Yollar yürümekle aşınır,  gayet de iyi olur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne sadece CHP’liler değil, farklı kesimlerden katılanlar da oldu. En dikkat çeken isimler arasında AKP kurucularından olup daha sonra partiyle yollarını ayıran Fatma Bostan Ünsal ile eşi Mazlumder’in eski başkanı, eski AKP Milletvekili Faruk Ünsal, AKP'li Merve Kavakçı’nın eşi KHK mağduru Prof. Cihangir İslam da vardı. Bu tür eylemlerin kapsayıcılığı konusunda bir fikir verebilecek örnekler bunlar.

Katılım için herhangi bir zorluğun/zorunluluğun olmadığı sadece mağduriyetini ifade fırsatını değerlendirmek isteyenlerin yer alabilecekleri büyük eylemler bunlar. Ortak amacın yaygın kabulü bu eylemleri kitlesel kılıyor. Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlayan, 28 gün süreceği belirtilen “uzun yürüyüş” protestosunun dünya tarihindeki benzerleri gibi “tarihsel” olma olasılığı da yüksek.

Antik oyundan çıktı gerçeğe dönüştü
Bu vesileyle tarihte iz bırakmış, ciddi değişimler sağlamış kimi yürüyüşlerden/protestolardan söz etmek yerinde olur. İnsanlığın, en yaygın türü yürüyüş olan protesto kültürünün çok ama çok eski bir tarihi var. MÖ 5. Yüzyılda Aristofanes’in yazdığı Lysistrata adlı oyunda Peloponnes savaşlarının uzamasından bıkmış, yaşamları alt üst olmuş kadınların savaş sona erinceye kadar kocaları ya da sevgilileriyle seks yapmama eylemleri anlatılır. Demek ki “protesto kültürü”nün kökenleri o dönemlere kadar gidiyor.

Aristofanes’in Lysistrata’sı tabii ki bir kurgu. Ama bu oyundaki “seks yapmama” eyleminin gerçek hayatta günümüzde Kolombiya’dan Filipinler’e kadar başvurulan bir eylem tarzı olduğu pek bilinmez. Bunun en çarpıcı örneği Liberya’dır örneğin. 13 yıl sürmüş iç savaşın sona ermesinde büyük rolü olan Barış İçin Liberyalı Kadınlar örgütünün eylemleri arasında bu “seks grevi” de vardır. Tabii sadece bu değil, Liberyalı kadınlar uzun yürüyüşler dahil nice protesto eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Güçlü bir kadın hareketi vardı bu ülkede. İç savaş bittikten sonra ülkedeki kadın hareketi Devlet Başkanlığı’na bir kadını, Ellen Johnson’u getirmeyi de başardı. Johnson Nobel Barış Ödülü’ne de layık görüldü.

Gandi’nin Tuz Yürüyüşü
Kitlesel yürüyüş dendiğinde Gandi’nin atlanması mümkün mü? Onun, ülkesinin bağımsızlığını hızlandıran Tuz Yürüyüşü unutulabilir mi? Başını Mahatma Gandi ile Javaralhal Nehru’nun çektikleri siyasi parti 1930’da İngiltere’den bağımsızlık talep ettiğinde bu istek kabul görmedi. Gandi ile Nehru’nun yapacakları tek bir şey vardı. O da İngilizlerin Hindistanlılara uyguladığı tuz üretimi yasağını delmekti.
Bunun için Gandi’nin yaptığı girişim o sırada yaşadığı kentten neredeyse 500 km uzaklıkta bulunan sahil köyü Dandi’ye yürümek oldu. Yüz bin kişiden fazla destekçisiyle 6 Nisan 1930’da ulaştığı köyde yerden aldığı bir avuç tuzlu çamuru deniz suyunda kaynatarak tuz üretti. Eylem Hindistan’ın hemen hemen her kentine yayıldı. Gandi ziyaret ettiği her yerleşim biriminde tuz üretmeyi sürdürdü. İngilizler Gandi’yi, onun yanı sıra kaçak tuz üreten 80 bine yakın Hindistanlıyı tutukladı. Bu gelişmeler Hindistan’ın bağımsızlık talebinin tüm dünyada duyulmasına yaradı. Çok değil bir yıl sonra bütün tutukluları serbest bırakmak zorunda kaldı İngiliz hükümeti. Gandi Londra’ya görüşmeler yapma amacıyla çağrıldı. Hindistan’ın 1947’de bağımsızlığına kavuşmasında hızlandırıcı bir etkisi oldu Tuz Yürüyüşü’nün.

