Sorumluluğu en az olmasına rağmen Afrika, iklim krizinin etkilerine karşı en savunmasız kıta durumunda. Bu durum gıda güvensizliğini ağırlaştırıp, geçim kaynaklarını yok etmesiyle daha görünür hale geldi.

Zengin dünyanın boş iklim vaatleri

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Project Syndicate’tan çevrilmiştir.
Prof. Dr. Carlos Lopes
Cape Town Üniversitesi

Gayri Safi Yurtiçi hasılaların büyümesini engelleyip hükümet bütçelerini baskılayan pandemi, Afrika ekonomilerini kasıp kavurdu. Gıda tedarikini kesintiye uğratan ve enflasyonist baskılar yaratan Ukrayna’daki savaş ise, sorunları daha da kötü bir hale getiriyor. Ancak bu şoklar geçince, gelişmiş ekonomilerin kıtanın (Afrika’nın) sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olma taahhütlerini yerine getirmemesiyle birlikte, çoğu Afrika ülkesi iklim krizinin etkileriyle savaşıyor olacak.

EN SAVUNMASIZ KITA

Küresel ısınmanın oluşmasında sorumluluğu en az olmasına rağmen Afrika, iklim krizinin etkilerine karşı en savunmasız kıta durumunda. Bu durum, aşırı hava olaylarının gıda güvensizliğini ağırlaştırıp geçim kaynaklarını yok etmesiyle görmezden gelinmesi imkânsız bir gerçeklik haline geldi.

İklim krizine yönelik atılması gereken adımlar, IMF ve Dünya Bankası’nın son gerçekleştirdikleri bahar toplantılarındaki temel konuydu. Ancak 2020’den 2025’e kadar gelişmekte olan ülkelere her yıl verilmesi taahhüt edilen 100 milyar dolar destekten başlayarak, dünyanın gelişmiş ekonomilerinin iklim finansmanı sözlerini uzun süredir yerine getirmemesi, hak ettiği dikkati çekmişe benzemiyor. Taahhüt verildikten on yıl sonra, yani 2019’da, 79,6 milyar dolar seferber eden zengin ülkeler hedefe yaklaştıklarını iddia ettiler. Ancak hayal kırıklığına uğratan bu rakam bile tartışmalı, zira çoğunlukla rakamların şişirildiğine ve bazı paraların iki kez sayıldığına inanılıyor.

AFRİKA’NIN PAYI DÜŞÜK

2016-2019 yıllarında Afrika ülkeleri, 100 milyar dolar yardım vaadinden yıllık yaklaşık 20 milyar dolar civarında destek aldılar. Ve başka finansman kaynakları açığı kapatmaya yetmiyor. Sorunu daha da kötüleştiren bir durum daha var. Afrika’nın aldığı adaptasyon fonunun yüzde 57’si hibe olarak değil kredi şeklinde sağlandı.

Aid Atlas veri tabanı daha da tatsız bir tablo sunuyor. 2002 yılından 2019 yılına kadar fon sağlayıcılar iklim değişikliğine adaptasyon için Afrika’ya geliştirme finansmanında 8,1 milyar dolar, yani taahhüt edilen 29,2 milyar doların üçte birinden daha az miktarda yardım ödediler. Dünya iklim finansmanı taahhütlerini yerine getirse bile, yeterli olmaz. Afrika Ulusal Katkı Merkezi’nden alınan verilere göre, kıtanın 2020-2030 yılları arasında risk azaltma için 715 milyar dolar ve adaptasyon için 259-407 milyar dolara ihtiyacı olacak.

ADİL GEÇİŞ SAĞLANMALI

Uluslararası topluluk, iklim finansmanı taahhütleri ve bu miktarların teslim edilmesinin ötesinde adil ve eşit bir geçişi temin etmek için adımlar atmalıdır. Adil bir iklim geçişi tüm sektörlerde destek gerektirir. Örneğin, Güney Afrika’nın tarım sektörü iklim değişikliğine karşı aşırı savunmasızdır ancak yüksek düzeyde yoğunlaştırılmış, iyi donanımlı, çoğunlukla beyaz tarımsal sanayi üreticileri, iklim değişikliğine adaptasyon açısından küçük kırsal üreticilerden daha iyi konumdadır. Uluslararası fonlarla desteklenen hedefli programlarlar en büyük risk altında olanların geçimlerini sürdürmeleri için hayati önemde olacaktır.

8,5 milyar dolarlık Adil Enerji Geçiş Ortaklığı iyi bir model sunuyor. Geçen yıl Glasgow’daki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında başlatılan bu ortaklık, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya ve İngiltere’den desteklerle Güney Afrika’nın temiz enerjiye geçişini hızlandırmasına yardımcı olacaktır. Söz konusu anlaşma; yenilenebilirler, elektrikli araçlar ve yeşil hidrojeni fosil yakıt endüstrisine bağımlı işçi ve toplulukları korumak ve güçlendirmek için gerekli önlemlerle birleştirecektir.

Zengin ülkeler çevresel yıkımdan büyük parasal kazanımlar elde ettiler. Yapabilecekleri en az şey, elde edilen bu servetin bir kısmıyla bu kazanımları elde edemeyen ülkelerin adaptasyonunu desteklemektir. Afrika boş iklim vaatlerini daha fazla bekleyecek durumda değildir.