir mühendislik fakültesi bölümü olduğu hem de henüz yeni açılmış olduğu için pek astronomi dersi yoktu ama son sınıfta istersem bir kaç dersi fizik bölümünden seçebilirdim. Sonrasında haydi dedim bir de Ankara Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’ne gidelim. Gittiğimizde bizi rahmetli Zekeriya Müyesseroğlu hocam ağırladı. İlk ondan duymuştum: “Mezun olunca ne iş imkânı var diye soruyorlar. Fen fakültesi bilim insanı yetiştirir, işi de bilim olur başka şey olmaz!” demişti. Tamam, işte dedim, doğru biliyormuşum! Her şeye rağmen okul müdürüm tek tercihle formu vermemi kabul etmeyince ilk tercihim olan astronominin altına, önce ODTÜ Fizik, sonra da Hacettepe Nükleer Enerji Müh. yazdım. 2001 Eylül’ünde Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’ne bölüm birincisi olarak girdim. 01 girişli ve 01 numaralı öğrenci idim; öğrenci numaram mezun olana kadar en gurur duyduğum şeydi: inat, azim ve çalışmalarımın sonucu. Sonra ne mi oldu? Çok keyifle okuduğum, daha önce aklıma hayalime gelmeyen şeyler öğrendiğim ve yaşadığım bir 4,5 yıl geçirdim.

Yani “kimseyi dinlemeyin” derken, bir bildiğim var, davulun sesi uzaktan hoş geldiğinden, tuzum kuru olduğundan değil. Geçtik bu yollardan. Kolay değildi hiçbir zaman

ama değdi mi? Değdi! Şimdi sıra sizde. Aklınız ve yolunuz hep açık olsun! Geceniz bulutsuz, yıldızınız bol olsun! Unutmadan, bu sıralar gökyüzünde doğu ufkundan yükselen o çok parlak şey yıldız değil Jüpiter; sağlam bir dürbünle bakarsanız teleskoba gerek kalmadan dört büyük uydusunu da görebilirsiniz!