Google Play Store
App Store

Esenyurt Küme Evler’deki konutları dere ıslahı nedeniyle yıkılanlar sokakta kaldı. Yurttaşlar, “Eski başkan gecekondularınız kötü deyip yenisini yaptı. Kâğıt üstende hakkımız yokmuş. 30 yıllık emeğimiz gitti” diyor.

Yuvaları bir gecede dağıldı
Fotoğraflar: BirGün

Birgül ÇAY

Esenyurt Battalgazi Mahallesi’nin üzeri dört gündür koyu bir toz bulutuyla kaplı. Art arda yıkılan binaların enkazı altında çamaşır makineleri, çekyatlar, bebek beşikleri, 30 yıllık emek kalmış.

Sadece insanlar mı? Mahallenin sakini olan kediler, tavuklar, horozlar, tavuklarda kalmış bu enkazın altında. Bir köpek yas tutar gibi bekliyor yıkıntıların başında. Bölgedeki 20’ye yakın konut dere ıslahı gerekçesiyle yıkıldı. Yaklaşık 60 konut daha yıkılabilir. Haramidere’nin iki yakasına uzanmış bu alan Kümeevler olarak biliniyor. Haramidere bir zamanlar Kıraç beldesi ile Esenyurt arasında doğal bir sınırdı.

Bu dere yatağına gecekondu yapanlar ise kentin en yoksulları. Mahallenin Esenyurt tarafında kalanlar zaman içerisinde tapu almış ama Kıraç tarafındakiler almamış. 2008’de Kıraç beldesi Esenyurt ilçesine bağlanınca bölgenin sakinleri için yeni bir süreç başlamış, Tebligatlarla başlayan bu süreçte son nokta bir sabah yıkım ekiplerinin mahalleye girişine dek sürmüş.

DARBE SANDIK

Halide Hanım o gün kapının hızla vurulmasına uyandığını söylüyor.  Ve bir şaşkınlık eylemiyle başlıyor sözüne. ‘Bir de kalktık ki, polisler, çelik kuvvetler, yunuslar, zabıta, helikopterler uçuyor.  Ha böyle nasıl tıklım tıklım ben böyle bir şey görmemiştim. Biraz sürdü baktım bu tarafa geldiler, Pat yatak odasına kadar girdiler.”

Olay sırasında evde olan kardeşi alıyor sözü; Sarı yelek giymişlerdi. İçeri girdiler. Kardeşim gitti yalvardı evimi yıkmayın diye. Kocası 20 sene önce ölmüş, kimsesi yok. Aslında o gün köyüme dönecektim, üstümüzde helikopter, kameralar yani ben bile bir şey ilk defa böyle gördüm. Bir darbede gördüm bir de pazartesi gördüm.

TÜM EVİ KOLİLERE SIĞDIRMIŞ

Halide Hanım şimdilik şanslı olanlardan, sağında ve solundaki barakalar mahkemelik olduğu için bir hafta süresi var, ya sonra? Sonrası için tüm evini kolilere yerleştirmiş çaresizce bekliyor. Etraftaki evler yıkıldığı için kendi evi de savunmasız hale gelmiş.

Hemen yan komşusu ise yaşlı bir kadının yıkım sırasında tartaklandığını, torunun ise dövüldüğünü ve polis tarafından götürüldüğünü söylüyor ve anlatıyor: “Binaları kedilerin üstüne, tavukların üstüne yıktılar. Hani böyle devlet mi olur, ben şaş kaldım. Eşyayı çıkartmak için zamanımız kalmadı. Her şeyimiz enkaz altında kaldı, çekyatlar, koltuklar, deprem gibi oldu.”

ŞAHİDİMİZ BU AĞAÇLAR

Hacı Musa “Biz 30 senedir burada oturuyoruz İşte bizim şahidimiz burada diktiğimiz ağaçlardır. Hepsi meyve veriyordu. Hepsini kökünden makinelerle kopardılar” diyor. Evet burada 30 yıldır bir hayat var, Çocuklar burada okula gidiyor. İşçiler buradan işe dağılıyor. Yoksullukla birleşmiş bu komşular, dayanışma ile ayakta duruyorlar.

