Google Play Store
App Store

16 yıldır süren Birtan Altınbaş davasındaki işkence sanıkları polisler, Altınbaş'ı suçlamaya devam edip, mahkemeden karar aşamasına gelen dosya için bir kez daha soruşturmanın genişletilmesini istedi

İNAN GEDİK ANKARA
Birtan Altınbaş'in işkenceyle öldürülmesiyle ilgili dava, duruşma heyetinin değişmesi nedeniyle bir kez daha ertelendi, işkence sanıkları Birtan Altınbaş'ı suçlayarak, "kafasını ve yüzünü duvarlara vuruyordu, terör örgütü üyesiydi, açlık grevi yapıyordu ve polislere saldırıyordu" şeklinde savunma yaptı. Sanıkların avukatları ise karar aşamasında olan dosya için bir kez daha soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.

Üniversite öğrencisi Birtan Altınbaş'in 1991'de Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ölümüyle ilgili olarak yıllardır süren ve karar çıkması beklenen davaya dün Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya Altınbaş ailesinin avukatları, sanıklardan İbrahim Dedeoğlu, Hasan Cavit Orhan ve Sadi Çaylı ile sanık avukatlarının yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı. Dosya karar aşamasında olduğu için katılanlara son sözleri ve savunmaları soruldu. Savcı, Günay Serap Yüksel, daha önce verdiği mütalaa doğrultusunda sanıkların cezalandırılmasını istedi. Altınbaş ailesinin avukatı Oya Aydın da, sanıkların cezalandırılmalarını ve Yargıtay kararı uyarınca bu cezalar üzerinde indirim uygulanmamasını istedi.

'SORUŞTURMA GENİŞLETİLSİN'
Sanıklardan Hasan Cavit Orhan'ın avukatı Mehmet Emin Bağcı, müvekkilinin yıllardır Güneydoğu'da terörle mücadele içinde bulunduğunu belirterek uzmanlık alanının PKK olduğunu söyledi. Altın-baş'ın Dev-Sol örgütü üyesi olduğunu iddia eden Bağcı, "Sorgulama uzmanlık işidir. Sorgulama için sertifika verilir. Müvekkilim ancak 2001'de daha sonra DHKP-C ismini alan örgütün sertifikasını almıştır" dedi.

1991'de komiser yardımcısı olarak çalışan Tansel Kayhan'ın tanık olarak dinlenmesini isteyen Bağcı, soruşturmanın da genişletilmesini istedi. Bağcı, mahkeme heyetine Altınbaş'la beraber sorguya katılan başka birinin yer göstermesi sırasında müvekkiliyle beraber çekilen fotoğrafı sundu. Bağcı, fotoğrafı Ankara Emniye-ti'nden "kendi imkânlarıyla" temin ettiklerini açıkladı. Davanın bazı duruşmalarını, ABD'li ve İngiliz diplomatların da zaman zaman izlediğini anlatan Bağcı, bunun "kendilerinin ve mahkemeye heyetinin baskı altına alınmaya çalışma ve insan hakkı ihlali" olduğunu savundu.

'KAFASINI DUVARLARA VURUYORDU'
İbrahim Dedeoğlu'nun avukatlarından Halil Armutlu da, Altınbaş'ın jandarma tarafından yakalandıktan sonra Emniyet'e getirilişinde sürekli olarak çevreye tekme attığını, gözaltında tutulduğu sırada kafasını ve yüzünü duvarlara vurduğunu, yer gösterme sırasında kaçmak istediğini ve bu sırada düştüğünü öne sürdü. Müvekkili Dedeoğlu'nun olay tarihinde sol terör grup amiri olarak görev yaptığını ve gözaltındaki kişiler gibi Altınbaş'ın da sorgusuna katılmadığını belirten Armutlu, Adli Tıp Kurumu raporuna göre Altınbaş'ın travmatik unsurlar, stres, açlık grevi ve içinde bulunduğu fiziki şartlar nedeniyle öldüğünün belirtildiğini anlattı. Armutlu, müvekkilinin beraatini, şayet ceza verilecek ise "görevi kötüye kullanma" suçuyla cezalandırılmasını talep etti.

'GÖKTEPE KARARINI DA BEN VERDİM'
Sanık Dedeoğlu'nun avukatlarından Recep Onaran, müvekkilinin konumu gereği sorguya katılamayacağını belirterek gazeteci Metin Göktepe'nin ölümüyle ilgili verilen kararı örnek gösterdi. Gökte-pe davasında sanık Eyüp İlçe Emniyet Amiri Şeydi Battal Köse'nin "görevi kötüye kullanmaktan" dolayı hüküm giydiğini belirterek, "O kararı veren hakim olarak kararımdan gurur duyuyorum" dedi. Onaran, müvekkili Dedeoğlu'nun beraat etmemesi durumunda görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı ceza verilmesini istedi. Dedeoğlu'na suç tarihinde yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu'nun "görevi kötüye kullanmak" suçunu düzenleyen 240. maddeden dolayı ceza verilemeyecek. Çünkü suç tarihinden bu yana söz konusu maddenin zaman aşımı süresi doldu. Daha sonra savunma yapan Dedeoğlu, kendisinin büro amiri olarak görev yaptığını ve sorgulamalara katılmadığını iddia etti.

Davada tanıklık yapanların Altınbaş'ın arkadaşları olduğunu belirten İbrahim Dedeoğlu, tanıklıklara itibar edilmemesini istedi. "Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi savcısı, dönemin valisi, emniyet müdürü ve hakimini tanık gösterdim. Ancak, mahkeme heyeti, duruşma salonunun kapısında hazır bulunan devlet görevlilerini tanık olarak dinlemedi" diye konuşan İbrahim Dedeoğlu, işkence ile suçlanmanın kendilerine karşı bir işkence olduğunu belirtti.

'BÖLÜCÜ DEVLET KURMAK İSTİYORLAR'
Sanık Sadi Çaylı ise, Altınbaş'ın üyesi olduğunu iddia etti DHKP-C örgütünün "Marksist, Leninist, bölücü ve bölgeci" bir devlet kurmak istediğini belirterek, "Biz görevimizi yaptık, devletimizi koruduk. Örgütçülerin ellerine dokunsak işkence yaptın deniliyor" dedi.

Diğer sanık Hasan Cavit Orhan da, daha önce "Bana da gözaltındayken Hasan Cavit Orhan işkence yaptı. Benim özel iş-kencecimdir" şeklinde ifade veren avukat Özgür Yılmaz'a tepki göstererek, "Kişisel kinlerini buraya taşıyor" dedi. Orhan, savunmasında, "Operasyona gider, sağ, yaralı ya da ölü adam getiririm. Hiç bir örgütün amacını bilmem çünkü sorgucu değilim. Ben, Altınbaş'ı operasyonla yakalayan kişiyim" dedi.

Avukat, Göktepe'nin hâkimi
DURUŞMADA
Avukat Recep Onaran'ın, Metin Gök-tepe davasında yargılanan polislerin davasında hâkimlik yaptığı da ortaya çıktı. Gök-tepe davasında Mahkeme, emniyet amiri Şeydi Battal Köse "kastı aşan suretle adam öldürmek" ve "faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek" suçlarından 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak Yargıtay bu kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada Köse, "görevi kötüye kullanmaktan 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Köse'nin cezasının 6 yıl kadar indirilmesini sağlayan kararın altında imzası bulunan Recep Onaran, şimdi de işkence sanığı İbrahim Dedeoğlu için aynı maddenin uygulanmasını istedi.