Yapay zekalı robotlardan korkarken bir de DNA’sı oynanmış yapay insanlarla uğraşmak zorunda kalmayalım. Geri dönülmez bir yol malum

Yön bulabilmek için  göğsüne çip takmak

Tekno Safari

Timur Akkurt timur@teknosafari.com

Son zamanlarda daha sık duymaya başladığım bir konu var. Biyo-Hackerlar! Bu değişik kitle öyle sistemlere sızmak, bilgileri ele geçirmek yerine kendi vücutlarına taktıkları çipler, mıknatıslar ile daha donanımlı hale geliyorlar. Tabi ki bu öyle yaygınlaşmış bir sistem değil. Kapalı gruplar olarak bu tip işler yapmaya başlamış çılgın gönüllüler diyelim şimdilik.

Peki bir insan bunu kendine neden ve nasıl yapar?

Malumunuz yapay zeka, robotlar bu aralar en çok konuştuğumuz konular. Bana öyle geliyor ki sanki bu arkadaşlar bu durumdan panik olmuşlar ve demişler ki: Onlar bize benzemeye başladılar madem biz de onlara benzemeye başlayalım!
BBC’de yayınlanan bir belgesele konuşan Biyo-Hackerlardan biri olan Liviu Babitz’in hikâyesini önce bir okuyun, sonra devam edelim.

‘Kuzey Duyusu’

38 yaşındaki Babitz, şu anda beş tane olarak kabul edilen duyulara yenilerini eklemek istiyor. Bunların başında da insanların da kuşlarla aynı navigasyon özelliklerine sahip olmasını sağlamak geliyor.

Elinizi Babitz’in göğsüne koyarsanız, yüzü her defasında kuzeye döndüğünde elinizin altında bir titreşim hissediyorsunuz.

Bunun nedeni Babitz’in göğsüne taktırdığı ve ‘Kuzey Duyusu’ adını verdiği elektronik bir parça. Bu parçanın içinde pusula çipi ve Bluetooth bağlantı özelliği yer alıyor.

Piercing gibi, iki titanyum çubukla birlikte deriye tutuşturulmuş.

‘Ekran nesli’ çöplüğe

Bu parçanın tasarımı, Babitz’in CEO’su olduğu Cyborgnest adlı bir şirkete ait. Babitz, bu cihazın tamamen insan vücudunun içine takılabilen bir navigasyon sisteminin geliştirilmesinin ilk adımı olduğunu söylüyor.

Amacını ‘ekran nesli’ olarak tanımladığı alışkanlığı tarihe karıştırmak olarak tanımlıyor: “Sokakta elinizdeki telefona bakarak yürüyorsunuz. Bir yere gitmek istiyorsunuz ama oraya ulaşana kadar tüm yol boyunca elinizdeki ekrana baktığınız için etrafınızda olan biteni fark etmiyorsunuz bile.

“Telefona ihtiyacınız olmadığını, dünyayı bir kuş gibi dolaşabileceğinizi hayal edin. Her zaman tam olarak nerede olduğunuzu biliyor olacaksınız. Ayrıca görme engelliler yönlerini rahatça bulabiliyor.”

Tehlikeli işler

Siz böyle bir şeye ihtiyaç duyar mıydınız? Telefona, tablete bakarım günün sonunda vücudumuza yerleştirilen bu sistemler nihayetinde çok sağlıklı değil. Ta ki mecbur kalınmadığı sürece. Son cümlesinde aslında bunu söylemiş. Ben de yazarken gönüllüler diyerek özellikle altını çizdim. Görme engelli biri için bu çok önemli bir gelişme olabilir. Tıpkı yarasalar ‘ekolakasyon’ yani yankı ile yön bulma konusunda kendini geliştiren insanlar gibi bu teknolojiyle bunu daha da kusursuz hale getirmek mümkün olabilecek. İş bununla sınırlı kalırsa iyi, sonrasında normal insanlara gece görüşü, hızlı düşünme için RAM falan işlerine girilirse işin tadı kaçar ki bununla ilgili birtakım tehlikeli işler peşinde olanlar da yok değil.

YAPMAYIN!

DNA yapısıyla oynayarak gelişme konusunda da gönüllü gruplarının olması çok tehlikeli. Düşünsenize kocaman kulaklı, kaplan gözlü insanlar aramızda dolaşsa, kaplumbağa gibi 150 yıl yaşasalar! Bu konuda da kendini feda edenlerin olması enteresan. Kim DNA yapısıyla oynansın ister ki!
Sonuç olarak bazı şeyler bu kadar kurcalanmamalı diye düşünüyorum. Yapay zekalı robotlardan korkarken bir de DNA’sı oynanmış yapay insanlarla uğraşmak zorunda kalmayalım. Geri dönülmez bir yol malum. Sonra onlar normal insanlardan çocuk sahibi olunca ne olacak? Bir yerden sonra komple DNA yapımız bozulmak zorunda kalacak. Yapmayın!