Fizikçilerin zamana bakışı felsefecilerden farklı. Felsefeciler zamana epistemolojik, ontolojik ve teolojik açıdan bakarken, fizikçiler zamanı gerçek olarak görürler. Zaman kavramını doğayı açıklamada kullanırlar.

Zaman dediğin nedir ki?
Fotoğraf: Unsplash

Prof. Dr. Sertaç ÖZTÜRK

Geleceğe Dönüş, Terminatör, 12 Maymun filmlerini duyduğunuzda aklınıza gelen şey zamanda yolculuktur. “Ah, keşke zamanda yolculuk yapabilsek!” dersiniz. Geçmişe gidip hataları düzeltmek hataların getireceği şeyler ile yüzleşmekten, geçmişteki mutlulukları tekrar yaşamak yenileri için emek harcamaktan daha kolay gelir belki de. Peki, nedir tam olarak zaman? Gerçek bir olgu mu, yoksa sadece bir illüzyon mu? Zamanda yolculuk mümkün mü?

ZAMAN BİR DENEYİM FORMUDUR

Zamanın ve mahiyetinin ne olduğu sorusu binlerce yıldır en parlak beyinleri peşinden sürüklemiş ve doğasına ait birçok görüş ortaya atılmıştır. Örneğin Platon’un diyaloglarında Timaios, zamanı güneşin, ayın ve yıldızların hareketleri ile özdeştirmiş ve bu göksel cisimlerin yörüngelerindeki hareketlerine son verince zamanın da sona ereceğini söylemiştir. Antik çağlarda zamanı değişim ile özdeşleştirmek genel bir kanıydı. Değişimin ve hareketin olmadığını savunan Elealılara ve en büyük temsilcilerinden Parmenides’e göre zaman sadece bir yanılsamadır. Zamanın salt bir öznel durum olduğuna ve gerçeklikte hiçbir şeyin ona karşılık gelmediğine inanan bu düşünceye idealizm denir. Parmenides’e göre gerçek olan bir şey varsa o da şimdidir. Geçmiş ve gelecek yoktur ve gerçek olamaz. Dolayısıyla bunlar arasında bir geçişten söz edilemez. Geçiş yoksa değişim de yoktur ve dolayısıyla zaman da yoktur. Aristoteles bu konuda farklı düşünür. Zaman ona göre önceye ve sonraya istinaden değişim sayısıdır. Sonsuzluk kavramında olduğu gibi zaman gerçekten doğanın bir parçası olmayıp, doğayla ilgili gerçek şeyleri tanımlayan bir tür sistemdir. Kant’a göre ise zaman gerçek dünyanın bir özelliği değil, duyusal deneyimin bir formudur. Olayların zamanda sıralanışı zihnin deneyime kendi düzenini dayatması ile ortaya çıkmaktadır. Yani zaman bir deneyim formudur.

‘NEDİR’ SORUSUNDAN ZİYADE ‘NASILDIR’

Fizikçilerin zamana bakışı ise felsefecilerden farklıdır. Felsefeciler zamana epistemolojik, ontolojik ve teolojik açıdan bakarken, fizikçiler zamanı gerçek olarak görürler. Algılarımızın sunduğu zaman kavramını felsefi açıdan sorgulamadan doğayı açıklamak için kullanırlar. “Zaman nedir?” sorusundan daha ziyade “Zaman nasıldır?” sorusu fizikçileri ilgilendirir. Zamanı gerçek olarak kabul eden ilk kişi Newton’dur. Çünkü mutlak ve gerçek zaman, doğayı tam anlamıyla açıklayacak evrensel fizik yasalarına izin verir ve zamanı mutlak ve gerçek kabul ederek ortaya koyduğu hareket yasaları ile evrene bakışımızda büyük bir devrim yapmıştır. Newton’un modern fiziğin başlangıcı sayılan “Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri” kitabının yayımlanmasında tam 218 yıl sonra Einstein Özel Görelilik Kuramı ile zamana bakışımızı tamamen değiştirir. Einstein özel görelilik kuramında iki temel varsayım ortaya sürer: Fizik yasaları bütün eylemsiz referans sistemleri (yani ivmesiz) için aynıdır ve ışık hızı gözlemciden bağımsız olarak sabittir ve aşılamaz. Bunlardan yola çıkarak Einstein zamanın her bir gözlemci için farklı olduğu sonucuna ulaştı. Newton fiziğinden her saat için zaman aynı iken, görelilik kuramından bütün saatlerdeki zaman farklıdır. Mutlak zaman ve uzay yoktur ve yüksek hızlarda zaman daha yavaş akar. Örneğin 10 ışık yılı uzaktaki bir gezegene gitmek için ışık hızının yüzde sekseni bir hızla hareket eden bir uzay gemisine bindiğinizi düşünün. O gezegene gidip geri döndüğünüzde sizin için geçen zaman 15 yıl iken, dünyada sizi yolcu eden kardeşinizin ömründen 25 yıl geçmiştir. Sizden daha genç olarak bıraktığınız kardeşiniz, döndüğünüzde sizden daha yaşlıdır. Işık hızına ne kadar çok yaklaşırsanız zaman sizin için daha yavaş geçer. Aynı yolculuğu ışık hızının yüzde 99,9999’u ile yapsaydınız bu sefer dünyada yaklaşık 20 yıl geçerken, sizin için yolculuk sadece 10 gün sürerdi.