Boston Çay Partisi
Hindistan İngiliz sömürgesinden tuz, ABD’liler de çay sayesinde kurtulmuşlardır neredeyse. 19. yüzyılda Amerikalılar İngilizlerin hem vergi politikasına hem de çay ticareti yapma ayrıcalığını İngiliz şirketi East India’ya vermesine duydukları kızgınlığı binlerce ton çayı Boston limanında denize dökerek gösterdiler. ABD’nin İngiliz sömürgesinden kurtulmasında bu eylemin büyük etkisi olmuştur.
Güney Afrika’daki ırkçı rejime karşı 1950 yılında başlayan büyük gösterilerin kıvılcımı da “alkolle” çakılmıştır. Söz konusu yılın Ocak ayında siyahların Johannesburg’da alkol taşıyan bir sivili durduran polise saldırması üzerine büyük olaylar patlak verdi. Irkçı beyaz rejim bu olayları bahane ederek ülkenin Komünist Partisi’ni de kapattı. Bunun üzerine Afrikalı siyahlar ile onlara destek veren beyazlar 1 Mayıs’ı Özgürlük Günü ilan ettiler. 1 Mayıs’ta ülke çapında yürüyüşler gerçekleştirildi. Bu gösterilerden birinde polis 18 göstericiyi öldürdü. Ülke tarihinin n kanlı sayfalarından biridir bu.

King’in Büyük Yürüyüşü
ABD siyahlarının mücadele tarihinde büyük yeri olan, Martin Luther King önderliğindeki Washington Yürüyüşü de kitlesel gösterilerin en çarpıcı örneklerinden. King’in “bir hayalim var” başlıklı konuşmasıyla tarihe geçtiği yürüyüş köleliğe, ırk ayrımcılığına, eşitsizliğe karşı büyük bir itirazdı. 250 bin kişinin katıldığı söylenir.

Yürüyüşün amacı sadece renk ayrımına karşı çıkmak değildi. Onu da kapsar biçimde işçilerin hakları için de yürünmüştü. King, tüm çalışanlar için asgari 2 dolar saat ücreti talebinde de bulunmuştu.

Kadınlar geceleri geri aldı
Gündüz bile ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalan kadınların geceleri de sokaklarda özgürce, güvenlik içinde dolaşabilme mücadeleleri verdiğini, hem de bunun 1800’lü yılların Londra’sında geceleri kadınlara yönelik saldırıların artması üzerine kitlesel bir protestoya (yürüyüşe) dönüştüğünü bilmek heyecanlandırıyor insanı. 1970’lerden bu yana, özellikle Belçika’da Take Back The Night (Geceyi Geri Almak) adı altında kadına şiddeti protesto etmek amacıyla dünyanın hemen her yerinde düzenlenen uluslararası bir eylemdir bu.

Tabii buna benzer dünya çapında gerçekleştirilen başka kadın yürüyüşleri de var. Bunların en tanınmış olanı SlutWalk (Fahişe Turu) adını taşıyanı. 2011’de Kanada’nın Toronto kenti polis şefinin “kadınlar tecavüz kurbanı olmak istemiyorlarsa fahişe gibi giyinmekten kaçınmalılar” demesi üzerine başlamış güçlü bir kadın yürüyüşüdür bu.

