Anımsarsınız; bu başkanlık sistemi tartışılırken, ki her akşam birkaç kanalda aralarında epey “Prof.” da olan birkaç “derin hoca” gece yarılarına kadar tartışırlardı; doluya konulur almazdı, boşa konulur dolmazdı. Bizde yapılmaya çalışılan bir türlü denge ve denetleme mekanizmaları olan dünyadaki diğer örneklerine benzetilemezdi.

Sonunda çare bulundu; herhalde benzemeyecekti, benzememeliydi zaten, bizimki fevkaladenin fevkindeydi: Türk tipiydi!

Türk tipi başkanlık1. yılını doldurdu, orasından burasından dökülmeye başladı. Adalet, özgürlük, demokrasi gibi standartlar açısından bakarsanız pek dökülmeyen bir yeri de kalmadı.

Olsun, öyle de idare edebilirdik; ama sonunda başkanın seçilme çıtası da döküldü!

Yakın dönemde kamuoyu anketi yapan 6 farklı şirketin verilerinin ortalaması Cumhur İttifakı’nın oy oranının yüzde 50’nin altına düşerek 47,8 seviyesine geldiğini söylüyordu. O şirketlerden kimileri AKP oylarını yüzde 29.9 olarak ölçerken kimisi de yüzde 37.5 olarak ölçüyor.

Siz köşeyi okurken, AKP Kızılcahamam’da oturmuş bunları tartışıyor olacak. Mucidi oldukları Türk tipi başkanlığın aksadığı yönler neler? Sistem nasıl revize edilebilir?

Kızılcahamam’a gidilirken Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Devlet Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapmış ve de AKP’nin “akil adam”larından olan Faruk Çelik’in yüzde 40 önerisine kapıyı kapatır gibi oldu ama, siz bakmayın.

AKP iktidarı boyunca “asla olmaz” denilen şeyleri oldurma yöntemi bu “aç kapa yöntemi”ydi. Biri bir taş atar, başkaları çıkarır gibi yapar, derken…

Çelik, “Yüzde 50+1 Türkiye’yi yorar” dedi. Ortada zaten; yormak ne kelime, derman bırakmadı! Çelik’in önerdiği yormayacak yöntem “bazı ülkelerde var”mış!

Bazı ülkelerde var. Birinci turda yüzde 40 ve üzeri alan seçilir, olmazsa ikinci turda yüzde 50 artı 1 şeklinde formüllerin geliştirilmesinde yarar var.

Ben üç gündür o ülkeleri arıyorum. Siyaset bilimi alanında otorite olan hocalarıma da sordum, öyle bir ülke bulamadık. Hem seçim iki turlu olacak hem de birinci turda yüzde 40’la seçileceksin!

AKP bunu da yaparsa, işte o “en öz has Türk tipi” olur!

AKP’nin her konuda son sözü söyleyen genel başkanı Erdoğan’ın yüzde 40’a kapıyı kapattığına dair şeyler yazılsa da, pek yavaş kapattı biliyorsunuz. Estirilen rüzgarı dinleye dinleye… Önce “hazırlıklarımızı yaparız, konuşuruz” dedi, ardından “muhalefet getirirse değerlendirir, tartışırız” dedi.

İlk tepkisi; “Bu durum bir Anayasa değişikliği gerektiriyor. Dolayısıyla konuşma yeri Meclis’tir. Ön hazırlığımızı buraya getirebiliriz. Onun için iktidarıyla, muhalefetiyle el ele vererek bunu gerçekleştirebiliriz” şeklindeydi.

O anayasa değişikliği de mevcut kurallar çerçevesinde zor. Ama artık üniversite bile açacak kadar içine girdiğimiz Suriye’de zor değildi; Baba Esad öldüğünde yerine şimdiki başkan oğul Esad geçecekti ama anayasalarında cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az 40 yaş şartı vardı. Beşar Esad ise 34 yaşındaydı. O anayasal sınır 34’e indi ve oğul babasının ölümünden bir ay sonra başkan oldu!

Oluyor yani!

Son zamanlarda Batı medyasında sıklıkla “seçilmiş liderlerle demokrasiden uzaklaşmak” konulu analizler yayınlanıyor. Ülkelerini demokrasiden uzaklaştıran liderler arasında saydıkları hep tanıdık bildik isimler... Bir de o seçimin yüzde 40’la yapıldığını düşünün!

Umarım yüzde 40’ın saçmalığını tartışan muhalifler arasından, “Yüzde 50+1’i biz buluyoruz herhalde” diye heveslenip, parlamenter demokrasiye dönmekten vazgeçenler çıkmaz!