Sertab Erener ve Yalın gibi isimlerin geri vokali Zeynep Doruk İlk solo albümü Unutmasınlar’ı yayımladı. Vokalistliğin solistliği beraberinde getirmediğini ifade eden Doruk, “Eğer vokalist kendi şarkılarını yazabiliyorsa, bir derdi varsa, sahnede seyirciyle olan bağını kuvvetlendirebiliyorsa, bunu kendi yolculuğuna dönüştürmek istiyorsa, solist olabilir” diyor

Zeynep Doruk: Müzikten başka  hiçbir şey istemedim

BURAK ABATAY

Bir süre Ajda Pekkan ve Yalın geri vokalistliğini yapan ve uzun zamandır da Sertab Erener’in geri vokali olan Zeynep Doruk, ilk albümü Unutmasınlar’ı yayımladı.

Doruk’un güçlü sesi ve düzenlemelerdeki zenginlik ile beraber bu dönemin içerisinde üretilenlerden farklı bir albüm dinliyoruz. 90’lar pop müziğinin samimiyetine benzetebileceğimiz içten ve samimi bir albümle karşılaşıyor dinleyici.

Zeynep Doruk’un hikâyesini merak edip kendisiyle bir buluşma ayarladım. Kadıköy’de buluştuğumuz Doruk’a merak içerisinde bir sürü soru sordum. Tek tek yanıtladı. Uzun zamandır enerjisi bu kadar yüksek kimseyle tanışmamıştım. Albüme ilişkin ilk tespitim olan ‘samimiyet’ de böylelikle karşımda can bulmuştu. Albümün sahiciliği de yüzde yüz buradan gelmekte. İki Kadın şarkısı da öyle bir samimiyette: “Boş ver be arkadaş/ Biz sadece sevdik/ Yol ver be arkadaş/ Mutlu olmayı hak ettik”

İlk olarak 90’lar benzetmemi yönlendiriyorum. Gülerek yanıtlıyor: “Ben şarkı yazmadan önce de bir sürü insanın kapısını çaldım. Yaklaşık 15 senedir piyasadayım ve herkesi bir şekilde tanıyorum. Kapısını çaldığım insanların, söz bestecilerinin benimle aynı frekansta titreşmediğini gördüm. Bir yandan da canlı müzik yapıyorum, yaklaşık 6-7 senedir kendi grubum da var… İnsanların 90’lara olan büyük özlemini gördüm. Mekânlara gittim, şarkılar dinledim, insanların en çok eşlik ettiği; kendinden geçtiği şarkıların oralarda olduğunu gördüm. Ben de orada çakılı kalmıştım ne yalan söyleyeyim. Bir dinleyici olarak anlamlı hikâyelere, güzel aranjmanlara, kendi hikâyelerimize dokunan sözlere, ifadelere çok hasrettim. Kendi yaptığım şarkılar için Nevzat’la konuştuğumda, Nevzat nasıl aranjmanlar istiyorsun dediğinde ona oturdum bir sürü şey dinlettim, o da beni çok iyi anladı. Ve dedi ki ‘Tamam Zeynep, hadi başlıyoruz!’”

Çocuk yaşlarında ABD’de ve daha sonra İtalya’da müzik eğitimi almış olması; dönüp Bilgi Üniversitesi’nde yine müzik okuması. Müziğe inat etmiş bir hikâye anlatıyor Doruk. “Ben hayatım boyunca başka hiçbir şey yapmak istemedim” diyor ve ekliyor: “Bana hep ‘Yanlış yapıyorsun, parasız kalırsın’ dediler. O zaman da bunu biliyordum, şimdi de anlıyorum fakat hayatta daha fazla tutku duyduğum başka bir şey yoktu. Geçmişe gidip neyi değiştirirdin diye sorsaydın cevabım ‘hiçbir şeyi’ olurdu.”

zeynep-doruk-muzikten-baska-hicbir-sey-istemedim-645623-1.

POP MÜZİK YAPIYORUM

Albümün çıkış şarkısı Unutmasınlar Aşkım ya da Her Şey Aşktan gibi şarkıları dinlediğinizde karşınıza rock bir sound çıkıyor. Davul da elektrik gitar da kendini ön plana atıyor. Öte yandan İki Kadın şarkısının Akdeniz versiyonu ya da Altın Kafes gibi şarkılar ise sakin bir yol sunuyor dinleyiciye. Albümün bütününde ise heyecanı yüksek bir ses karşımızda. Doruk nasıl yorumluyordu şarkılarını? Çok net bir şekilde anlatıyor kendisini, topuğunu yere vurup inadını şöyle anlatıyor:

“Yaptığım müzik için ‘Pop müzik yapıyorum’ diyorum. Çünkü pop müzik sonradan başkalaştı, sonradan içine arabesk, enstrümanlar girdi; sonradan düzenlemeler değişti. Aslında pop dediğimiz şey şu anda benim yaptığım şey. Benim çocukluğumdaki pop da böyleydi, şarkılardaki aranjmanlar derindi; kemanlar ayrı bir şey anlatırdı, şarkıcı ayrı bir şey anlatırdı, piyanist ayrı bir şey anlatırdı. Ve zaten bu üçünün birleşimi o şarkıyı şarkı yapardı. Eğer ben çevreme bakıp, ne tutuyor diye parçalar yapsaydım, yaptığım müziğin tüccarlıktan başka bir tanımı olmazdı. Tüccarlık yapmak istesem tüccar olurdum zaten. Niye müzisyen oldum? Bütün bunlara karşı koyabilmek için. Piyasaya uymak için değişmek zorunda olduğunu hisseden insanlara ‘Hayır! Bunu yapmak zorunda değilsiniz, dayanın, istediğiniz şeyi yapın!’ diyebilmek için. “

VOKALİSTLİK BİR MESLEK

Geri vokal olmanın ‘yıldız olmayan giden yolun ilk adımı’ gibi bir algısı var memlekette. Bu belki de bu kimliği kazanmış kimseler sebebiyle çıkmış olsa da, bunun ne kadar doğru olduğunu soruyorum Doruk’a: “Her vokalist bir solo albüm çıkarmak zorunda mı?”

“Hayır. Vokalistlik bir meslek ama bu biraz da algı meselesi. Dediğin şey doğru, öyle algılanıyor. Oysaki vokalistlik ciddi bir meslek. Eğer vokalist kendi şarkılarını yazabiliyorsa, bir derdi varsa, sahnede seyirciyle olan bağını kuvvetlendirebiliyorsa, bunu kendi yolculuğuna dönüştürmek istiyorsa, vokalist, solist olabilir.”

Beraberinde çalıştığı kimseler de müziğimizde tartışılmasız en iyi isimlerden: Ajda Pekkan, Yalın ve Sertab Erener. Bu çalışmaları sordum. Hemen cevapladı Doruk, “Öncelikle kendi yolculuğumla özdeşleştirmediğim kimseyle çalışmadım. Çevremde bana kendi içsel yolculuğumda da, müzikal yolculuğumda da eşlik edebilecek insanlar olsun, beslenebileyim, öğrenebileyim, şekillenebileyim istedim. O yüzden çevremdeki insanları buna göre seçtim.”

Karşımda ayakları yere basan, kararlı, politik bir duruşu olan, yaşama inançlı bir kadın var. Bir süre aynı yolu paylaşıp yürüyoruz. Yaşamak istediği dünyanın hayallerinden söz ediyor. Eşit, adil, özgür… Şimdi sırada Zeynep Doruk’un bir canlı performansını izlemek var.