YSK Başkanı S. Güven, 6 Mayıs akşamı, “yargı süreci bitti” dedi. Bu beyan, şu çelişkili durumu içermekte; biri doğru, diğeri yanlış: Doğru: karar yargısal. Yanlış: Bitmedi; çünkü gerekçesiz, yargı kararları gerekçeli olarak verilir: “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” (Any., md.141/3). Anayasa md. 79’a göre, “seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları… kesin olarak karara […]

YSK Başkanı S. Güven, 6 Mayıs akşamı, “yargı süreci bitti” dedi.

Bu beyan, şu çelişkili durumu içermekte; biri doğru, diğeri yanlış:

Doğru: karar yargısal.

Yanlış: Bitmedi; çünkü gerekçesiz, yargı kararları gerekçeli olarak verilir: “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” (Any., md.141/3).

Anayasa md. 79’a göre, “seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları… kesin olarak karara bağlama” görevi ile yükümlü kılınan YSK, İBBB seçimlerini tek cümle ile iptal etti:

“a) Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaliyle yenilenmesine”, 4’e karşı 7 oy ile karar veren YSK, “gerekçesi bilahare gönderilecek” kaydını düşerek, ikili itirafta bulunuyor:

Doğrudan: Kararımı gerekçesiz verdim.

Örtülü: Kararım Anayasa’ya aykırı. Çünkü, yargısal nitelikteki bütün kararların gerekçeli olarak yazılmasını öngören Anayasa, hâkimlerin Anayasa’ya uygun karar vermesini (md.138/1) emrediyor.

YSK, ilkin; “kanuna aykırı oluşturulan sandık kurulları”nın kaç tane ve hangileri olduğunu, kanuna aykırı olarak nasıl oluşturulduğunu,

İkinci olarak; bu hususun “seçim sonucuna nasıl müessir” olduğunu, ortaya koymak durumunda idi.

Nihayet, sandık kurullarının oluşum tarzı sonuca etkili ise, bu etki, “aynı zarf” içine konulan diğer pusula için de geçerli olduğuna ve YSK, “seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları kesin karara bağlama” yetkisine (Any., md.79/2) sahip olduğuna göre, İstanbul yerel seçimlerini bütünüyle iptal etmeli idi.

MAZBATA İPTALİ

“b) İstanbul Büyükşehir Belediye Mazbatasının iptaline” de karar veren YSK, bu kararı hangi yasal yetkiye dayanarak verdiğini belirtmiyor.

Oysa 2972 Sayılı Kanun’un seçimlerin iptalini düzenleyen 25. maddesinin 2. fıkrasına göre; Bir seçim çevresinde yapılan seçimin, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde, o seçim çevresinde yeniden seçim yapılır. Ne bu fıkra da ne de bu kanunun diğer hükümlerinde seçim işlemleri nedeniyle iptal kararıyla birlikte seçilen kişinin tutanağının iptal edileceğine ilişkin bir düzenleme yok.

Seçim hukukunda seçilen kişinin tutanağı ancak seçilme yeterliliğini kaybetmesi durumunda iptal edilir. Seçim işlemleri nedeniyle seçimin iptalinde seçilen kişinin yenileme seçimi yapılana kadar cari görevlerini sürdürmesini engelleyen yasal bir düzenleme ve YSK kararı yok.

Hatta, 5393 sayılı Belediye Kanunu md. 44, belediye başkanlığında (ölüm ve istifa dışında) boşalma hallerini belirlediği (görev terki, seçilme yeterliliğini kaybetme, görevi sürdümesine engel sağlık sorunu, meclisin feshine neden olan eylem ve işlemlere katılma gibi) sınırlı sayıda nedenlerin ortaya çıkması dahi doğrudan etki doğurmamakta, bunlardan birinin meydana gelmesi durumunda İçişleri Bakanlığı’nın başvurusu üzerine Danıştay kararıyla başkanlık sıfatı sona ermekte.

İst. BB’de, bu haller veya seçilme yeterliliği sorunu bulunmadığına göre, 1 Nisan günü seçilen ve 17 Nisan günü mazbatasını alan İmamoğlu’nun 23 Haziran seçimlerine kadar görevine devam etmesinin önünde hukuken bir engel yok.

İçişleri Bakanlığı tarafından anılan kanunun 46. maddesindeki görevlendirme, sadece herhangi bir boşalmanın gerçekleşmesi ve Belediye Meclisi’nin de seçimle yeni bir başkan belirleyememesi durumuna özel olarak getirilmiş bir düzenleme. Bu itibarla, 23 Haziran 2019’a kadar valiye görevinin verilmesi de hukuka açık olarak aykırı.

SONUÇ OLARAK; gerekçesiz olduğundan (ve 3. gününde bile açıklanmadığından) YSK kararı, Anayasal açıdan sakat, hatta geçersiz. Mazbata iptaliyle İmamoğlu’nun başkanlıktan düşürülerek, yerine valinin “kayyum” olarak BB Başkanlığı’na atanması, Anayasa md.127 ve ilgili mevzuata aykırı.