Zamanın akmadığı bir ortamda kadın

Bundan yirmialtı sene önce, Ridley Scott’ın Thelma ve Louise adlı filminde, iki yirminci yüzyıl kadınının, toplumdaki erkek egemenliği tepetaklak etme çabasını izlemiştik. Bugün aynı yönetmen günümüzden tam 635 sene önce dondurucu bir aralık gününde iki şövalyenin mızrak ve kılıçla ölümüne düello yapmasının arkasındaki gerçek hikâye ile tarih boyunca sosyal konumu erkeğin konumundan aşağıda tutulan kadının mücadelesini anlatmakta.

Son Düello (The Last Duel) filmi, Orta Çağ’da kocasının arkadaşı tarafından tecavüze uğradığını açıklayan soylu ve genç bir kadının ayağa kalkması ve tecavüzü halka ilan ederek cesur bir şekilde adalet için savaşması ile ilgili bir kadın filmi. Ama aynı zamanda film, izlemesi son derece heyecan verici duruşma sahneleriyle bir mahkeme draması. 14. yüzyıl Fransa’sında tecavüze uğrayan bir kadının, kilise, saray, aristokratik çevre, toplum ve aile içindeki algılanışını, cinsiyet ve güç ilişkisi üzerinden kadının durumunu o günün koşullarıyla düşünürken, bugünü aklımızdan geçirdiğimiz bir film bu. Bu ne demek biliyor musunuz? Yüzyıllara yayılabilecek seviyede bir öyküleme başarısı demek. Orta Çağ’da bir kadının, yakılarak öldürülmeyi göze alarak isyan ettiği acıların, yüzyılları yarıp bugün bize ulaşması ve bugünün kadınının yaşadıklarıyla bütünleşmesi oldukça trajik. Zamanın akmadığı bir ortamdaymışçasına, değişmez olanın korkunç bir dışavurumu gibi izlediklerimiz.

YÖNETMENİN ALAMETİ FARİKASI

Cennetin Krallığı, Gladyatör, Robin Hood, Exodus: Tanrılar ve Krallar’daki atlı savaş sahneleri ve Alien, Blade Runner, Prometheus’daki futuristik görme gücü ile Ridley Scott çoktandır efsane yönetmenler arasında. Ridley Scott’ın en önemli özellikleri bana kalırsa, sinemada mekânsal anlamda yakaladığı atmosfer ve uzun açılış planları. Yönetmen bu uzun açılış sahneleri ile filmin atmosferini seyirciye hiç vakit kaybetmeden hemen geçirir. Bu filmde de buna şahit olacaksınız. Veya bu filmi henüz izlemediyseniz, Gladyatör filminin beş dakikaya yakın süren açılış planını hatırlayın. Kendisine özgü kamera hareketleri ve etkin kurgu ile olayın geçtiği mekanın içine giren seyircide o olayın o anda olduğu hissi güçlenir. Ridley Scott’ın filmleri sadece eğlence değildir. Mesajı vardır yönetmenin, bir felsefesi vardır filmlerinin. Scott’ın ilk uzun metraj filmi olan Düellocular (1977) filmi esas olarak ne ile ilgiliydi? Savaşan karakterlerin, filmin sonunda ne için kavga ettiklerini dahi hatırlamamalarıyla ilgiliydi. Ve bu da aslında yönetmenin savaşlarla ilgili felsefesini, düşünce yapısını ortaya koymaktaydı. Bugün Son Düello’da yönetmen hiçbir şeyin değişmediğini, insanların ısrarla ve sürekli olarak aynı korkunç yanlışları yaptığına dair bir mesaj ulaştırıyor bizlere. Filmin sonunda düelloya çıkan erkeklerin ne adalet ne de kadın için, sadece kendileri için savaştıklarını göreceksiniz. Yönetmen bu mesajını ulaştırırken, Rashomon etkisini de kullanmakta. Karakterlerin kendilerini anlatmasına fırsat vermesi ve tek gerçeği üç farklı karakterin bakış açısıyla anlatmayı tercih etmesi hikâyeyi çok daha ilginç bir hale sokmuş.

ORTA ÇAĞ’DA FEMİNİZM

Orta Çağ’da kadının toplumdaki yerini edebi metinler vasıtasıyla biliyoruz. Örneğin, Orta Çağ Avrupa’sının ilk profesyonel kadın yazarı olan Christine de Pisan’ın eserleri bu anlamda çok kıymetli. Feminizm tartışmalarında Pisan’ın yeri, o dönemde feminizmden bahsedilemeyeceğinden, akademik olarak tartışmalı olsa da, yakından incelendiğinde bir kadın dayanışmasından söz etmek dahi mümkün. Bavyeralı kraliçe Isabeau’nun, Pisan’ın eserlerindeki kadınlarla ilgili düşüncelerinden etkilenip, onun bu eserlerinin hamiliğini üstlenmesi kadın dayanışması açısından bence önemli bir örnek. Bir yandan elbette Orta çağ ve kadın denilince, cadılık kavramı üzerinden kadınlara uygulanan yakılarak infaz gözümüzde canlanmakta. Gerçi bu durum her ne kadar Orta Çağ gibi dursa da Rönesans’tan sonra bile bu korkunç uygulamaya devam edildiğini de ekleyelim. Döneme baktığımızda insan yakma olayı sadece kadınlara değil küçük çocuklara tecavüz eden Gilles de Rais gibi canavarlar için de uygulandığını okuyoruz. Benzer acımasız uygulamaları öğrenmek istiyorsanız Katolik rahip Heinrich Kramer’in 1486 yılına ait ve cadılıkla ilgili en önemli eser olan Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici) adlı eserine bakmanızı tavsiye ederim.