YZ kontrolünde demokrasi
Sosyal medyanın patlama yaşadığı 2007 yılından bu yana YZ baskısı altındayız. Günümüzde “ya bir gün YZ insan gücünün önüne geçerse” endişesi yaşanmakta.

Biz insanlar (homo sapiens) var olan canlılar dünyasındaki en zeki yaratığız. Bu yadsınamaz bir gerçek. Yüzbinlerce yıllık evrim bizi bu duruma getirdi ve diğer tüm canlıları zekâmız ve akıl yürütmemiz sayesinde kontrol altında tutabiliyoruz. Doğal zekâmız bizi gözlemlenebilir evrenin en tepesine oturttu. Ya da biz öyle sanıyoruz.
Bu zekâmız ile doğal olmayan yapay zekâyı yapmayı başardık sonunda. Doğal zekâya sahip bir canlı olarak, canlı olmayan dijital yapay zekâ ürettik. Dünün ya da bu haftanın haberi değil, yıllardır araştırmaları yapılan ve 1956’da kavramsallaştırılan bir olgu bu. Son 20 yıldır ciddi şekilde gelişen bilgisayar donanımları sayesinde gerçeğe döndü bu da. Teknik anlamda konudan biraz daha uzak kişiler “YZ işimizi alacak mı” ya da “YZ bizi kontrol edecek mi” ve “YZ insanlığın sonunu getirecek mi” soruları ile boğuşmakta, haber programları da zamanlarını doldurmak için yaptıkları programlarda YZ’nin ne kadar yıkıcı olduğunu sansasyonel haberler ile bizlere duyurmakta. Ancak şu var. Biz aslında yıllardır yapay zekâ sistemleri tarafından yönetilmekteyiz. Ufak bir fark ile. Dijital yapay zekâ değil analog yapay zekâlar tarafından yönetilmekteyiz zaten.
Günümüzdeki dijital yapay zekâyı “bizim yerimize karar verip uygulayan” ya da “bizim ne yapmamız/ne karar vermemiz gerektiğini söyleyen” bir sistem olarak görürsek, analog yapay zekâ ile yaşamaya alışmış olan insanlık yeni dünyaya alışmakta tahmin edildiği kadar zorlanmayacaktır kanımca. Analog yapay zekâ derken yönetim biçimlerinden ve uymamız gereken kurallardan bahsediyorum. Buna demokrasi de dahil. Başkan var, bakanlıklarımız var, kurallarımız var, yasalarımız var, seçimler yapılıyor, anayasamız var. Hepsinin de amacı “toplum iyiliğimiz”. Bizim adımıza bizim için ve bize rağmen kurallar bütünü içinde yaşıyoruz. Bu kurallar da seçtiğimiz kişiler tarafından oluşturuluyor. Görüşüme göre demokrasi de bir yapay zekâ. Biz yaptık ve oldu.
Ya da çalıştığımız şirketleri düşünün. Finans, insan kaynakları, yönetim, satış bölümleri var. Bunların kuralları var. Amaçları geliri arttırmak, varlıkları maksimize etmek, kârlılığı arttırmak. Şirketler de analog yapay zekâ diye adlandırılabilir bu durumda. Belli amaçları var, talepleri belli kurallar çerçevesinde istenilen şekilde işliyorlar ve bir çıktı oluşturuyorlar. Hatta zaman zaman demokrasiyi övecek şekilde ve ona destek olacak şekilde iş üretebiliyorlar. Çoğu ülkede olduğu gibi bizde de tabi ki şirketler demokrasinin üzerinde bir role sahip. Onların istekleri halkın isteklerinin çok önünde yönetim açısından. Onların istekleri ve talepleri çok daha önemli olabiliyor.
Evrim tarihine bakarsak, biz insanlar zekiyiz. Akıl yürütüp mantıklı kararlar verip kendimiz veya kabilemiz için iyi ve daha kârlı olanı yapabiliyorduk. Sonra yönetim biçimleri oluşturduk. Karıncalar kadar olamasa da ineklerden daha iyiydik sonuçta. Yaşamlarımız ile ilgili stratejik kararları başka bir kuruma devrettik. Tekil kararlar almak yerine grup yararına kararları verebilecek sistemlere geçtik. İmparatorluk, sultanlık, diktatörlük ve tek adamlık sonunda demokrasiye ulaştık. Unuttuğumuz veya çok da üzerinde düşünmediğimiz şey, her birisinin analog bir yapay zekâ olduğu. Sonrasında bahsettiğimiz şirketler ortaya çıktı. Onlar demokrasiye yön verebilecek parasal güce sahipti ve bunu yaptılar. İnsanları (halkı) demokrasi, demokrasiyi de şirketler yönetiyordu artık. Yapay zekânın babası sayılan Geoffrey Hinton “Daha düşük zekâdaki bir şeyin kontrol edebildiği yüksek zekâlı bir şey çok azdır” derken bu günlerden bahsetmiş olmalı. İnsanları yönetim biçimi, yönetim biçimini şirketler kontrol ediyor şu anda ve hepsi analog yapay zekâ. Şimdi de yapay bir zekâ oluşturup kontrolü onun eline veriyoruz.
Sosyal medyanın patlamaya başladığı 2007 yılından bu yana YZ baskısı altındayız. Günümüzde “ya bir gün YZ insan gücünün önüne geçerse” endişesi yaşanmakta. En büyük endişe işlerimiz ne olacak ama bu da cevabı en belli sorulardan. Daha önceki yazılarda bahsettiğim gibi, YZ’den en fazla fayda gören kişi işini koruyacak. Diğerleri elenecek. Bu net. YZ güçlü değil. Bizler çok zayıfız. Evrimsel gelişmelere dayalı o kadar çok zayıflığımız var ve YZ bunu o kadar iyi kullanıyor ki elimiz kolumuz bağlanmış durumda. Artık YZ sizin neyi takip ettiğinizi, neyi sevdiğinizi en yakın arkadaşınızdan daha iyi biliyor. Tristan Harris bir konuşmasında “İnsanlar yapay zekânın insanlığın akıl gücünü ne zaman geçeceği konusunda endişeli, oysa insanlığın zayıflığını ne zaman geçeceğinden endişelenmeli” demişti. Bu çizgi çoktan geçildi. YZ artık bizim zayıflığımızı (takip bağımlılığımız, sosyal medya varlığımızın devamlılığı gibi) çok iyi biliyor. Demokrasi ya da demokrasiyi yöneten şirketler olsun bunların hepsinin üzerine yapay zekâ geliyor artık.
Hepimize geçmiş olsun, ayakta kalabilenlere iyi haftalar olsun.