Hafta sonu TTB Merkez Konseyi’nden ve Ağrı Tabip Odası’ndan bizim Halis ve Heval, İnsan Hakları Derneği’nden (adaşım) Osman’la birlikte

Hafta sonu TTB Merkez Konseyi’nden ve Ağrı Tabip Odası’ndan bizim Halis ve Heval, İnsan Hakları Derneği’nden (adaşım) Osman’la birlikte toplu mezarları araştırmak için bölgedeydik.
Bölge tabip odalarının yöneticileri de katıldı… Bitlis, Mutki, Siirt, Batman, Diyarbakır, Kozluk, Hazro ve Silvan’a gittik.
Kayıp yakınlarıyla, görgü tanıklarıyla, insan hakları aktivistleriyle görüştük.
Biri daha önce köylüler tarafından, ikisi bu yakınlarda adli mercilerce açılmış, üçü henüz açılmamış, bir diğeri kırsal alanda “doğal halinde” yedi toplu mezarı ziyaret ettik.
Bir bölümü dünkü BirGün’de yer aldı… Pazartesi günü TTB’de bir basın açıklaması yaptık… Bizim İnceleme Heyeti’nin ilk değerlendirmelerini paylaştık.
Aslında bugün kişisel gözlemlerimi yazmaktı niyetim.
Ve fakat yollarda geçen dört günün yorgunluğu ve görgü tanıklığının getirdiği karmaşık duygular izin vermedi, toparlayamadım.
Bugün için TTB’nin “Türkiye, Büyük Çaplı Bir ‘Toplu Mezarlar’ Gerçekliğiyle Yüz Yüzedir” başlıklı açıklamadan aktarayım…
Yazı işlerimizden aldığım müsaadeyle yarın devam ederim, müsaadenizle.
***
“* Şu ana kadar 1.469 kişiye ait kemiklerin bulunduğu 114 toplu mezarın tespit edildiği; açılan 26 toplu mezarda 171 kişinin kemiklerine rastlandığı bildirilmekle birlikte olayın gerçek boyutları çok daha büyüktür. Hakkari’den Tunceli’ye kadar çok geniş bir coğrafya’da yüzlerce toplu mezarda gömülü kimliği belirsiz binlerce ceset söz konusudur.
* Toplu mezarların şehir merkezlerinden, yol kenarlarından, çöplüklerden kırsal alana kadar değişik bölgelerde mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
*  … otopsi işlemi tamamlanan kimsesiz cesetlerin kimliklerinin belirlenebilmesi için öngörülen on beş günlük “teşhir süresi”nin uzun yıllardır süren çatışmalarda öldürülenler için uygulanmaması, ailelere cenazeleri teşhis etme ve teslim alma imkânı verilmemesi; cesetlerin toplu bir şekilde ve hızla gömülmesi, işlenen faili meçhul cinayetler olayın vahim boyutlara ulaşmasına yol açmıştır.
* Hayatını kaybedenlerin cenazelerinin ailelerine verilmemesi, … ailelere “veda hakkı”nın tanınmaması kronik bir travmaya yol açmakta ve acıları arttırmaktadır.
* … aileler, toplu mezarların bir an önce açılması ve … cenazelerin kendilerine teslim edilmesini istemektedir.
* Şimdiye kadar açılan mezarlarda Minnnesota Otopsi Protokolü’ne uyulmaması, gerekli özenin gösterilmemesi, kepçe, dozer kullanılması, toplu mezar açma ve kimliklendirme tekniklerinin uygulanmaması; gerçeklerin ortaya çıkartılması yerine kanıtların yok edilmesi endişesi doğurmaktadır.
*Kimliklendirme, DNA analizi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilen dosyaların, aradan geçen uzun sürelere rağmen sonuçlandırılmaması, kayıp yakınlarını endişelendirmekte, tepkilere neden olmaktadır.
***
Sonuç itibariyle;
Türkiye bugün, tarihi boyunca karşılaşmadığı, ancak benzerlerine başka bazı ülkelerde rastlanan, büyük çaplı bir “Toplu Mezarlar” gerçekliğiyle yüz yüzedir.
Bu gerçeklikle ciddiyetle yüzleşilmesi; toplu mezar iddialarının, konunun gerektirdiği özenle araştırılması, gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların yargılanması ve cenazelerin ailelerine teslim edilmesi ailelerin üzüntülerinin azaltılmasının yanı sıra Kürt sorununun barışcıl çözümüne de önemli katkı sağlayacaktır.”