Buradaki sakinlere şu anda Kayaşehir’deki KİPTAŞ konutlarına kiracı olarak çıkmaları öneriliyor. Taahhütnameler imzalatılıyor. Kiminle konuşsak duyduklarımız hep aynı “Kira ve aidat ödeyecek gücümüz olsa neden burada bir barakada oturalım?  Üstelik çocukların okulu, iş yeri servisleri başka bir sorun. Adeta bir eşya gibi bizi buradan alıp başka bir yere koyuyorlar.” Bölgedeki insanların yaşadıkları bu süreci Hacı Musa anlatıyor: 2008 yılında dönemi AKP’li Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu geldi. Bize “Evleriniz çarpuk çurpuk, sizi buradan çıkartıp, güzel ev yapacağım” dedi. Bizim eski yapıları yıktı bu evleri yaptı. Seçime 8 ay kala yıkım kararı çıktı. Kalktık İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gittik Dediler ki dönemin Esenyurt Belediyesi sizi kandırmış, bu yapıları belediye yaptığı için size para veremiyoruz."

∗∗∗

YURTTAŞA BARINMA İMKÂNI SAĞLANMALI

Esenyurt Kent Konseyi Planlı Kentleşme Çalışma Grubu’ndan Ali Caner Müngünoğul, yaşanan süreci şöyle özetledi: “Küme Evleri vatandaşların beyanına göre 2007 – 2008 tarihinde Esenyurt Belediyesi tarafından mevcut gecekondular yıkılarak yerine yapılmış.  Kanalizasyon, su, elektrik gibi hizmetleri Esenyurt Belediyesi, İSKİ ve elektrik kurumu tarafından sağlanmış. Emlak vergileri alınmış, belgeleri var. Fiilen gecekondu ıslahı yapılmış fakat 775 nolu Gecekondu Kanunu’nda belirtilen maddeler uygulanmamış. Mülkiyet hakları verilmemiş. İşgalci konumda bırakılmış ve kanundan kaynaklı haklarından mahrum edilmişler. Vatandaşlar yasal mevzuat açısından haklarını bilmediklerinden Esenyurt Belediyesi’ne güvenmiş. Her ne kadar yasal prosedürlere uygun yapılmamış olsa dahi burada yaşayan vatandaşların kanundan kaynaklı hakları var. Esenyurt Belediyesi kurumsal olarak bu hakları vermekle sorumlu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ise bütün bu süreçleri dikkate almadan ve kanundan kaynaklı haklarını vermeden, mevcut konutları yerine yeni konutları yapmadan yıkması kanunen ve vicdanen uygun değil.”

Süreci başından beri takip eden Esenyurt Kadın İletişim ve Dayanışma Ağı yetkilisi Avukat Duygu  Eroğlu şu görüşleri paylaştı: “Her insanın insani koşullarda bir yaşam sürme hakkı var. Bunu da sağlayacak olan kamu idaresi. Benim yetki alanımda değil diyerek ilgilenmem vesaire deme lüksü yok. Uygun görecekleri yeri tahsis etmek zorundalar. Bunların hiçbiri yapılmamış. Ne nakdi ne de ayni hiçbir yardım yapılmış. Ödenek de verilmemiş. Yönlendirildikleri Başakşehir’deki konutlar için kira kontratı ile tahliye taahhütnamesi imzalatmışlar. Okur yazar olmayanlar var neye imza attıklarını bilmiyorlar.

Çok ciddi hak ihlalleri söz konusu. Hem gecekondu yönetmeliğine ve yasasına hem de anayasaya aykırı. Evet ıslah önemli. Kentin dere yataklarının ıslahı ve sel baskınlarının önlenmesi önemli ama barınma imkanı da sunulmalı.”

Doktora çalışmasını Esenyurt üzerine yürüten Zelal Koç, “İBB bu yıkım kararıyla Esenyurt’un 35 yıllık kötü kentleşmesinin faturasını yoksul vatandaşlarımıza kesmiştir. Bu durumda, Esenyurt Belediyesi’nin de kendi halkını bu şekilde yapayalnız bırakması son derece üzücü bir durum” diye konuştu.