AKP’nin “muhteşane” ekonomik hamleleri sonunda meydana gelen zam dalgası, "iç barış"ı temin etme yolunda dev adımlar attırdı.

2021’in aralık ayında Reis’in dolar ve avroya karşı kazandığı “muhteşane zafer” sırasında hayatlarının sadece 35-40 yılını iktisat fakültelerinde geçirmiş akademisyenler, değerli ekonomi uzmanları, yabancı gözlemciler “Gelecek yılın ilk ayından itibaren her şey tepetaklak olacak” demişlerdi.

Reis ise bu dönemde yeni bir vizyon penceresi açarak “Ben ekonomi tahsili yaptım” diye karşı görüşünü takdim etmişti:

-Faiz sebep enflasyon neticedir!

Bizim yaygın-yavşamış medyamız da bu görüşün sıkı savunucusu olmuştu:

-Hatice’ye değil neticeye bakın!

Şimdi de “neticeye değil-Hatice’ye bakalım, nefes alalım” tarzında bir nakarat ile orta yolu buluyorlar.

Bunları herkes biliyor.

Bilinmeyen ya da gözlerden kaçan şey ise Kürt kardeşlerimizle ilgili olan bölümüdür.

Reis’in “muhteşane” hamleleri sayesinde benzin ve mazota her gün zam gelmesi marketlerin istismarına sebebiyet verdi. Market raflarına gelen ürünler üreticileri tarafından her hafta fiyatları “ayarlanmış” olarak teslim ediliyordu. Market baskınları ülkedeki reel durumu üst düzeye anlattı. Maliye Bakanı’nın gülen gözlerinin, markete gidince şaşı olduğu yolunda rivayetler yayıldı.

Ülkenin vaziyeti “ekonomi tahsil dinlemez” haldeydi!

Açlık ile yoksulluk sınırları arasında ücret alanlarda dayanacak hal kalmamıştı. Millet “muhteşane” başarı altında inim inim inliyordu.

Burada bir nefes alarak “Muhteşane” kelimesinin anlamını da izah etmeden geçmeyelim: Efendim, bu yeni bir kavram olup “muhteşem” ile “şahane” kelimelerinin izdivacından meydana gelmiştir. Sadece iktidarın başarıları için kullanılması gerektiğini belirtmeliyiz.

Şimdi artık esas konuya geçebiliriz.

İnsanlar ellerinde -dalyan direği kalınlığında- elektrik faturalarıyla sokaklara çıkmaya başladılar.

Protesto gösterileri önce ülkenin batısında başladı. Sonra hızla yayılır oldu. En sonunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ortaya çıktı. Kısaca “Bölge” olarak anılan Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Urfa illeriyle İdil, Cizre gibi simgesel öneme sahip ilçelerde kitlesel protestolar yaşanır oldu.

Güvenlik güçleri anında ortaya çıkıp “gerekli” önlemleri aldılar. Ama geçmişte görülen gazete manşetleri atılamadı. Yukarılardan da bu yönde demeçler verilemedi:

-Hayat pahalılığını bahane ederek sokaklara çıkıp ülkenin huzurunu bozan bölücü(!) kişi ve yapılar… denilmedi.

Daha anlaşılır bir ifadeyle “Kürtler yine bölücülük yapıyorlar” gibi klasik suçlamalar ortalığa saçılmadı.

Bu da apayrı bir “muhteşane” gelişmedir:

-Zamlar Kürtleri kurtarıyor!