Türkiye’nin vergi rekortmeni ne Murat Ülker’dir ne de Rahmi Koç. Türkiye zenginler için bir vergi cenneti, halk için ise vergi cehennemidir. Sol bir ekonomi programı muhakkak orta sınıfın gerçek vergi yükünü azaltıp zenginleri artan oranda vergilendirecek bir kaynak ve bölüşüm politikası benimsemelidir.

Zenginleri yiyeceğiz

Bir önceki yazıda Zucman’ın hesaplarına göre dünyadaki finansal servetin yüzde 8 ilâ yüzde 20’sinin vergi cennetlerinde tutulduğunu söylemiştik. Offshore bankalarda vergiden kaçınmaya zemin hazırlayan yasa bankacılıkta müşteri gizliliği. Mesela para Türkiye’den çıkıp İsviçre’ye gidiyor, İsviçre’den Malta’ya, oradan Man Adası’na, oradan Panama’ya, Virjin Adaları’na, Cayman Adaları’na vesaire derken bir noktadan sonra paranın gerçek sahibi ile arasındaki bağlantı kesiliyor. Tam olarak kesilemediği örneklerde işte Panama Papers gibi sızıntılar ortaya çıkıyor. O zaman Panama ve Paradise Belgeleri’nde Türkiye’den kimlerin adı geçiyordu bir hatırlayalım…

Koç Holding, Zorlu Holding, Çalık Enerji, Kolin İnşaat, Garanti Bankası, Ata Yatırım Portföy ve Rixos Hotel vergi cennetlerinde adresleri olan şirketlerden bazıları… Ömer Sabancı, Ahmet Ali Ağaoğlu, Adnan Polat, Demir Demirkan, Sertab Erener, Saffet Ulusoy, Serdar Bilgili, İnan Kıraç, Tuncay Özilhan, Remzi Gür, Fettah Tamince, Şarık Ömer Tara, Barış Muslu (kişisel gelişimci), Arzuhan Yalçındağ, Naci Ağbal, Ahmet Nur Çebi ve Aziz Yıldırım da yine Malta, Virjin Adaları ve Panama gibi ülkelerde adresi, şirketi, hissesi veya hesabı olan kişilerden bazıları…

Şimdi, Tara Holding’in varislerinden 24 yaşındaki Şarık Ömer Tara neden Malta’daki Cipitouba Ltd. şirketine ortak olmuştur? Mr. Ömer Sabancı, Virjin Adaları’ndaki Cargus Management Ltd. şirketindeki hisseleriyle ne yapmak, nereye varmak istemektedir?

Tabii bu kişilerin vergi cennetlerinde posta kutuları ya da banka hesapları olması direkt olarak vergiden kaçındıkları anlamına gelmiyor. Ama şöyle düşünün, başka ne yapıyor olabilirler?!

Gizli vergi rekortmenleri kimler?

Aşağıdaki grafikte Türkiye’de en çok gelir vergisi ödeyen ilk 100 kişiden ismini gizleyenlerin sayısının sürekli arttığını görüyoruz. 2015 yılı itibariyle ilk 100’ün yarısından fazlası ismini açıklamıyor. Neden? Mütevazi oldukları için mi? Yoksa vergiden kaçındıkları için mi? Hangisi olduğuna siz karar verin…

zenginleri-yiyecegiz-694805-1.

Peki bunların kim olduğunu bilebilir miyiz? Nokta atış bir şekilde sıralarını söylemek zor olsa da eğitimli bazı tahminlerde bulunabiliriz. Forbes Türkiye dergisi her sene Mart ayında Türkiye’nin servetine göre en zengin 100 kişisini açıklıyor. Forbes listesinde olup da vergi rekortmenleri listesinde ismi olmayanlar olağan şüphelilerimiz olacak.

zenginleri-yiyecegiz-694806-1.

