Ege’de jeotermal ve rüzgâr enerji santralları, iklim krizinin hava koşullarını değiştirmesiyle birleşince zeytin üretimi durma noktasına geldi. Üreticiler, bu sene zeytin ağaçlarında zeytin yetişmediğini söylüyor.

Zeytinde üretim durma noktasında

Aycan KARADAĞ

Ege’nin en önemli tarımsal ürünlerinden zeytinde hasat başladı. Zeytin, kurak koşullara dayanıklı bir ürün olmasına karşın küresel iklim krizi sürecinde yağış ve sıcaklık değişikliklerinden en fazla etkilenecek tarım ürünleri arasında yer alıyor. Üreticiler geçen sene rekoltede yüzde 70 kayıp yaşandığını bu yıl ise zeytin yetişmediğini söylüyor. Ayrıca üreticiler, zeytinlik alanlarında ve yakın bölgelerinde olan JES, RES gibi faaliyetlerin artmasıyla birlikte zeytinin kalitesinin giderek kötüye gittiğini ve zeytinlik alanlarının yok olduğunu belirtti.


Aydın Germencik’te zeytin üreticiliği yapan Halil Çetinkaya, “Rekolte düşük, zeytin yok” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Dalda bir iki tane ya var ya yok. Maliyetler çok fazla… Hep külliyen zarar. Yüzde on anca var zeytin. İklim koşulları, kuraklık, jeotermaller gibi nedenleri var. Zeytin çiçek açmış durumdayken bu çiçeğin üzerine jeotermaller yüzünden sürekli salınım yapılıyor. Bu sülfürik asit yağmur ile yağdığı zaman sadece zeytin ağacının koltuk altlarında yani güneş görmeyen yerlerinde zeytin oluşabiliyor. İki dağ arası; rüzgar almayan, hava sirkülasyonu olmayan yerlerde hiç olmuyor. O havayı rüzgâr götüremediği için temizlenemiyor dolayısıyla çiçek yapmıyor ve zeytin olmuyor.”

ZEYTİN ALANLARI HIZLA DARALIYOR

Ayvalık’ta zeytin üretimi yapan Hasan Cengiz de üreticilerin üretimden uzaklaştığını ve arazilerini inşaat, sanayi ve ya turizm firmalarına satmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Cengiz, “Küresel ısınma yani küresel iklim değişiklikleri bizi çok etkiliyor. Bir de burada büyük bir ekolojik yıkım var. Ayvalık yöresinde zeytin alanları hızla daralıyor.”

İşçi sorununa değinen Cengiz, “Ayvalık daha çok yağ üzerine çalışıyor. 35 TL taban fiyatı şu an. Zaten maliyetimiz bu bizim. Anca maliyet kurtarıyoruz. Zeytin ağacının bir küçük aile tarafından tam olarak toplanması imkansızdır. Toplama zamanında işçi bulmamız gerekiyor. Bu da şöyle bir şey; yakın zamana kadar köylerimizden insanlar gelirdi ama artık köyler büyük ölçüde boşaldı. Güneydoğu’dan işçiler geliyordu ama artık onlar da gelmiyor. Son dönemde Suriyeli ve Afganistanlı işçiler gelmeye başladı. Onlara verebildiğimiz para çok yeterli diyemeyiz fakat ücretler bu haliyle bile bizi çok zorluyor. Benim küçük üretici olarak işçi çalıştırmamla on binlerce zeytin ağacı olan büyük toprak sahibinin işçi çalıştırması çok farklı durum oluyor. Onlar daha ucuza ve daha uzun süreli işçi çalıştırabildikleri için işçiler de onlara yöneliyor” diye konuştu.

Muğla Datça’da zeytin üreticisi Fatma Kuzu da aynı sorunlardan dert yanıyor. Bu yıl 200 ağaçtan 20’sinde zeytin olduğunu kaydeden Kuzu, “İklim krizi buraları çok kötü vurdu. Zeytinde bu sene rekolte yüzde 30’a kadar düştü” dedi. Üretici bu sene zor günler geçirdiğini ve destek göremediğini söyleyen Kuzu, “Yetkililerin üreticileri görmesi lazım. Gübre fiyatları aldı başını gitti. Halimiz perişan. Artık üretemeyecek durma geldik” ifadelerini kullandı.

MASRAF OLMASIN DİYE HASAT YAPMIYORLAR

İzmir Karaburun’da zeytin üreticiliği yapan Bülent Gültekin de şunları dile getirdi: “Bu sene birçok zeytin çıkmıyor. Bu sene umutluyduk ama umudumuzu bulamadık. Geçen sene de iyi değildi. İki yıldır zor günler geçiriyor. Maliyetler çok arttı. Özellikle gübre geçen seneye göre iki kat arttı. Artık maliyeti karşılamıyoruz. Asırlık ağaçlar kendi haline bırakıldı. Üreticiler masraf olmasın diye hasat yapmıyor. Üreticiler için zor geçen günler şimdi daha da kötü gidecek.”