Google Play Store
App Store

Yüzünde farklılık olan bireylerin yaşadığı güçlükleri doktora tezine konu edinen Dr. Özer, “Ayrımcılıkla mücadele etmeleri için yasalarla güçlendirmeliler” dedi.

Yüzüm farklı, ben değil
Sosyolog Nur Özer

Tuğçe ÇELİK

Yüzünde farklılıklar olan bireylerin yaşadığı zorluklar, zorbalıklar, başa çıkma yöntemleri bir doktora tezine konu oldu. Beykent Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Nur Özer çalışmasında yüzünde sakatlık olan 20 katılımcıyla derinlemesine görüşmeler yaptı.

Özer “Yüzünde Farklı Olmanın Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi: David Le Breton’un Yüz Teorisi Kapsamında Niteliksel Bir Çalışma” başlıklı tez, ‘Görülme üzerine kurulu olan yüzdeki bir farklılık nasıl deneyimlenir?’ sorusunun peşine düşerek toplumsal bir soruna dikkat çekmeye çalıştı.

KISIRDÖNGÜ İÇİNDELER

“Yüzlerinde farklılık olan kişilerin, farklılıklarına dair herhangi bir yasal hakkı yoktur. Onların uğradığı ayrımcılık görünmezdir” diyen sosyolog Özer, araştırmasının sonuçlarını anlattı: “Yüzlerinde sakatlık taşıyan kişiler, eğitim ve iş yaşamlarında ya da tedaviye erişimde ciddi zorluklar yaşadıklarını söyleyen Özer, şöyle konuştu: “Bu kişiler sosyal destekten mahrum kalıyor. Tüm tedavileri “estetik operasyon” adı altında gerçekleştiriliyor. Bunlar da ödenmesi güç paralar anlamına geliyor. Hâliyle gelir kaynaklarının büyük kısmını tedavi için kullanıyorlar. Eğitim süreçlerinden itibaren de maddi kaynaklarda yetersizlik yaşıyorlar. Bu durumların hepsi birbirine bağlı. Yani gerekli eğitimi alacak maddi yetersizlikler, beraberinde para getirecek meslekleri kazanmayı zorlaştırıyor ve yoksulluğu ortaya çıkarıyor. Özetle bu bireyler sakatlık ve yoksulluk döngüsüne giriyorlar.”

AKTİF BİR YAŞAM İSTİYORLAR

Bu kişilerin bağımlı bir ömür yerine aktif olarak yaşama katılabildikleri, kendi ayakları üzerinde durabildikleri bir hayat istediklerini savunan Özer sözlerini şöyle sürdürdü: Eğitim ve istihdamda eşit haklara sahip değiller. Okullarda yaşanan zorbalıklar, iş bulmadaki güçlükler gibi birçok mücadele alanı için tek bir çözüm üretmek mümkün değil. İlk olarak bireysel desteğin ve güçlenmenin sağlanması gerekir. Bu psikolojik destekle hem de kendi kurdukları dayanışma gruplarıyla mümkün. Böylelikle, olumsuz deneyimlerle başa çıkmanın yollarını öğrenilebilirler.

∗∗

ÖZGEÇMİŞLERDE FOTOĞRAFTAN VAZGEÇİLMELİ

Okullarda yüz farklılığı ile ilgili farkındalık çalışmalarının yapılmasının önemli olduğunu savunan Dr. Özer, “Empati, çeşitliliğe saygı ve çeşitliliği kabul etme gibi konular okullarda daha yoğun tartışılmalı. Bu akran zorbalığının da önüne geçmeye yardımcı olacak. Onların haklarını, istihdamı kapsayıcı hale getirecek ve ayrımcılıklarla mücadele edebilecek yasalarla güçlendirilmeli. Özgeçmişlere konulan vesikalık fotoğraflar, ayrımcılığı yeniden üretir. Kişilerin tecrübeleri, görsellerinin arkasında kaybolur. Fotoğraf istenmemeli. Yüzümle Mutluyum Derneği’nin başlattığı çalışma gibi örnekler artırılmalı.