15 Temmuz gecesini düşündükçe nasıl bir kâbus yaşadığımızı kendimize bile tam olarak açıklayamadığımızı görüyorum.

Sanki insanlar o geceyi hatırlamaktan korkuyor!..

• • •

Oysa yaşanan o anları unutmak mümkün değil!.

Eminim ki aradan çok uzun zaman geçse de; o vahşetin yurttaşlarımızda özellikle, çocuklar ve gençlerimizde bırakacağı travma geçmeyecek...

Hele benim gibi o akşam helikopterlerden açılan ateşin, binalardan atılan mermilerin cehenneme çevirdiği yolun ortasında kalmışsanız, ateş altında kalan insanların can havliyle korunmaya çalışmalarına şahit olmuşsanız, hele kan revan içinde kalan bir yurttaşımızı hastaneye yetiştirmeye çalışırken, uçaklarla bombalanan Meclis’in ateş topuna dönüşen halini yakından görmüşseniz, yaşanan dehşetin boyutunu bilirsiniz. Kelimelerle anlatılamayacak duyguları yaşarsınız!..

• • •

FETÖ’cüler o gece, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışıyorlardı!..

Onlar “darbe girişiminde” bulunmuyorlardı, onlar, insanları ve kurumları yok etmek adına katliam yapıyorlardı!..

Sanki insan değillerdi, biat ettikleri FETO’nun talimatına kitlenmiş, adeta birer canavar olmuşlardı!..

Demokrasiyi korumak için bedenini ortaya koyan yurttaşların acılar içinde kıvranışını, TBMM’nin bombalanışını hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Ankara’nın üzerinde uçan sanki düşman uçaklarıydı. Attıkları her bomba sonrası insanların haykırışları hala kulaklarımda çınlıyor.

Yaşadığımız felaketin büyüklüğünü acaba tam olarak anladık mı?!.

• • •

Ben 12 Eylül Darbesi olduğu gün Ankara’daydım.

Sokağa çıkma yasağının kaldırılması sonrası insanların nasıl mutlu bir şekilde ortalıklarda dolaştığını, darbeci faşistlere nasıl destek verdiklerini görmüştüm...

Ama daha sonra, yaşananlarını yakından gören ve yaptıkları insanlık dışı uygulamalarla mücadele eden biri olarak diyorum ki, darbeciyle mücadele sadece hukuk içinde kalarak yapılır...

• • •

Cumhuriyete, insanlığa, özgürlüklere, demokrasi ve de hukuka karşı olanların yaptıkları darbeler birilerine hizmet eder hale getirirse biliniz ki insanlığı çürümeye terk ediyorsunuz...

• • •

Bu felaketi defalarca yaşayan halkımız büyük bir bilinçle 15 Temmuz gecesi sokağa çıktı. Geçmişi bir daha yaşamak istemedi. Çünkü çektikleri acıyla insanlar bilinçlenmişti.

Yaşanan en vahşi darbe girişimine karşı durdu.

FETÖ’cülerin önüne yatan ve de darbeyi engelleyen yurttaşlar, geçmişte darbeleri yaşayan, o dayanılmaz zulümleri görenlerin ya çocukları, ya da faşist dönemlerde mağdur edilmişlerin yakınlarıydı…

Darbenin demokrasiye, hak ve özgürlüklere verdiği zararı görenlerdi.

Eşitliği ortadan kaldıran, emeklerini sömüren, insanlıkları unutturan bir düzeni tekrar yaşamak istemeyenlerdi!...

Yani darbeyi durduran İslam değildi.

Geçmişi hatırlayan insanlardı.

Alanlara gelen insanlara müftülerin yaptığı konuşmalarda darbeyi “İslam’ın gücü durdurdu” propagandası yapılıyor.

Sokaklarda “şeriat isteyen, cihat ilan edenlerden” geçilmiyor.

Bizzat kamu görevlilerinin okuduğu ilahilerle sabahlara kadar insanlar tutuluyor. Apaçık din istismarı yapılıyor.