Mesela… Murat Ülker (1), Hüsnü Özyeğin (3), Mustafa Küçük (5), Semahat Arsel (6), Ferit Şahenk (9), Filiz Şahenk (10), Nihat Özdemir (14), Sezai Bacaksız (14), Ahmet Çalık (18), Turgay Ciner (18), Bülent Ezcacıbaşı (21), Ali Ağaoğlu (34), Ünal Aysal (42), Aziz Torun (64), Mehmet Cengiz (72) Forbes’in 2018 zenginler listesinde olup da aynı yılın vergi rekortmenleri listesinde olmayanlardan bazıları. Peki bu kişilerin isimleri gelir vergisi listesinde neden yok? İlk 100’e girecek kadar gelir elde etmedikleri için mi? Yoksa aslında listede olup, bir sebepten, isimlerini gizlemeyi tercih ettikleri için mi?

zenginleri-yiyecegiz-694807-1.

Gerçekten gelir vergisi listesinde olmama ihtimalleri var mı? Evet, az da olsa var… Eğer şirketlerindeki değer artışının büyük bir bölümünü kişisel gelire dönüştürmüyorlarsa, yani “dağıtılmayan kazanç” (retained earnings) olarak şirkette tutmaya devam ediyorlarsa, aşırı zengin olmalarına karşın vergi matrahları pekâlâ düşük olabilir. Sonuçta dağıtılmayıp şirket sermayesine eklenen kâr payları üzerindeki vergi oranı (yüzde 15), en üst kademedeki gelir vergisi oranından (yüzde 35) düşük. Ama tabii Malta’da, Virjin Adaları’nda, İsviçre’de hesapları bulunan bu aşırı zengin iş insanlarının kendilerine bir Kıvanç Tatlıtuğ ya da Acun Ilıcalı kadar gelir almıyor olmaları, imkânsız değilse bile, kulağa pek olası da gelmiyor. Yani bu zenginler büyük ihtimalle o listede varlar ve isimlerini gizliyorlar.

Biliyorsunuz, Türkiye tarihinde ilk defa vergi birincisi isimsiz çıktı. 4,8 milyar dolar servetiyle Türkiye’nin en zengin kişisi olan Murat Ülker pekâlâ gelir vergisi rekortmenleri listesinin ismi gizli bir numarası olabilir. İki numarası da Hüsnü Özyeğin, Mustafa Küçük, Ahmet Çalık ya da belki Nihat Özdemir’dir. Eğer listenin üst sıralarında ismi gizli olan kişiler bunlarsa bu iyi bir şey… Demek ki vergi vermişler. Belki biraz kaçınarak vermişlerdir ama rekor kıracak kadar vermişler işte. Yok eğer Murat Ülker veyahut Ahmet Çalık listede, misal, 87. sıradaysa iki seçenek var: Ya çılgınlar gibi vergiden kaçınıyorlardır ve bu anlaşılmasın diye sinsi gibi isimlerini gizliyorlardır ya da kâr paylarını dağıtılmayan kazanç olarak şirkette tutuyorlardır. Hangisi daha gerçekçi siz karar verin… Eğer bu kadar spekülasyon fazla geliyorsa, isimlerini açıklasınlar biz de adli muhasebeye gerek kalmadan kim ne kadar ödemiş bilelim, hesabımız yanlışsa özür dileyelim.

Fikir vermesi açısından şöyle kaba bir hesap yapalım… Rahmi Koç’un 2018 serveti Forbes’a göre 2,5 milyar dolar. O zamanki ortalama kurla 12 milyar TL eder. 2018 senesinde enflasyon oranı yüzde 20’ymiş. Rahmi Koç’un serveti yüzde 20 getirmiş olsa, yani reel olarak yüzde sıfır (ki daha fazla getirmiştir), 2,4 milyar TL gelir elde etmiş olur. Hepsini kendine almış olsa, yüzde 35’den, 840 milyon TL gelir vergisi ödemesi gerekirdi. Rahmi Koç sadece 54 milyon TL vergi ödemiş. Yani potansiyeline göre vergi oranı yaklaşık yüzde 6. Elbette Rahmi Koç 840 milyonun hepsini kendine almıyor, vergi hesabına göre takribî 154 milyon lirasını almış, tahmini gelirinin beşte biri kadar. Yine de eski zenginlerden Rahmi Koç’unki kulağa çok absürt gelmiyor. Ama diğerleri için aynı şeyi söylemek zor.

Türkiye’de vergi yükü kademeli olarak “azalıyor” mu?

