Halkı yoksullaştıran iktidar, sermaye gruplarını teşvik ve hibe adı altında zenginleştiriyor. Milli gelirden emekçilerin aldığı pay, yıllar içinde eriyerek yüzde 26’ya geriledi. Gelirin yüzde 64’ü sermayedarlara akıyor.

Zenginlik patrona, yoksulluk halka

Hüseyin ŞİMŞEK

İktidara geldiğinden bu yana kendisine yakın kesimleri “hayal bile edemeyecekleri” gelir seviyesine ulaştıran AKP, gelir eşitsizliğini her geçen gün artırıyor. Kamu ve özel sermayeyi yandaşlarının kullanımına sunan iktidar, yurttaşlara ise “karşılıksız” hiçbir şey yapmıyor. AKP’nin teşvikleri, hep zenginleri merkezine alıyor.

2019 yılında ortaya çıkan koronavirüs salgını, sokağa çıkma yasakları ve kapanan işyerleri, halkın gelirlerinde önemli oranda düşüşe neden oldu. Ücretsiz izne ayrılan yurttaşlar, günlük 39 TL ile yaşamak zorunda kaldı. Buna karşılık, patronlara yüz binlerce TL’lik destek paketleri sunuldu. Destekler öyle bir boyuta ulaştı ki pandemi sona erdikten sonra bile sırf “eleman çalıştırıyor” diye halkın vergilerinden patronların kasasına personel başı 7 bin TL’yi aşan tutarlarda “teşvikler” aktarıldı

BANKALARIN KÂRINDA REKOR ARTIŞ

Anketlerde oy oranlarındaki yaşanan düşüşü baskılamak isteyen iktidar, bu süreçte de sadece sermaye sahiplerinin kasasını korumaya ve büyütmeye odaklandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun şubat ayı bankacılık sektörü verilerine göre bankaların kârı ilk iki ayda geçen yılın aynı dönemine oranla göre yüzde 323 artarak 38 milyar 999 milyon liraya yükseldi. Kamu mevduat bankalarının kârı yüzde bin 682 artarken yerli özel mevduat bankalarının kârı yüzde 358,6, yabancı mevduat bankalarının kârı ise yüzde 179,1’e yükseldi.

RESMİ VERİLERLE SERMAYENİN SEYRİ

TÜİK’in, gelir dengesinde yaşanan değişimi ortaya koyan çalışmasında, yandaşın ne şekilde zengin edildiği de ortaya çıktı. Son açıklanan milli gelir paylaşım istatistiklerine göre, emekçilerin milli gelirden aldığı pay 2019 başında yüzde 31,2’ken 2022’de yüzde 26’ya geriledi. Aynı dönemde patronların payı ise yüzde 56,2’den yüzde 64’e yükseldi.

ZENGİNİN GELİRİNİ KORUMA ADIMI

Döviz kurunda yaşanan yüksek artış öncesi Türk lirasını dövize çeviren ve kârlarını bekleyen sermaye sahipleri, yine AKP sayesinde hiçbir yatırım riskini almadan kamu bütçesiyle gelirini artırdı. Kur korumalı mevduat sistemini hayata geçiren AKP, döviz cinsinden paralarını TL’ye çevirenlere devlet desteği sundu. Bu kapsamda kişi ve işletmeler, dövizlerini TL’ye çevirdi ve sadece Hazine’den 30 milyar TL’yi aşkın bir tutar, zenginlerin cebine gitti. Bu uygulamanın kamuya toplam yükünün yüz milyarlarca TL’yi bulacağı kaydedildi.

zenginlik-patrona-yoksulluk-halka-1015598-1.

Altınlara değer koruma: Bu süreçte, altın zenginleri için de yeni bir paket açıklandı. Bu paket kapsamında yıl sonuna kadar belirlenecek 10 bin kuyumcuya altınlarını teslim edenler, altın dönüşümlü mevduat katılım hesapları ile altınları değer kaybına uğrama riski olmadan para kazanma şansını elde etti.

İşsizlik fonu işverenin cebine gitti: İşsiz kalınması durumunda kısa süreli destekleme ödemelerine olanak sağlayan İşsizlik Sigortası Fonu’nda da kaynağın büyük bir bölümü, “teşvik” adı altında patronlara aktarıldı.

Üretim yok, gelir çok: 2019 ve 2020 yıllarında Kredi Garanti Fonu desteğiyle şirketlere düşük faizli krediler kullandırıldı. Bu tutarları döviz ve emlak almak için kullanan şirket yönetimleri, üretim ve istihdam artışının önüne geçti, hiçbir işlem yapmadan ek gelir elde etti.

ETRAFLARINDA SADECE SERMAYE VAR

İktidarın patrondan ve sermaye sahiplerinden yana adımlarını değerlendiren ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, “Yaşananları, iktidarın uzun zamandır emekçi kesimlerle bağını koparmış olmasına bağlıyorum” dedi. AKP’nin yoksul halk kesimlerini analiz etmediğini, sadece etrafında bulunan sermaye sahiplerinin sorunlarını çözmek için çaba gösterdiğini bildiren Doç. Dr. Demir, şunları söyledi:

“İktidarda şu an tek bir karar alıcı var ve o da toplumdan kopmuş durumda. Bu şekilde yönetilen iktidar partisinin halktan yana olmasını bekleyemeyiz. Geldikleri noktada, iktidarlarını bu şekilde korumaya çalışmaktan başka bir şansları yok. AKP’nin asıl kaygısı, kendisini iktidarda tuttuğunu düşündüğü sermayeyi kalkındırmaktır. Siyasetçi olma misyonunu kaybetmiş yönetim, bu yöntemin işe yaramasını umuyor. Sermaye sahiplerinin alıştıkları gibi yanlarında olması durumunda, koltuklarını koruyacaklarını sanıyorlar. Bu adımların sonunda, siyasetin sermayesi olan insanların canının yandığını görüyoruz. İktidarın oyundaki erimenin 10, 12 milyonu bulduğu anketlerle kendisini gösteriyor. Bu da demek oluyor ki geniş kesimlerin sesini duyan, iktisadi olarak toplumun taleplerini karşılayan partiler, iktidarın yeni sahipleri olacaktır.”