3+1 BOYUT VARDIR

Polonyalı matematikçi Hermann Minkowski’nin geliştirdiği model ile artık biliyoruz ki uzay ve zaman ayrı değildir, ikisinin bir arada olduğu uzay-zaman vardır. 3 boyut (x,y,z) yerine zamanı da kapsayan 3+1 boyut vardır. Zaman da bir boyuttur. Bu düşünce göreli zaman algımızda yeni bir bakış açısı kazandırır. 1916 yılında Einstein, kütle çekimini açıklamak için yayınladığı Genel Görelilik Kuramı’nda kütleçekiminin uzay-zamandaki eğrilik olduğunu söyler. Kütle sadece uzayı eğmez, ayrıca zamanı da eğer. Uzay-zamandaki eğrilik ne kadar fazlaysa zaman o kadar daha yavaştır. Örneğin bir karadeliğin yakınlarında geçirilen bir saat dünyada onlarca yıl olabilir. Bu konuda “Bir bilimkurgu başyapıtı: Yıldızlararası” isimli yazımı okuyabilirsiniz.

ZAMANDA YOLCULUK MÜMKÜN MÜ?

Geldik beklenen soruya: Zamanda yolculuk mümkün mü? Bu soruya mantıksal ve fiziksel açıdan bakmak gerekiyor. Mantıksal açıdan bakarsak meşhur büyükbaba paradoksu vardır. Geçmişe gidip büyükbabanızın çocukken ölümüne sebep olduğunuzu düşünün. Bu durumda babanız doğmayacak, dolayısıyla siz de var olmayacaksınız ve geçmişe gidemeyeceksiniz. Bu bir paradoksa yol açar. Bazıları bu sorunun çözümü olarak geçmişe gittiğinizde farklı bir geleceğe sebep olacağınızı söylerken, bazıları da geçmişe gitseniz bile onu asla değiştiremeyeceğinizi söyler. Mantıksal açıdan gelecek var olmadığından var olmayana gitmek de mümkün değildir. Fiziksel açıdan bakarsak bildiğimiz evren yasalarına göre zamanda yolculuk mümkün değildir. Zamanda yolculuk yapıp, geçmişe gittiğinizi tekrar varsayın. Evrendeki toplam madde ve dolayısıyla toplam enerji miktarında zamansal değişimler olacaktır. Bu durumda enerjinin korunumu yasası ihlal edilmiş olur. Fiziksel açıdan başka bir bakış açısı daha vardır. Sesin şiddetinin azalmadığı bir ortam düşünün. Eğer sesten hızlı hareket ederseniz, günler önce size söylenilen sözleri tekrar duyup, dinleyebilirsiniz. Benzer şeyi ışık için de varsayabiliriz. Olur da ışık hızından hızlı hareket etseydiniz geçmiş bir anın fotonlarını tekrar algılayıp, o anı tekrar yaşayabilirdiniz. Geçmişi sanki bir sinema filmi gibi seyreder, asla müdahil olamazdınız. Ama biliyoruz ki ışık hızı en üst hız limitidir ve aşılamaz. O yüzden bilinen fizik kuralları ile zamanda yolculuk mümkün değildir.

Yazının başındaki “Zaman nedir?” sorusunun cevabı hâlâ bir bilinmez. Nasıl herkes için zaman farklıysa (göreliyse), zamanın tanımı da herkes için farklıdır. “Zaman her şeyi alır ve her şeyi verir” der Giordano Bruno. Bu sözü çok severim. Bana göre zaman gözlerimizin etrafındaki çizgilerdir, zaman çürüyen tahtalara çakılmış paslı çivilerdir, zaman en derin kesikleri kapatan dolgudur. Zaman hem yaşam hem de ölümdür.