Stonewall: Eşcinsel ve heteroseksüel dayanışması
Dünya protesto tarihinin en önemli örneklerinden biri de günümüz LGBTİ hareketinin büyük ivme kazanmasına yol açan Stonewall olaylarıydı. Newyork’da eşcinsel bir mekan olan Stonewall Inn’e 1969 Haziranı’nda yapılan polis baskını, o güne kadar polis şiddetine maruz kalmış eşcinseller için artık son nokta sayılırdı. Baskın sırasında polisin kimlik kontrolü yapmasına izin vermeyen 200’den fazla eşcinsel polise direndi. Mekanın dışında olup da polisin içerdekilere yaptığı şiddeti görenler de, ki çoğu heteroseksüellerden oluşuyordu denir, eşcinsel protestoculara destek verdi. Direniş o kadar etkili oldu ki eşcinsel hakları konusunda duyarlılığın atmasına yol açtı. Tüm dünyada Haziran ayının son haftasında düzenlenen Eşcinsel Onur Yürüyüşü’nün kaynağı bu olaydır.

Yarım milyon kişi savaşa karşı yürüdü
ABD’nin başlattığı, kendisi için de trajediye dönüşen Vietnam savaşı başından beri Amerikan kamuoyunda tepkilere yol açtı. Büyük kitlesel gösterilerle, günlerce süren yürüyüşlerle bu kirli savaşı protesto ettiler savaş karşıtları. Bu gösterilerin en büyüğü kuşkusuz, 500 bin kişinin katıldığı Kasım 1969 Washington Yürüyüşü’dür. Amerikan tarihinin en büyük sokak eylemi olduğu söylenir. Yürüyüş sırasında dönemin Başkanı Richard Nixon’un Beyaz Saray’da televizyonda Amerikan futbolu izlediği de yazılmıştı.

İran’da 6 milyon kişi sokağa çıktı
Herhalde kitlesel yürüyüş ya da protesto tarihinde 1978’de İran’da yapılan Muharrem Protestoları’ndan daha büyüğü görülmemiştir. İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’yi deviren Ayetullah Humeyni’nin, yaşadığı Paris’ten örgütlediği bu büyük gösteri yürüyüşleri Şah’ın sonunu getirmişti.

Muharrem ayına bir hafta kala yani 23 Kasım 1978’de Humeynî Muharrem ayını zafer ayı ilân etti. Kefen giymiş milyonlarca gösterici sokağa yasağına aldırmayarak sokaklara döküldü. Çok sayıda gösterici öldürüldü ama günlerce süren gösterilerin 9 Aralık 1978’de yapılanında Tahran’da 1 milyon insan yürüdü. Ülke çapında yapılan yürüyüşlere katılan insan sayısının 6 ila 9 milyon arasında değiştiği söylenir.

Marcos’u deviren halk yürüyüşü
Filipinler diktatörü Ferdinand Marcos’un sonunu da büyük bir halk yürüyüşü getirdi. 1986 yılında ülkenin en büyük muhalif lideri olan eşi Benigno Aquino’nun bir suşkast sonucu öldürülmesi üzerine muhalefetin başına geçen Corazan Aquino önderliğinde Şubat 1986’da düzenlenen ülke çapındaki protesto yürüyüşünde binlerce Filipinli sokakları doldurdu. Dünyanın en güçlü diktatörlerinden biri olarak tanımlanan Marcos ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Yürüyüşler Marcos’u devirip, Corazan Aquino’yu devlet başkanlığına taşıdı.

Bu gösterilerin dünya çapında sonuçları oldu. Stonewall ayaklanması hemen hemen her ülkede eşcinsel haklarının kazanılmasında yol gösterici oldu. Filipinlerdeki gösterilerin Berlin Duvarı’nın yıkılmasına ilham kaynağı olduğunu söylerler.

Elbette Çin’deki Tianenmen Meydanı gösterileri, Mısır’daki 2011 protestoları, bizde de 15-16 Haziran büyük işçi yürüyüşü ile Büyük Zonguldak Maden Yürüyüşü de büyük kitlesel gösteriler tarihinde önemli yer tutuyor.
Kemal Kılıçdaroğlu başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nü yaparken arkasında büyük bir miras olduğunu bilerek yürümeli.

O miras, nice diktatörü alaşağı etmiş bir mirastır.