Vaktiyle Warren Buffett’ın kendi ağzından “sekreterimden daha düşük oranda vergi ödüyorum” demişliği vardır. Donald Trump da 2016 başkanlık yarışında neden federal vergi ödemediği sorulduğunda “çünkü akıllıyım” diye cevap vermişti. Geçen sene Amerika tarihinde ilk defa tepedeki yüzde birlik dilimdeki süper zenginler toplumun geri kalanından daha düşük oranda vergi ödediler. Türkiye’de de durumun farklı olduğunu sanmıyoruz. Peki dünyanın her yerinde kademeli olarak artan bir gelir vergisi tarifesi varken nasıl oluyor da en zenginler hepimizden daha az oranda vergi ödüyorlar?

Çünkü gelir vergisi kademeli olarak artıyor olsa da gerçek vergi yükü sadece gelir vergisinden ibaret değil… KDV, ÖTV, ÖİV, motorlu taşıtlar vergisi, emlâk vergisi, çöp vergisi, eğlence vergisi, zart vergisi, zurt vergisi, vergi teşvikleri, SGK katkıları vesaire hepsini üst üste koyduğumuz zaman efektif vergi oranını buluyoruz. Bakın ben kendim için böyle kaba bir hesap yaptığımda ortalama yüzde 35 civarında bir vergi yüküm olduğunu tahmin ediyorum. Burada bizim için kritik olan nokta, vergi yükünün gelir gruplarına göre dağılımının nasıl olduğu… Henüz böyle bir veri seti yok ama eğitimli bazı tahminlerde bulunabiliriz.

Bizim hipotezimiz Türkiye’de, özellikle son 18 yılda, vergi yükünün laik, beyaz yakalı, üst-orta gelir grubu, potansiyel CHP’li seçmenler üzerinde olduğu… Çünkü hem yüksek maaştan yüksek oranda gelir vergisi ödüyorlar hem de benzin, lüks beyaz eşyalar, yüksek hacimli otomobiller vb. tüketimler üzerinden fahiş oranlarda ÖTV ödüyorlar. Dar gelirlinin otomobil alıp yüzde 160 ÖTV ödeyecek durumu zaten yok. Dolayısıyla gelir gruplarına göre efektif vergi oranı dağılımının, düşükten başlayıp üst-orta gelir grubuna kadar arttığını, fakat en tepeye geldiğimizde, Oğuz Oyan hocanın da öngördüğü gibi, düştüğünü tahmin ediyoruz. Çünkü zenginler doğru dürüst vergi ödemiyor. Panama’da paravan şirket kuruyorlar, yüksek oranda gelir vergisi ödememek için kazançlarını şirkette tutuyorlar, otomobillerini şirket üzerinden alıp daha düşük oranda vergi ödüyorlar. Yani zenginlerin vergi matrahlarını düşürecek elli bin tane yöntemleri var. Biz en fazla “fiş almasak kaça olur?” diyebiliyoruz. Öte yandan, dar gelirli kazandığını boğazına sarf ederek yaşadığı için yüksek orandaki dolaylı vergilerden kaçamazken bunların zenginlerin tüketim sepetleri içindeki payı haliyle çok daha düşük.

zenginleri-yiyecegiz-694808-1.

Bakın yukarıdaki grafik bazı vergi kategorilerinin genel bütçe gelirleri içindeki payını gösteriyor. Türkiye’de kurumlar zaten doğru dürüst vergi ödemiyor (OECD ortalamasının altında). Gelir vergisinin payı yıllar içinde düşmüş (OECD ortalamasının altında). KDV, ÖTV ve ÖİV toplamı bütçenin yüzde 60’ına gelmiş (OECD ortalamasının üstünde). Sizin anlayacağınız Türkiye’nin vergi rekortmeni ne Murat Ülker’dir ne de Rahmi Koç, Türkiye’nin vergi rekortmeni halktır. Ozan Bingöl’ün de dediği gibi: Türkiye zenginler için bir vergi cenneti, halk için ise vergi cehennemidir. Sol bir ekonomi programı muhakkak orta sınıfın gerçek vergi yükünü azaltıp zenginleri artan oranda vergilendirecek bir kaynak ve bölüşüm politikası benimsemelidir.