Safranbolu bir müze kenttir. Çoğu 18’inci, 19’uncu yüzyılda inşa edilmiş yapılarda dönemin kültürü, ekonomisi, sosyal değerleri her bir yapı taşında adeta zamandan apaçık bir mektup gibi okunabilmekte.

Zamansız şehir Safranbolu

Birgül Çay

Süha Arın’ın kamerasından gördüm ilk Safranbolu’yu. Belgesel şahane görüntüler ile başlıyor, Macide Tanır’ın sesinden Cezmi Tahir Berkin dizeleri dökülüyordu. ‘Yoluma gül serperdi, her gün eteklerinden, gönlümün üzerinde, bir tül duvaktı zaman. Sonra neden neşemin, büktü bileklerinden, neden beni yollarda, böyle bıraktı zaman…’

Ah Safranbolu, günler yavaş, yıllar hızlı geçer, sen korkma. Senin sokaklarının endamı, evlerinin çehresi, pencerelerinin kirpikleri vardır. Onlar senin yıkılmaz kalelerindir. Varsın zaman senden esirgesin merhametini. O geçer sen ise akıllarda hanımelleri kokuları arasında nasıl da zarifçe, nasıl da güzel bir kent olduğun ile kalırsın.

Anadolu’nun Batı Karadeniz’idir burası. Homeros’un Paflagonya’sının bir parçası. Hititleri, Frigleri, Selçukluları, Bizans’ı, Roma’yı, Candaroğullarını ve Osmanlıyı misafir etmiş. İstanbul’a 395, Ankara’ya 220 kilometre mesafede. Havalimanı yok. Tren ise ‘Kömüre Giden Demiryolu’ projesinde bir durak olması ile daha 1930‘larda şekillenmeye başlamıştı. O gün bugün yerin altından, güne hasret madencinin alın teri yüklenir vagonlara. Zonguldak, Bartın, Karabük arası yolcu trenleri de hâlâ aktif ve nefis bir yoldur burası. Raylar metal bir yılan gibi kıvrılır doğanın kucağında.

Safran derler, mor bir çiçek verir ismini bu kente. Çok değil 1858’de, İngiltere’ye neredeyse 10 ton safran ihraç eden topraklar, şimdiyse 25 kilogram hasada hasret. Ekilecek alan, işleyecek el neredeyse yok denecek kadar azaldı. Ekim sonu, kasım başı belki eski günlerin görkemi değil ama yine de çok güzel bir hasat şenliği var.

Müze kent

Safranbolu bir müze kenttir. Çoğu 18’inci, 19’uncu yüzyılda inşa edilmiş evler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, kent anıtları ile 1994’te girdi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne. Buranın alametifarikası bu yapıların ayrı ayrı noktalarda değil belirli bölgeler içerisinde ve bütünlüklü korunması. Dönemin teknolojik ve mimari gelişimi, kültürü, ekonomisi, sosyal değerleri her bir yapı taşında adeta zamandan apaçık bir mektup gibi okunabilmekte.

Kent 3 ayrı kısımdan oluşur. Bağlar, Kıranköy ve Eski Çarşı. Hemen herkesin de 2 evi vardır burada. Yaz oldu mu herkes ‘Bağlar’a çıkar.’ Şehrin en yüksek yeridir burası. Orta kısım Kıranköy bölgesi. 1872’de yapılan Aya Stefanos Kilisesi camiye çevrilmişse de vaktiyle buradaki yoğun Rum varlığının ve Yunan mübadelesinin dipdiri tanığı. Bugün modern hayat burada sürüyor. En alt kısım ise Tarihi Çarşı, kendi deyimleri ile Eski Çarşı. Safranboluların ikinci evleri burada, soğuk kışların bu korunaklı mevkiinde.

zamansiz-sehir-safranbolu-836631-1.

Safranbolu evleri

Siz burada saygıyı, birbirinin ışığını kesmeyen evlerde görürsünüz. Ahşap ve taşın ustalıkla birleşmesinde, ucunda geyik boynuzu asılı oluklu kiremitli çatılarında, kapı tokmaklarındaki ince işçilikte tepeden tırnağa zarafet akar. Tavanlar odanın sahibine göre değişse de pek zarif oymaları ve dahi kalem işleri ile süslenmiştir.

Eski Çarşı Yeni umut

Eski çarşının bir ucunda Hıdırlık, diğer ucunda Hükümet konağı (bugün Kent Müzesi), çift başlı kartalın iki başı gibi, iki ayrı yerden heybetle yükselir kentin üzerine. Her ikisinden de kent tüm güzelliği ile gözükür. İnce kaya Su kemeri, yerden 60 metre yüksekte ve 116 metre uzunluğunda. Suyun akışı dengelensin diye kanyonun üzerinde taşları ile 3 kez kıvrılarak geçer. Kanyonun üzerine cam bir teras yaptılar, birde kanyonun içinden yürüyüş parkuru. Kanyon hem yukarıdan hem aşağıdan çok güzel.

Cinci Hanı ise Safranbolu’da görmezseniz olmaz mekânlardan. Kilidi ve anahtarı demir işçiliğinin güzel bir örneği. Bugün restoran ve otel. Cinci hamamı ise halen aktif ve halen çok güzel.

Dahası doğası…

Evleri ile meşhursa da Safranbolu doğal güzellikleri ile çok göz alıcıdır. Yenice Ormanları Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından ‘Acil olarak korunması gereken 100 sıcak nokta’dan birisi olarak seçildi. Anıt ağaçların bulunduğu arboretum alanı mevcut. Bulak Mencilis mağarası ve Tokatlı Kanyonu’da emin olun övgüyü en az evleri kadar hak ediyor.

***

Ne yiyelim?

Çevik Köprü Restoran’da kuyu kebabı, Safranbolu tarihi fırından simit ve bükme. Yayım, Safranbolu’nun sevilen tatlarından. Aslında bildiğiniz erişte, üzerine ceviz ve tereyağı ile servis ediliyor. Etli yaprak sarma, perohi, safranlı pilav, Rum mantısı gene yöresel tatlardan. Zerde ve Yörük köyünde ev baklavası Safranbolu’nun ödül almış tatlıları.

***

Nerede kalalım?

Safranbolu pek çok konak bugün otel ya da pansiyon olarak kullanılmakta, fiyatlar oldukça makul. Tarihi çarşıda ve Bağlar bölgesindeki konaklarda keyifle kalabilirsiniz.