Bu gençlerin önceki kuşaklardan önemli bir farkı da çalışma hayatıyla kurdukları ilişki. Önceki dönemlerin hiçbirinde Türkiye böylesi işçileşmemişti

Z Türkiye’si

Ozan Gündoğdu

2000 sonrası Türkiye’de doğan gençlerin diğer yaş gruplarından farkı sadece yaşları değil, Z kuşağı olarak tanımlanan bu gençler AKP’den başka bir partinin iktidarda olduğunu da görmedi. Peki nüfusun ne kadarı 2000’den sonra doğdu? Yıllar geçtikçe elbette bu sayı da artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2000 ile 2019 arasında toplam 26 milyon bebek dünyaya geldi. Kabaca ülkede her 3 kişiden biri AKP’den başka bir partinin iktidar olduğu dönemde yaşamadı.

2019 sonu itibariyle tam 2 milyon 547 bin genç ise 17 ve 18 yaşını doldurdu. Bu da bu gençlerin önümüzdeki seçimde ilk kez oy kullanacağı anlamına geliyor. Buna 19 ve 20 yaşlarındaki gençler de eklendiğinde seçmenlerin içinde 10 puanlık bir oy diliminin Z kuşağından olduğunu söylemek mümkün ki bu da tüm dengeleri değiştirebiliyor.

Bu gençlerin önceki kuşaklardan önemli bir farkı da çalışma hayatıyla kurdukları ilişki. Önceki dönemlerin hiç birinde Türkiye böylesi işçileşmemişti. 1990 verilerine göre çalışma hayatındaki her 100 kişiden sadece 39’u ücretli olarak çalışıyordu. Başka bir ifadeyle bir patronun nam ve hesabına emeğini kiralayıp karşılığında maaş veya yevmiye geliri elde ediyordu.

1990 yılı verileri önemli. Zira bugün Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerin anne ve babalarının iş hayatına girdiği yıllarda Türkiye’nin çalışma hayatının iyi bir örneklemini sunuyor. Öte yandan 2020 yılında iş hayatına giren bir genç yüksek olasılıkla geçimini “işçi” olarak sürdürecek. Güncel verilere göre çalışma hayatındaki her 100 kişiden artık 70’i ücretli olarak çalışıyor. Türkiye geçmiştekinden çok daha fazla patron-işçi ilişkisini deneyimliyor.

İşçilik/ücretlilik oranının 30 yılda yüzde 39’dan yüzde 70’e yükselmesinin altında yatan temel neden ise kente göç. Aynı zamanda AKP’nin de oy tabanının oluşturan taşradan merkeze göç eden milyonlar kentte esanf veya işçi oldular. Z kuşağının anne ve babalarının doğum tarihi kabaca 1970 olarak kabul edilirse o yıl ülkede yaşayan her 100 kişiden 64’ü köylerde ikamet ediyordu. Z kuşağının doğum yılı olan 2000’de ise bu sayı 35’e geriledi. Ülke nüfusu 1980 yılının 2 katı ancak 2020’de köyde yaşayan nüfus 1980’dekinden daha az. Bu gerçek aynı zamanda toprağa bağlı üretim ilişkilerinin doğurduğu toplumsal yapının da çözüldüğünü gösteriyor. Geniş aile içindeki bağlar metropole göçle beraber gevşiyor, din yeni bir biçim kazanıyor. Ailelerin aksine Z kuşağı üyeleri köyde değil kentte doğup büyüyorlar. Bu durum internetin de gençlerin hayatına girmesiyle gençlerin farklı kültürlerle kurduğu dialogda kasabalı üst kuşağa göre çok daha toleranslı olmasına imkân veriyor.