Memleket bilimle, fenle, akılla, araştırma ile rasyonel düşünce ile radyasyonla uzayla olan imtihanından hep çakmış bulunduğundan böyle bir laf vardı. Soğuk savaşın en afilli günleri de, dünya devletleri uzay rekabeti üzerinden meydan okuyordu biribirine. SSCB uzaya “adam” göndermiş, ABD, Ay'a “adam” göndererek “bir insan için küçük fekat insanlık için büyük bir adım” diye yanıt vermişti. Yurdum insanının bu yarıştan çıkardığı netice de bu olmuştu. “Eller aya biz yaya”
Eller aya biz yaya devrini kapattığımız(!) şu günlerde, “Allah biliyormuş da vermiyormuş arkadaş!” diye başka bir sözünü daha var hatırlanası yurdum insanının. Hani bir de “görmediğin bir oğlu oldu tuttu bi tarafını kopardı” diye bir
başkası. Hah! Bu son iki sözü işte ben devletimizin ve devletlülerimizin ODTÜ’ye teşrifleri sırasında hatırlıyorum nedense!
 Göktürk 2’yi taa Çin’den uzaya yollayacağız. İkisi olduğuna göre,  Göktürk 1 nerede peki? O uzay boşluğunda kayboldu!  Neden bizde uydu fırlatılamıyor? Tısss! Sorma! Ne işe yarayacak bu Göktürk 2 ? “Rasat'tan daha ileri teknolojiye ve imkanlara sahip bir uydu olarak keşif ve gözetleme yapacak, çevre ve şehircilik hizmetlerine katkı sağlayacak, doğal afetlerle mücadele, tarım, haritacılık gibi alanlarda ihtiyaçları karşılayacak” El tercüme: bundan sonra nerede bir yeşil alan varsa daha kolay keşfedecekler yani. Haydi oraya beton bloklar. Bir dere yatağı falan varsa uzaydan görünen tercihan kelepir, TOKİ oraya da konut yapacak. Tarım alanlarını tepeden planlayıp daha kolay çalacaklar çiftçinin cebindeki üç kuruşu. Orman yangınları belki bundan sonra daha otel yapılası yerlerde çıkar kimbilir? Ha bir de TSK’ya 2,5 metre çözünürlüğü olan görüntüler gönderecek bu uydu. Yani Roboski’deki gibi gözünün içine bakıla bakıla vurulacak Kürtler!
Önyargılısın, teknolojiye karşı mısın?, gericisin! derseniz ben de 105 araçlık konvoy, 20 zırhlı araç, 8 TOMA, 2500 kadar polis, bilmem ne kadar ses ve gaz bombası ve şüphesiz bunları yöneten kuş kadar beyinle ODTÜ’ye çıkartma yapanlara bir bakın derim. Bu zihniyetin elinin altındaki herhangi bir teknolojik gelişme insana doğaya herhangi birşeye fayda sağlayabilir mi sizce? Gaz bombasının kapsüllerini hedef gözeterek gencecik insanların üzerine fırlatan, bunu düşünebilen, teknolojiden bunu çıkarıp bunu akıl eden bu sürüden bir hayır bekleyeniniz mi var?
Sevgili başbakanları kampüsten ayrıldıktan saatler sonra-gerek kurgu gerek derinliği ile aklıma getirdiği için söyleyeyim- kutsal damanacanasına dokunulmuş itmen hesabı öğrenci dövmek için pusuya yatmak hangi insanlık ve nasıl bir akıl işi? "Yıllar yılı diğer devletler, medeniyetler karşısında bizde maalesef ezik nesiller yetiştirilmek istendi.” diye komplo teorilerine takla attırırken öğrencilerin kafasını gerçekten ezmeye kalkmak cinliğinin peşinde ben mi koşuyorum en bir mürteci olarak? Madem açtık ecdad-mürteci faslını taa Göktürkler’den, aşağı kalmayıp başbakanımızın en sevdiği şairden zalimi mazlumu irticayı yerine yerleştirip bitirelim yazımızı, ODTÜ de olan bitene bakarak: “Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu....İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?”