Son yaşananları ve Saray rejiminin çöküşünü değerlendiren Doç. Dr. Öztan, “Halkın gösterdiği dayanışma ve kendini ifade etme cesareti dönüşüm beklentisinin tabanda ne denli güçlü olduğunu gösteriyor” dedi.

Yönetememe krizi kaos yaratıyor

POLİTİKA SERVİSİ

Ülkede yaşanan krizin ve felaketlerin sorumlusu AKP iktidarı, imajını kurtarma peşinde. İktidar eliyle kurulan Saray rejiminin ‘başarısı’ sel ve yangın felaketlerinde bir kez daha görülürken, yandaş medya eliyle başlayan AKP’yi kurtarma operasyonu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekrana çıkmasıyla sürdü. İktidarın yönetememe krizini değerlendiren Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan, “İktidarın yangınlar başta olmak üzere afetlerle mücadele konusunda sergilediği başarısızlık, yalnızca bir yönetememe haline işaret etmekle kalmıyor, Saray rejiminin yapısal zaaflarını da geniş kitleler nazarında görünür kılıyor” dedi. İktidara yönelik öfkenin tüm tabana yayıldığına dikkat çeken Öztan, “İktidara yönelik güvensizlik ve kızgınlık, muhalefet tabanını aşarak bütün bir kamuoyunun hissine dönüşüyor. Afetle doğrudan karşı karşıya kalan binlerce insanın haykırışına, olup biteni uzaktan izleyenlerin isyanı eşlik ediyor.

Yerel halkın cesareti ve sorgulaması, politik olanı propaganda savaşına sığdırmak isteyen iktidarın kriz yönetme stratejisini de boşa düşürüyor. Sorumluluğu başkasının üstüne atma girişimleri ‘her şey bizden sorulur’ iddiasının altını oyuyor” diye konuştu.

İKTİDAR ÇÖZÜM ÜRETEMİYOR

İktidarda yetki kargaşası ve kaos olduğunu belirten Öztan, “Saray rejimi kurulurken, Cumhurbaşkanı’na verilen olağanüstü yetkiler, hızlı karar alma ve etkinlik vaadi ile gerekçelendiriliyordu. Sadece Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu olan bakanların, inisiyatif kullanarak sorunları süratle çözeceği iddia ediliyordu. Ancak şahit olduğumuz her siyasi, iktisadi krizde ve doğa felaketinde bunun tam tersi gerçekleşti. Bırakın problem çözmeyi, idari işlerin devamlılığını dahi etkileyecek ölçüde bir yetki karmaşası ve kaos meydana çıktı. En ufak kararda gözler Saray’a çevrildiği için, zamanında alınacak küçük önlemlerle halledilebilecek meseleler çığ gibi büyüdü, büyüyor. Bugün yangınlar, seller ülkeyi esir alırken bir kez daha ortaya çıktı ki, devletin zirvesinde ne hız ne karar, ne de etkinlik mevcut” ifadelerini kullandı. “Rejimin Saray içinde yeni yapılar inşa ederken köklü kurumları işlemez hale getirmesi, hatta iktidarın THK gibi birçok kuruma sanki hasımmış muamelesi yapması büyük felaketler doğuruyor” diyen Doç. Dr. Öztan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ne kadar saklanmak da istense gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor. Sadece rant paylaşımını temel alan ve kendi bekasını önceleyen bir yönetme mantalitesinin, kamu yararını merkezine koyan bir karar alma ve koordinasyon mekanizması kurması imkânsız.”

KABİNE TEL TEL DÖKÜLÜYOR

Sorunun kişilerden öte sistem olduğunu belirten Doç. Dr. Öztan şu ifadeleri kullandı: “Afetlerin yanı sıra diğer sorunlar da çığ gibi, ama aynı koordinasyonsuzluk buralarda da karşımıza çıkıyor. Artan vakalara karşı etkin bir aşılama yapmakta zorlanan Sağlık Bakanı, okulların açılmasına 1 ay kalmışken istifa edip etmediği belli olmayan Milli Eğitim Bakanı… Kabine tel tel dökülüyor. Sorunun salt ‘kişiler’ ile değil sistem ile alâkalı olduğu da acı bir biçimde ispatlanıyor. Türk sağı, mevcut rejim ile kendi devlet mitosuna en büyük zararı verdi. ‘Devlet nerede’ sorusu belki de hiçbir zaman bu kadar çok sorulmamıştı. Halkın gösterdiği dayanışma demokratik bir dönüşüm beklentisinin tabanda ne denli güçlü olduğunu gözler önüne sermeye devam ediyor.”