Tüm uyarılara rağmen tarım ürünlerinde kullanılan pestisitten vazgeçilmiyor. Hekimler, pestisit kalıntılarının kanserden ruh sağlığına kadar ciddi hasarlara yol açtığını, hamile annenin bebeğine dahi geçtiğini kaydetti.

Zehirli gıda anne karnında vuruyor
Fotoğraf: Buğday Derneği

Sibel BAHÇETEPE

Zehirsiz Sofralar Platformu’nun pestisitlerde rekor artışların olduğunu açıklamasının ardından, pestisitlerin topluma ve çevreye olan etkileri yeniden tartışılmaya başlandı.

Türkiye’den AB’ye ihraç edilen gıda ürünlerinde kullanılması yıllardır yasak olan çeşitli pestisitlerin kalıntısına halen rastlandığını aktaran Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, kullanımın kontrolden çıktığını söyledi. Çocuklarda nörolojik gelişim bozukluklarına yol açan iki pestisite gıda ürünlerinde halen rastlandığını aktaran Şık şunları söyledi: "Örneğin AB’nin Hızlı Alarm Sistemindeki pestisit analizi kayıtlarına göre, ‘klorpirifos metil’ ve ‘klorpirifos etil’ isimli iki pestisit ülkemizden ihraç edilen ürünlerin, özellikle de narenciye ürünlerinin yarısından çoğunda çıkıyor. Bu ülke içinde de yoğun bir şekilde kullanıldıklarını gösterir. Dolayısıyla yasaklama kararının bir işe yaramadığını söyleyebiliriz. Hala gıda ürünlerinde tarımda kullanımı 10-15 yıl önce yasaklanmış, piyasadan toplatılmış, satışı da yasak olan pestisitlerin kalıntıları çıkıyor. Bu tehlikeli ve toksik maddeleri kim nasıl ülkeye sokuyor ve piyasada satılıyor araştırılması gerekir."

KÖKÜNE GEÇTİYSE YIKAMAK FAYDASIZ

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler ise besinlerdeki canlıkıran (pestisit) kalıntılarının uzun sürede kansere, sinir ve üreme sistemlerinde hasara, doğum kusurlarına ve bağışıklık sistemi hastalıklarına yol açabileceğine dikkat çekti. Her türlü sebze ve meyvede temel ilkenin olanak varsa ‘yıka, soy, yoksa yeme’ ilkesi olduğunun unutulmaması gerektiğini aktaran Güler şunları kaydetti: Meyve ve sebzeler soyulacak olsalar bile önceden yıkanmalı. Hiçbir yöntem pestisit kalıntılarının uzaklaştırılmasında yüzde yüz etkili değil. Önerilen yöntemler yüzeydeki kalıntıları azaltabilirken, köklerinden emilen ve meyve ya da sebzenin kendi dokusuna geçen canlıkıranları etkilemez. Marul ve lahana gibi yapraklı ürünlerin dış yaprakları atılmalı, kalan yaprakları ayrılmalı. Üstelik bunlar uzun süre yüzeyde kalacak kimyasal yapıda. Bu nedenle yıkayarak uzaklaştırılmaları güçleştiğinden bazı pratik uygulamalarla yıkama etkinliği artırılabilir.

ÇOCUKLARDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNE YOL AÇIYOR

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çevre Sağlığı Bilim Dalı öğretim üyesi, Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz da pestisitlerin hem sağlığımıza hem de çevreye zararlarının olduğunu anlattı. Yavuz ortaya çıkabilecek sorunları şöyle özetledi:

•Sağlığa etkileri pestisitin türün ve maruz kalınan miktar ve kişinin özelliklerine göre değişebilir.
•Sağlık sorunlarını bir bölümü ani başlangıçlı bir bölümü bazıları ise uzun süre sonra ortaya çıkabilir.
•Türlerine göre sinir sistemini etkileyebilir, cildi, gözleri tahriş edebilir.
•Kansere neden olabilir, üreme sistemini ve hormonları etkileyebilir.
•Genleri tahrip ederek doğumsal sorunlara yol açabilir.
•Zehirlenmelere neden olabilir.
•Gıdalardaki pestisit kalıntıları, suya ve toprağa karışması ile de toplum için risk oluştururlar.
•Gebelik süresince pestisitlere maruz kalmak düşüklere, bebeklerde doğumsal bozukluklara neden olabilir.
•Anne sütüne de geçerek ve bebekleri de öğrenme güçlüklerine, organ problemlerine, bazı kan hastalıklarına, bazı kanserlere ve astım belirtilerine neden olabilir.