Sağ yanağının biraz altından girip azı dişlerinin tümünü darmadağın edeceğimi, omurilik soğanını yivden aldığım ivmeyle içine burkup saniyeler içinde ense kökünden dışarı saçacağımı düşündükçe ete, kemiğe ve kana olan arzum coşuyordu

Yorgun mermi

TUNÇ KURT

Öfkemin çiçek açacağı an’ı bekledim uzun zaman. Sürgü çekilip namlunun soğuk koynuna uzandığımda varoluşum anlamlı hale geldi.

Onu tanımıyorum. Neden tabancanın ona doğrultulduğunu, neden hedef olduğunu bilmiyorum. Sahibimin onu seçmesinde haklı bir sebebi olduğundan şüphem yok. Her gün silahını parçalara ayırıp her parçayı özenle ve sevgiyle temizleyen, beni ve arkadaşlarımı tek sıraya dizip hayranlıkla seyreden sahibimin bir bildiği vardır. Onu düşman bellediyse artık benim için de bir düşmandır. Sebeplere ihtiyacım yok. Eşyanın doğasına itaat ederim. Sorgulamam. Binlerce mermi arasından seçilmiş olan ben, görevimi yapıp düşmanımın hayatının benimle son bulmasını istiyorum. Ölmesini uygun bulduysa sahibim, bu kutsal görev artık benim.

Tetiğin düşmesiyle içimdeki öfke alevlendi. Yivden aldığım güçle namlunun ağzından çıktığım anda gördüm onu. Beklediğimin aksine sıradan bir yüzü vardı. Ne bir katile ne hırsıza ne de bir tecavüzcüye benziyordu. Nerdeyse sahibime benziyordu bile diyebilirim. Bu sıradan yüz hevesimi kırmıyor. Geri dönüşü olmayan eylemin içindeyiz. Yüz ile buluşmak için mermi yolunu tırmanıyorum.

Sağ yanağının biraz altından girip azı dişlerinin tümünü darmadağın edeceğimi, omurilik soğanını yivden aldığım ivmeyle içine burkup saniyeler içinde ense kökünden dışarı saçacağımı düşündükçe ete, kemiğe ve kana olan arzum coşuyordu.
Şiddetli buluşmaya az kala yanağından 0,5 milyem saptığımı fark ettim. Artık hedefimin kulağını daha net görüyordum. O kıllı, kocaman kulağa şiddetle çarptım. Yarıp geçtiğim kulağın akıbetini bilmiyorum, patlamış bir balon gibi parçaları savruldu mu, yoksa arkamda mirasım bir delik olarak mı kaldı?

Hayal kırıklığım ve görevini yapamamış olmanın utancı ile yükseldim. Öfkemin azalması yakıcı bir keder. Gökyüzü ağır ve hüzünlü. Gücüm tükeniyor, takatim yok. Alçalıyorum, düşüşüm hikâyemin sonu olacak. Öldüremeyen bir merminin zavallı anlatısı. Düşüşümden aldığım hızla karşıma bakarak ilerliyorum. Görüyorum bir bir.

Uzamımda bir apartman,
bir balkon,
bir kız çocuğu,
küçük bir yüz,
pembe tombul bir yanak.