İşin ilginç yanı bunları yapan iktidar iki sene öncesine kadar FETÖ’cüleri devlete yerleştiren tek güçtü.

Ne istediniz de vermedik diyerek bu ortaklığı açıklıyordu!..

Sahi FETÖ’cüler ne istediler de AKP vermedi? Bizim başımıza bu işler geldi…

Vermedikleri nedeniyle yüzlerce insan öldü. Binlerce yurttaşımız yaralandı…

• • •

AKP darbeyi bile istismar ediyor.

Uçakların uçmasının hemen sonrasında halk sokağa dökülmüştü.

Milletvekilleri Meclis’e gitmişti.

Yani RTE alanlara çıkın çağrısından çok önce, darbeye karşı olanlar tankların önündeydi.

Bu gerçeğin bilinmesine rağmen günlerdir RTE’nin kurtarıcılığı konuşuluyor.

Darbenin kendileri için yapıldığını söylemeye çalışıyorlar...

O gün haber alamadık diyenler, her biri bir yerde saklananlar, darbe mağduriyetinden kahraman olmak istiyor. Halkı türlü vaatlerle topluyor arkalarındaymış gibi göstermeye çalışıyor!..

Şimdi ise AKP’li belediyelerin eliyle zorlanan, meydanlara taşınan kalabalıklar, doğal olarak büyük bir faciadan kurtulmanın sevinciyle, önünü arkasını düşünmeden, büyük bir hevesle o meydanları günlerce boş bırakmıyorlar.

Günlerdir dualarla, ilahilerle gece yarısı talimatlarıyla kalabalıklar ortada tutuluyor. Darbe girişimi bitmedi diyerek insanları topluyorlar...

Darbeyi enişteden duyanlar, darbe girişiminin bitmediğini nasıl biliyorlar?..

Amacın atılacak bir sonraki adım için bu heyecanlı toplulukları diri tutmak.

Çıkarları adına meydanları kullandıkları belli.

• • •

Örnek vermek isterim. Darbe girişimi doğrudan TBMM’yi hedeflediği biliniyor.

Neden TBMM önünde değil de Kısıklı’da RTE’nin evinin önünde insanlar toplanıyor.

Neden RTE’nin evi korunuyor da TBMM korunmuyor?..

• • •

Hukuk devleti olmaktan çıkaracak olan OHAL’in hemen kabul edilmesi de toplum için ayrı bir tehlike!..

OHAL’in gücünü iki gün içinde gördük...

Yeni bir ayrışma yöntemi olarak kullanılma olasılığını göz ardı etmeyin…

• • •

CHP 24 Temmuz da Taksim’de muhteşem bir miting yaptı.

Sadece ülkesini düşünen laik demokratik Cumhuriyete bağlı, eşitlik, özgürlük ve adaletten yana olanlar DİSK’İ, TESK’İ, TBB, TMMOB, TTB, Halkevleri, Haziran Hareketi’yle birlikte yüz binlerce insan Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün resimleriyle “özgürlük ve demokrasinin “meydanı Taksim’i doldurdular...

Muhteşem bir toplantı oldu.

• • •

Ama dün CHP adına bu büyü bozuldu. RTE davetlisi olarak yalnızca Kaçak Saray’a Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin gitmesi yanlıştı.

Evet, RTE ile bu kritik günlerde konuşma yapılabilir. Ancak yeri hakkında 33 dava olan ve kaçak olduğu bilinen, hakkında türlü şaibe olan yere değil, FETÖ’cü darbecilerin doğrudan hedef aldığı ve tarihin ilk kez bombalanan parlamenter demokrasinin mekanı olan “Gazi Meclis’te”, grubu olan tüm siyasi parti başkanlarıyla toplanılabilirdi.

CHP buna dikkat etmeliydi.

• • •

Darbe girişimi bir katliamdı. Bu katliamı durduran laik demokratik Cumhuriyete inan halktır... İslam’ın değil, demokrasiye inananların zaferidir!..